DG - 2

46.8K 2K 55
                                    


Niçin o çehreyi görmekle titredim birden,

O dîdelerde niçin gizli bir nigâh aradım? (O gözlerde niçin gizli bir bakış aradım?)

Değil garâm-ı heves-perverâne mu'tâdım, (Hevesper bir aşkın derdinde değilken,)

Niçin o gözlere dikkatle baktım öyle iken? –Tevfik Fikret


Lara elbette kaderin kelime anlamını biliyordu ancak hayatındaki yerini bir türlü bilemiyordu. Kader, başına gelecekler miydi yoksa onun bu kaçışı da kadere dahil miydi? Kaderine baş mı kaldırıyordu? Eğer öyleyse kaderinden kaçabilir miydi? Aklında bir sürü soru vardı. Cevabını bulamadığı sorular... Doğru olanı yaptığını biliyordu. Ailesinin katiliyle evlenecek değildi. Üstelik babasına bir söz vermişti, aşık olduğu kişi ile evlenecekti. Anılar zihninde canlanırken gözlerinin buğulanmasını engelleyemedi.

-Geçmiş-

Lara yatağında gözyaşları içinde yatıyordu. Olay örgüsünü kafasında oturtmaya çalışıyordu ancak bir türlü olmuyordu. Problemsiz, tasasız hayatı nerede o kırılma noktasına gelmişti? Alex... Onu tanıdığı lanet gün. Neyin cezaydı yaşadıkları? Bunu hak edecek ne yapmış olabilirdi ki? Odasının kapısı açıldığında gözyaşlarını usulca sildi. Doğrulup yatağının başlığına sırtını yasladı. Tamer Bey kızını bu halde görmeye dayanamıyordu. Hangi baba kızını üzgün görmeye dayanabilirdi ki? Özellikle de Tamer gibi biri için bu çok zordu. Eşine, kızına göstermeyi istemediği öfkeli tarafını bastırması gerektiğinin bilincinde kızının yatağına oturdu. Onun bir damla yaşı yüreğini kavuruyordu. Kızının yüzünü avuçladı ve eğilmiş başını kendi hizasına kaldırdı.

"Söz vermeni istiyorum, Lara. Kimseye asla boyun eğmeyeceksin. Sevmediğin biriyle evlenmeyeceksin. Seni sevmeyen biriyle evlenmeyeceksin. Yalnızca aşka boyun eğ. Ona değer. Annene değdi, sana değdi."

Lara babasının sözleriyle hıçkırdı. Korkuyordu, çok korkuyordu hem de... Delicesine bir korkuydu bu. Babasının güvenli kollarına sığındı. Korku duygusuyla ilk defa tanışmıştı.

"Korkuyorum baba... Çok korkuyorum." Tamer Bey kızının saçlarını okşayıp öpücükler kondurdu.

"Biliyorum canım kızım, biliyorum. Bu yüzden söz vermeni istiyorum. Aşk benim hayatımda sahip olduğum en güzel iki şeyi bana verdi. Anneni ve seni."

"Hiç pişman olmadın mı?" diye sordu. Cevabı biliyor olmasına rağmen o an tekrar duymak istedi.

"Belki babam beni reddetti ama size sahip oldum. O kaybetti; güzel bir gelin ve tatlı bir torun. Evladını kaybetti. Hayır, ben pişman değilim. Sadece üzgünüm."

Tamer Bey doğma büyüme İzmirliydi. Babası gazi, dedesi şehit olmuştu. Gençken bir Yunan kızına aşık olduğunda evde kıyametler kopmuştu. Babası 'o kızı eve gelin olarak getirmen için cesedimi çiğnemen gerek' demişti. Tamer Bey aşkından vazgeçmemişti. Ailesi bunun gelip geçici bir heves, güzel turist kadın etkisi olduğunu düşünüyordu. O ise gerçekten aşık olduğunu hissediyordu. Ailesine rest çekerek evlenmişti. Babası da söylediği gibi onu reddetmişti... Yıllardır da görüşmüyorlardı.

"Söz veriyorum... Sevmediğim, beni sevmeyen biriyle asla evlenmeyeceğim."

-Şimdi-

Lara gözyaşlarını geri gönderebilmek için gözlerini hızla kırpıştırdı. Şimdi ağlamamalıydı, bugün değil. Babasına verdiği sözü tutmuştu ve bundan mutluluk duyuyordu. Ama kalbinin ortasındaki o büyük boşluk... İşte o gerçekten acıtıyordu. Sadece 22 yaşındaydı. Onun şimdi daha farklı şeyler yaşaması gerekiyordu. Üniversite heyecanı gibi... Ama o adam hayallerini çalmıştı tıpkı ailesini çaldığı gibi.

Damatsız Gelin (Damat Serisi 1)Where stories live. Discover now