11. Bölüm: Tutun kollarımdan...

678 105 120
                                    

Keyifli okumalar ve bol kahkahalar dilerim. 💛🐣

"PARDON anlayamadım Hanımefendi??" diyerek eliyle birilerini uğurlama hareket yaptı. Yani işte 'Güle Güle' der gibi canım anlayın!

Ben "Yemeği diyorum yemese-" dememe kalmadan başımızda beliren iki izbandutla sözümü yutkunmak için yarım bırakmıştım.

Merkez, adam bizim ruhumuza el sallıyormuş da biz bilememişiz MERKEZ!

Kafamda dikilen adam bilmiş bilmiş bana bakarken 'Yeme de görelim' diyor gibiydi

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

Kafamda dikilen adam bilmiş bilmiş bana bakarken 'Yeme de görelim' diyor gibiydi.

Kaçıncı yutkunuşum bilmiyordum. Artık sayamıyordum. Seriye bağlamıştı yutkunuşlarım resmen. Su yolu gibi boğazım vardı mübarek!

Feride hiç yerinden kıpırdamadan sadece kafasını çevirip alttan bana bakıyordu. İki izbandut aynı anda "Bir sorun mu var?" diyince hemen atılıp "YOK! Yani yok tabi ne sorunu olcak!" demiş ve fısıldayarak "Sadece götümüzde ki dona kadar masada bırakcaz o kadar..." diye eklemiştim.

Ben tam çatala uzanmıştım ki Feride hızla ayağa fırladı. "DUR!"

Elimle birlikte titreyen çatalı işaret edip "Sakince onu yere bırak dostum!" diyerek amerikan dublajcı Feride konuştu. "Kolaysa sen bırak!" Ona çemkirmemle sandalyeyi çekip oraya oturdu.

Daha doğrusu çökmüştü garibanım. "Haylaz? Onu yersen baban seni evlatlıktan reddeder! Emin misin? Bak dayağımızı yer kalkarız! Biz zaten alışkınız. Gel vazgeç!" Çok güzel konuşuyordu da, burada sadece dayak yemekle kalacağımıza pek inanmıyordum nedense!

NEDEN ACABA! ADAMLARIN BELLERINDEKI SİLAHLARLA BIR ALAKASI OLMASIN SAKIN?!

Çatalı bir türlü tabakta bulunan dişimin kovuğuna gelmeyecek ete batıramamamla, Garson elimdeki çatalı çekip almış ve ete batırmıştı hiç düşünmeden! "NE YAPIYON SEN YA, NE YAPIYON!" Onun ani hareketi beni gerince sesimin volümü de artmıştı doğal olarak.

Ama iki izbandut ağabey bana doğru bir adım atınca "Aman Aman efendim, Garson bey! Siz ne yapıyorsunuz öyle!? Zahmet etmeyeydiniz!" diyiverdim. Teker teker kuruyordum çümleleri göt korkusundan. "Ben kendim yerdim..." diyerek ağlamaya başladım.

Bana şaşkınca bakan iki Güvenlik, halime açımış olacak ki bir şey yapmamıştı. "Soğan gözümü yaktı ondan yani! Ağlamıyorum ıhıhıh!" diyerek çatala takılı ete bakarak elimle gözümden akan yaşları sildim.

Aynen Hanzade, ölmüş soğan gözünü yaktı, aynen!

"Ağlayarak yemek yiyeceğimi hiç tahmin etmezdim." diyerek iç çektim.

Çatalı elime tutuşturan adamla artık yapacak bir şeyim kalmamıştı. Feridenin "Bir kerende yeme sakın, yavaş yavaş ye! Parayı ödeyemeyeceğimizi ne kadar geç anlarsalar o kadar iyi..." diye kulağıma yaklaşarak ağlamaklı konuşmasıyla ona hak vererek çataldaki eti ağzıma attım.

Haylaz ve Delikanlı TurtaWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu