Damatsız Gelin 11. Bölüm

33.8K 1.5K 64
                                    


Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
Nöbetçiler ha gördü, ha görecek
Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
Ama... Bir adım daha atamazsın.
Uzanıp tutamazsın;
Göz pınarlarında donup kalır hayallerin
Planların, kaçışın, kurtuluşun
Ve deler sevgi dolu yüreğini
Sevgi bilmeyen bir kurşun.

-Ümit Yaşar Oğuzcan


Lara öylece uzanmış aslında pek de numarası olmayan beyaz olan tavana bakıyordu. Yerinden hiç mi hiç kalkmak istemiyordu. Mutlu olmalıydı değil mi? İki gün sonra yepyeni bir başlangıç yapacaktı. Ne zamandır hayalini kurduğu hayata kavuşacaktı. Her şeyden önce özgür olacaktı. Yine de Alex yüzünden endişe ve korku duymaktan da kendini alıkoyamıyordu. Ayrıca hiç mutlu hissetmiyordu. Zerre kadar bile umurunda değildi. Nedenini de çok iyi biliyordu, aşık olmuştu. Bu yeterli bir ifade değildi. Akın'a saçma bir şekilde aşık olmuştu. Nasıl mümkün olabilmişti, bilmiyordu. Tam olarak nasıl ve ne zaman olduğunu da çözebilmiş değildi. Ancak biliyordu. Çünkü tüm hayallerini bir kenara bırakıp burada kalabilmeyi istiyordu.

Bu kadar kısa süre içinde bir insana nasıl aşık olabilirdiniz? Bu imkansızdı! Anne ve babasının masalıyla büyümüş, her zaman bir noktada hayatının aşkını bulacağına inanan biri olmasına rağmen bu ona imkansız geliyordu. İmkansız olmalıydı çünkü onu tanımıyordu bile. Yalan diye yükseldi içindeki ses. Lara onu tanıyordu. Çünkü onu, gerçek Akın'ı görmek istemişti. Sadece güzel gözlerine bakmamıştı. Dondurucu gözlerinin sevdiği insanlara bakarken nasıl ısındığını görmüştü. Ne kadar düşünceli olduğunu, ailesine verdiği değeri, katı hallerinin nedenini biliyordu. Akın'ın kalbinin azap içinde olduğunu biliyordu. Ne kadar vefakar olduğunu da biliyordu. Kim yolda bulduğu başında bela olan bir gelini alıp evine götürürdü ki? Akın yapmıştı. Lara'ya iyi davranmış, onu korumuştu. Akın onun için endişelenmişti.

Tüm bunlar ele alındığında ona aşık olması yetersiz görünebilirdi ama anlaşılabilirdi de. Lara'nın ihtiyacı olan sevgi, saygı, şefkat... hepsi onda vardı. Aşk hariç. Akın, aşka inanmıyordu. Oysa Lara aşkın önünde saygıyla diz çökerdi. Akın için aşk yıkıcı bir şeydi. Çünkü ailesini dağıtmıştı. Bu yüzden onun düşüncelerini değiştiremeyeceğini de biliyordu. Düşüncelerini bir kenara bırakıp kalktı. Yatağını toparlayıp banyoya giderek elini yüzünü yıkadı. Güzel bir kahvaltı hazırlamaya karar verdi. Akın'la konuşmamak saçmaydı. Hatta çocukça sayılırdı. Ona bunca iyiliği yapan kişi bunu hak etmiyordu. Kalbini ne kadar kırarsa kırsın. Lara kendi kalbinden sorumluydu. Akın'a aşkının hesabını kesemezdi. Üstelik iki gün sonra gidecekken bu inada gerek yoktu.

Mutfağa doğru gidip buzdolabının kapağını açtı. Kahvaltılıkları çıkartıp masaya bıraktı. Çay suyunu koyup masayı hazırlamaya devam etti. İki tabak ve çatalları ekleyip hazır olan çayı bardaklara döktü. Akın'ı kaldırmak için mutfaktan çıkıyordu ki Akın aynı anda içeri girdi. Çarpışmadan kurtulmuşlardı ama çok yakınlardı. Lara kendini gülümsemeye zorladı.

"Günaydın." derken sesi heyecanlıydı. Akın tek kaşını kaldırdı.

"Demek pasif agresif grevin sona erdi." diyerek kızın yanından geçip masaya oturdu. Lara bozulduğunu belli etmemekte kararlıydı. Gülümsemesini yerine getirerek masaya döndü ve oturdu.

"Yakında gidiyorum. Benim için çok şey yaptın. Bunun için sana ne kadar teşekkür etsem az." Akın ise çatalını bırakıp bıkkın bir nefes verdi.

"Zaten sürekli teşekkür ediyorsun. Artık bunu bırak, anlaştık mı?" dedi bezgin bir şekilde. Lara'nın ona minnet etmesini istemiyordu. Üstelik ona kötü bile davrandığı olmuştu.

Damatsız Gelin (Damat Serisi 1)Место, где живут истории. Откройте их для себя