17. Bölüm: Bir ufak Para meselesi

504 53 20
                                    

Keyifli okumalar ve bol kahkahalar dilerim. 🌼🍭

Cennet Mahallesi gibi, her gün soluğu karakol da almamıza mı yanayım yoksa 'Abe gomserim, güzünün yağını yiyeyim bizde iç suç yoktur be!' diyen Yunus gibi Başkomisere yalvaran anama mı şaşırayım bilemiyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Cennet Mahallesi gibi, her gün soluğu karakol da almamıza mı yanayım yoksa 'Abe gomserim, güzünün yağını yiyeyim bizde iç suç yoktur be!' diyen Yunus gibi Başkomisere yalvaran anama mı şaşırayım bilemiyorum.

Ben hiç konuşmadan kenar da kaç yıl yatarız diye hesaplamaya başlamıştım bile. "Tüh be, keşke kızlardan birisi dışarda kalsaydı yaaa...Babam yemek de yapmayı bilmez aç kaldık yeminle!" diye mırıldandım ama herkesin sustuğu bir ana denk geldiği için odada yankı bile yapmıştı sesim.

Irkilerek bana dönen kafalara baktım. "Haylazzzz!" diye bağırarak üzerime atılan kızlar ve annemi Başkomiserin sesi durdurdu. "Yeterr! Ali at şunları nezarete!"

"Ama kumserim-" diyerek Cennet Mahallesine gönderme yaparak konuşmaya başlamıştım ki "Kes! Hadi Ali neyi bekliyorsun, götür şunları! Hadi!" diyerek bizi nezarethaneye tıktırdı.

Ali aşko tabi masum olduğundan bu çazgır adamla baş edemedi. Ben ederdim ama şu an suçlu konumunda olduğumdan hanımefendi gibi takılmaya karar vermiştim. Hani şey misali, köprüyü gecene kadar ayıya Başkumserim demek gibi (cennet mahallesi menekşe gülüşü).

Evi yandığı için baygınlık geçiren Sefa teyzeyi hastaneye kaldırmışlardı. Kadında şeker, tansiyon, kalp ne kadar organ varsa sayemizde error vermişti.

Fatih ağabey bizimle karakola gelmişti. Fatih ağabeyin suyuna gitmek yerine benzin bidonuyla üzerine gidilince, adam da haklı olarak bizden şikayetci oldu. Annemin onu da yakmakla tehtit etmesini, burda olmayı gururuna yediremeyişine bağlıyordum. Yoksa bizim aileye bu kadar iq düşüklüğünün nerden geldiğini açıklamak için soy ağacını çıkartmakla uğraşamayacaktım!

Artık Başkomisere büyü yapsak inandıramazdık bizim bir suçumuzun olmadığını. Ki zaten suçsuz da sayılmazdık. Yine de annem sağolsun yedi aleme rezil rüsva ve kepaze olmuştuk. Cennet Mahallesinde en azından girip çıkıyorlardı, biz çıkabilecek gibi değildik!

****

"Amine hanım, Başkomiserimin yanına gidiyoruz." diyen Ali ağabeyle annem merakla ayaklandı. Acaba neden çağırıyordu annemi? "Biz? Bize nolcak peki?" diyen Çiçek gidip demirlere yapıştı. "Siz daha burdasınız." diyip Çiçeği eliyle yerine gönderdi.

Annem "Nolmuş ki çocuğum, bir şey demiş mi? Serbest mi kalıyormuşum ben? Ay sonunda anladı benim anlayışlı oğlum, suçumun olmadığını!" diyerek Başkomisere övgüler yollayarak çıkmıştı nezarethaneden.

"Hiç sanmıyorum. Eşiniz gelmiş. Ondan çağırıyor sizi Başkomiserim. Ama pek sevinmenizi tavsiye etmem. Amca da çok sinirli duruyordu, benden demesi." Annem babamın geldiğini duymasıyla baygınlık geçiriyormuş numarası yapıp "Ayy bana bir şeyler oluyor! Hanzade gitsin! Benim tansiyonum düştü bak! 150 oldu! Ay ay ay..." dedi. "Anne tansiyonun düştüyse nasıl 150 olabilir!? Hiç boşuna uğraşma, ben gitmem oraya! Beni Başkomiser ve Babam arasına Başbakan + Cumhurbaşkanı birleşip gönderseler sokamazlar! Onun yerine gider bir 10 sene yatarım daha iyi!"

Haylaz ve Delikanlı TurtaWhere stories live. Discover now