18. Bölüm: Sezon Finali

509 44 51
                                    

Keyifli okumalar ve bol kahkahalar dilerim. 🌼💙

Media: Demir Çelik
(Hanzade'nin patronu olacak talihsiz kuşum ve Jülidenin kalpler fışkırtarak takip ettiği yahuşuklu)

Media: Demir Çelik (Hanzade'nin patronu olacak talihsiz kuşum ve Jülidenin kalpler fışkırtarak takip ettiği yahuşuklu)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Koş koş koş! Durmak yook hadi aslanlarım!" diye bağırarak bize motivasyon vermeye çalışıyordu annem. Maç için teknik direktörlüğümüzü yapan kişinin annem olmasına ne demeli? Mahalleler arası maç olduğundan erkek kız karışık bir takım oluşturmuştuk. Futbol dedik mi akla her zaman erkekler gelse de bizim Mahallede kadınlar erkeklerden daha iyi bile sayılabilirlerdi. Hatta abartmak gibi olmasın ama Feride alt yapıdan teklif alacak kadar iyi oynardı. Yapıyosun kızım bu işiii!

"Ayy ben öldüm! Amine teyze kurbanın olam biraz insaf et bize! Bir molayı çok görme saatlerdir parkurda koşuyoruz. Valla can man kalmadı bende!" diyerek dizlerinin üstüne düştü Feridenin ağabeyi. Evet takımdaki erkeklerden biri Feridenin büyük ağabeyi Feda. Feda ağabey koyu Trabzonsporlu olmasının yanı sıra çok da iyi futbol oynar. Meslek olarak futbolcu olmak istesede annesi hakkımı helal etmem dediğinden futbolu hobi olarak yapmaya karar vermişti. Asıl mesleği Iç Mimarlık. "Ay Feda sende ne hanım evladı çıktın çocuğum! Daha 100 tur bile olmadı!" diyen anneme dehşet içinde bakmıştık.

"Anne! Orduya bordo bereli yetiştirmiyorsun güzel anam! Bunu bir önce kavrar mısın lüpfen!" diyerek dudak büzdüm. Kadın manyamıştı! Bordo berelilere bile böyle eziyet ettiklerini düşünmüyordum ben. Mahallenin ortasına Mahallemizin kadınlarıyla kurdukları parkuru inceledim olduğum yerde nefeslenerek. Mahallenin başında duran patlak lastiklerden oluşan bir giriş hazırlanmıştı. Içlerinden zıplayarak geçmek zorundaydık. Onun ardından çamaşır tellerinden oluşturdukları bir alan vardı. Kimisi alçak kimisi yüksek dizili çamaşır iplerindeki çamaşırlar olmasalardı daha iç açıcı olabilirdi tabi!

Anneme "Bağri çamaşırları alsaydınız!" demiştim ama ağzıma yediğim şaplakla dememem gerektiğini hızla kavramıştım. Neymiş, çamaşırları su içinde yüzüp koksunlar mıymış!? Yok bir daha çamaşır makinesine atmak ne kadar masraflı ve zahmetliymiş benim haberim varmıymış!?

Sanki ben demiştim anasını satim özel harekat için hazırlanan parkur gibi parkur kurun diye!? Bana ne çemkiriyorduysa...

Çamaşırlara ve ipe değmeden kiminin altından emekleyerek kiminin üstünden atlayarak geçmemizi emretmişlerdi. Parkurun daha sadece başıydı bu bir de! Iplerden sonra gelen halı yıkama kısmı ile şok geçirmiştik tabi hepimiz! Hem kendi işlerini gördürüp hemde bizi maça hazırlayarak bir taşta on beş kuş vuran kişilere bizim Mahallenin kadınları derlerdi! Değişimli olarak 2 halıyı aynı anda 4er kişi yıkarken 2 kişi de dışardan su ve deterjan dökme işlemi yapıyordu. Ardından yıkanan halıyı dışardaki iki kişi değiştirip yıkayan kişilerle yer değişikliğine gidiliyordu.

Bütün Mahalle bize halılarını yıkatmıştı! Halılar bittikten sonra işimiz bitti sanmıştık ama parkurun geri kalan kısmı bize göz kırpmıştı.

Haylaz ve Delikanlı TurtaWhere stories live. Discover now