|3|

279 34 88
                                    

Louis Agreste

Babam ile eve gelmiştik. Oldukça yorgun, üzgün ve dalgındım. Her ceset gömdüğümüzde böyle oluyordum.

Can gerçekten bu kadar ucuz mu?

Doğuyorsun, büyüyorsun sonra adamın biri seni öldürüyor falan.

Üzücü...

Bir de mental sağlığımı düşününce hâlâ nasıl delirmediğimi sorguluyorum.

Belki de annem babamı bu yüzden terk etmiştir, ha?

Ama o da bir suçluyu suçluyla aldattı.

Tanrım... Hayattaki en büyük şanssızlığım bu. Bir Agreste olmak.

Klasik sözüm: Keşke Norveç'te bir dağ olsaydım.

"Louis?"

Babamın bana seslenmesiyle kendime geldim.

"İyi misin?"

Sence?!

Yüzüme sahte bir gülümseme ekledim.

"İyiyim."

Eğer iyi olmadığımı söyleseydim her zamanki şeyleri diyecekti.

'Ne demek iyi değilim?! Bu senin ilk kez yaptığın veya gördüğün bir şey değil. Alışmış olman gerekiyor.'

İşte aynen böyle derdi.

Ama ben alışamadım, ki bu alışılacak bir şey değil.

Ben seninle annem gibi katil olmayacağım, baba...

"Louis?! Sen iyi olduğuna emin misin?"

"Evet."dedim ve sahte gülümsememi genişlettim.

Bu benim mutluluk maskem, sahte bir gülümseme...

"Peki..."

Odama gittim, kapıyı kilitleyip kendimi yatağa attım ve hıçkırıklarla ağlamaya başladım.

İstemiyorum, ben böyle bir hayat yaşamak istemiyorum...

Adrien Agreste

Louis odasına gittikten sonra ben de mutfağa gittim ve dolaptan bir şişe içki aldıktan sonra bahçeye doğru gittim ve şişeyi açıp içmeye başladım.

İçki iyi bir dosttu ama içerken boğazımı yakıyordu.

Birkaç dakika sonra mayışmıştım. Salona gittim ve oradaki koltuğa yatıp kendimi uykuya bıraktım.

ERTESİ GÜN

Louis Agreste

"ARKADAŞINA MAKAS SAPLAMAYA ÇALIŞMAK DA NE DEMEK?!"

"Hak etti."

Bu sakin cevabım babamı sinirlendirmişe benziyordu.

"Okuldan atıldın Louis. Değdi mi?!"

"Hayır ama o da annemin yokluğuyla dalga geçmemeliydi."

Babam bir an duraksadı.

"Ciddi misin?"

"Evet."

"Onun bu yaptığı yanlış ama yine de bunu yapmamalıydın."

Bunu diyen kişinin babam olması da ayrı bir ironik.

"Ne diyebilirim ki? Sonuçta senin oğlunum. *Adrien'a döner* Mavi gözlü bir Adrien'ım ben. Annem hep böyle derdi. Hatırladın mı?"

"Bir daha o kadının adını ağzına alma Louis!"

"Adı Marinette'ydi, anne değil."dedim ve sırıttım.

Şu an onunla dalga geçiyordum ama onun bunu anlayamayacağının da farkındaydım.

"Saçmalama Louis!"

Gülme Louis, gülme Louis gülme-

Kendimi tutamayıp gülmeye başlamıştım bile.

"Komik olan ne?"

"Seninle dalga geçtiğimi anlamadın mı cidden?!"

"Ne dalgası?"

Su dalgası.

"Önemli değil, baba. Özür dilerim."

"Ne dalgası? Söylesene."

"Tamam, hatalıydım. Özür dilerim."

Kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Şu anki yüz ifadesi görülmeye değerdi.

"Peki..."

Bu başı kötü ama sonu eğlenceli sohbetten sonra hiç konuşmadık ve yolculuğa sessiz bir şekilde devam ettik.

Marinette Agreste

"Dün elimizden kaçırmamız kötü oldu."

"Aynen."

Dün Louis ile Adrien'a baskın düzenlemiştik ama başaramamıştık.

Aslında o kadar da sinirli değildim. Her ne kadar onunla aramız pek iyi olmasa da onun başına bir şey gelmemiş olması beni mutlu ediyordu. Sonuçta o benim oğlumdu.

Luka'nın yanına geldim ve elimi onun yüzüne koydum.

"Merak etme, bebeğim. Başka zaman hallederiz."

"Sana güveniyorum Marinette."

Happiness MaskOù les histoires vivent. Découvrez maintenant