|44|

89 11 16
                                    

Louis Agreste

O olayın üzerinden bir hafta geçmişti. Şu an sakin bir şekilde okuldan eve doğru gidiyordum. Arada sırada da dükkanlardaki vitrinlere bakıyordum. En sonunda da bir oyuncakçının vitrinindeki yazı dikkatimi çekmişti.

"İlk güne özel olarak, oyuncaklarda %50 indirim."

Vay!

Ama hayır, oyuncaklar için fazla büyüğüm-

Hayır, değilim.

Evet, değilim! Oyuncaklarla oynamanın yaşı yoktur.

Vitrine baktığımda önceki peluş kedim Gilbert'a benzeyen bir peluş kedi görmüştüm.

Kedi o kadar tatlıydı ki adeta "beni al!" diyordu.

Kediye baktığımda 5 euroydu. Cebimdeki parayı çıkardım ve parama baktım. 10 euro vardı.

Alabilecek kadar param vardı. Ayayay!

Oyuncakçıya girdim ve o peluş kediyi alıp parasını verdikten sonra peluş kediyi çantama koydum, oradan çıktım ve koşar adımlarla eve gittim.

...

Eve gelmiştim. Kapıyı anahtarla açtığımda aldığım peluş kedinin aynısını gördüm. Bir an beynimin bana bir oyun oynadığını düşündüm ama daha sonra annem geldi ve

"Bir peluş kediden bahsetmiştin, onu çok seviyordun. Bu kediyi görünce aklıma sen geldin ve ben de almak istedim. Beğendin mi?"diye sordu.

"Beğendim ama ben de bugün aynı kediyi aldım."

"Sorun değil, birini iade ederiz."

Aklıma gelen şeyle yüzüme küçük bir tebessüm yayıldı. Çantamdan peluş kediyi çıkardım ve ona bakarak konuştum.

"Aslına bakarsak belki de iade etmeye gerek kalmaz. Onun yerine bu kediyi birine vererek birini mutlu edelim."

Happiness MaskOù les histoires vivent. Découvrez maintenant