DG - 10

30.6K 1.5K 35
                                    


Bana bir başka gülüyor. Bende seni sevecek gibiyim ama daha değil der gibi gülüyor. Bekle diyor sanki bana. Ben de bekliyorum. –Ali Lidar  

Lara gece boyunca ağlamamak için kalan tüm dirayetini kullanmıştı. Duyguları ve hakkı olmadığı halde kırılan kalbinin acısı bir araya gelince tuhaf bir şey ortaya çıkmıştı. Bütün gece inatla ağlamamak için direnmişti ve başarmıştı da. Çünkü Akın'ı kışkırtan kendisiydi. Hiç hakkı olmadığı halde üzerine gitmişti. Yakın arkadaşı değildi, hiç kimse değildi. Adamın hayatında yeri yokken böyle bireysel bir saldırıda bulunurken karşı atağın geleceğini tahmin etmiş olması gerekiyordu. O soruyu neye güvenerek sorduğunu bilmiyordu ama içinden öyle gelmiş ve söyleyivermişti.

Aile içinde neler yaşandığını bilmiyordu ama uzaktan bir üçüncü şahıs olarak baktığında Akın'ın bu denli nefret ettiği kişi ve şimdi dönüştüğü kişi arasındaki benzerliği vurgulamak istemişti. Akın'ın olmaktan kaçındığı kişiye dönüştüğünü görmesini istiyordu.

Bunu o kadar doğru bir soruyla Akın'ın yüzüne vurmuştu ki adam şaşkına dönmüştü. Hedefi tam on ikiden vurduğunu biliyordu. Onun canının acıması Lara'yı sandığından daha çok üzmüştü. Akın'ın siniri ve öfkesi kendineydi aslında çünkü Lara haklıydı. Akın ise kızın kalbini kırdığından habersizdi. Aslında o genel olarak kalpten habersizdi. Lara bu yüzden ağlayamıyordu. Akın'a istediği yerden asla ulaşamayacağını biliyordu. O kendini bu denli kapatmışken kalbine dokunmak imkansızdı.

Bütün gece uyumamıştı, Akın. Sabah olduğunda bir şeyler atıştırmış ve siyah takımını giyerek evden çıkmıştı. Elbette kapıyı Lara'nın üzerine kilitleyerek... Dün çok sinirlenmişti. Lara'yı bu nedenle hızla odasına göndermişti. Onu kırmak istemiyordu. Bunu çoktan yaptığını bilmeden... Ona karşı herkese olduğundan daha farklı davranıyordu fakat Lara onun diğer halini pek bilmediğinden kendisine ne kadar müsamaha gösterdiğini farkında değildi. Fark etmesini de beklemiyordu, Akın. Zaten birkaç gün sonra gidecekti. Bunu kendisine sık sık hatırlatıyordu.

Eve uğrayıp Cihan ve Yasemini aldı. İkisi de kendisi gibi siyah ağırlıklı giyinmişti. Yasemin'in üzüldüğünü ama belli etmemeye çalıştığının farkındaydı. Akın onun tek bir mimiğinden ne halde olduğunu anlardı. Cihan ise kendi gibi sakin gözüküyordu. İkisi de kalbinde babasını gömeli uzun zaman olmuştu. Mezarlığa doğru giderken kimse sesini çıkarmadı. Cihan da kız kardeşi için zor bir gün olduğunun farkındaydı. Sabah biraz konuşmayı denemişti ama Yasemin bu konuda kendini onlardan sakınıyordu.

"Hadi bakalım." dedi Akın arabadan inerken.

"Oyun başlasın." Dudaklarında gizli uslanmaz bir sırıtış belirmişti. Artemis Hanım büyük siyah güneş gözlüğünü takmış başında siyah bir örtü elinde sıkılı duran bir peçete ile beklediği bir görüntüye sahipti. Yanında çok sevgili kızı koluna girmiş aynı şekilde siyah bir gözlük takmış annesine yaslanmıştı. Dikkatle Yasemin'e bir göz attı. Yüzü ifadesizdi. Çünkü herkesin içinde babasının kızı olarak taziyeleri o kadının kızı kabul ediyordu. Bunun Yasemin'i ayrıca yaralayacağını biliyordu. Yasemin'in sakin duruşunu içinden sessiz bir şekilde tebrik etti. Çünkü Yasemin hakkı olan ama kendisine gösterilmeyen sevginin başka bir kadının kızına gösterilmesinden gocunuyor olmalıydı.

"Teşrif etmenize sevindim." dedi iğneleyici bir sesle Artemis. Akın bu cümleye hiç aldırmadı.

"Böyle bir günde burada olmaktan şeref duyuyoruz." dedi Cihan imayla. Artemis bunu pekala anlamış ve hemen kibirle burnunu kaldırmıştı.

"Babanızın cenazesine saygı göstermeyecekseniz buradan gidin." Akın o zaman histerik bir kahkaha atmak istedi. Ancak bu uygunsuz kaçacağı için sonraya sakladı.

Damatsız Gelin (Damat Serisi 1)Where stories live. Discover now