DG - 17

27.3K 1.5K 33
                                    

 "Geride kalmanın cezasıyım -diyor-

Biliyor musun, hoyratlık değil de

İncelik yakıyor canımı..." -Şükrü Erbaş


Armina karşısındaki adamın küstah sözleriyle öfkelendi. Diğer çiftlerin dansı bıraktıklarını fark etmediği doğruydu ama bunun Cihan'ın zannettiği anlamlarla alakası yoktu. Aklı ona asla söyleyemeyeceği şeylerle doluydu. Bir ihtimal, bir müttefik edineceğini düşünmüştü. Cihan bunun olamayacağını ispat edercesine konuşmasaydı belki bir yeğeni olduğunu öğrenme fırsatı bulacaktı. Hem sinirlendiğini hem de utandığını hissediyordu. Kafasında bin tane düşünce dolanırken Cihan bunu üstüne alınmıştı besbelli. Gerçi kardeşinin etkisi büyüktü ama kendisinin zerre etkisi yoktu. Armina Lara'nın korkularını anlıyordu ancak önceliği Azad olduğundan artık şans önlerine gelmişken Akın'ın gerçekleri öğrenmesinin zamanının geldiğini düşünüyordu. Cihan'ın biraz daha aklı başında biri olduğunu düşünmüştü ancak acele etmemek en doğrusu olacaktı.

"Kendinizi bu kadar önemsemeyin." diyerek çıktı kollarından. Onları izleyenleri de Cihan'ı da arkada bırakarak uzaklaştı. O da biran evvel eve gitmek istiyordu.

Cihan Sancak'tan hiç hoşlanmamıştı. Onda itici olan bir şeyler vardı. Ya da çekici. Korkutucu bir çekicilik. Düşündüğünde içini ısıtan ama baştan aşağı ürpertip titretecek bir şeyler. Akın ve Cihan arasındaki görüntü benzerliği kardeş olduklarını duyunca şaşırtmayacak düzeydeydi ancak gözlerindeki şeytani parıltılar tıpa tıp aynıydı. Lara'nın bu şeytansı cazibenin etkisine girmesini yıllar sonra gerçekten anlamış bulunuyordu. Sadece kendisi ve Lara söz konusu olsa bu adamlardan uzakta bir yaşam için oyunu kullanırdı. Güzeller güzeli yeğeni, kendi çocuğu gibi gördüğü Azad söz konusu olduğundan biliyordu ki bu iki güzel gözlü adam hayatlarına bugünden sonra ebediyen dahil olacaklardı. Azad'ın iyiliği için öyle olacağını umuyordu. Akın kızına sahip çıkmak istemezse... Bu düşünmek istemediği bir ihtimaldi.

İyi insanlar olduklarını düşünmek istese de Lara'nın yıllardır bulunduğu durumdan ötürü içinde önünü alamadığı bir önyargı vardı. Akında bir suç bulmasa da doğru olmayan bazı şeyler vardı. Bu yüzden Cihan'a karşı da ön yargılıydı. Kokteyl sona ermek üzereydi yokluğunun pek fark edilmeyeceğini umarak Armina çantasını ve montunu eline alarak mekandan çıktı. Eve gittiğinde bu gecenin çok zor geçeceğini biliyordu.

***

Lara cama başını yaslamış sakince dışarıyı izliyordu. Görünüşünün aksine ise içinde fırtınalar kopuyordu. Akın'ı görmenin hayalini her zaman kurmuştu. Bunu asla inkar edemezdi. İçinde bir yerde bugünün geleceğini umut etmişti. Ve sanki birileri onu duymuş gibi hiç ummadığı bir zamanda, hiç ummadığı bir yerde onu görmüştü. Yıllardır düşlediğinden çok farklı ve çok gerçekti. Sadece görmekle kalmamıştı çok daha ötesi olmuştu. Sahra ve onun yan yana olan halleri gözünün önünden gitmiyordu. En büyük dileği gerçeğe dönüşmüştü. Sahra'nın babasını bir kez olsun görebilmesini öyle çok istemişti ki. Bir de anlatabilseydi her şeyi... Onların kaybettiği zaman Lara'nın omuzlarında bir yüktü ve hayatı boyunca da bu yükü taşımaya devam edecekti.

Gözlerinden süzülen yaşları umursamadı. Kendini çok bile tutmuştu. İçine akıttıklarıyla oluşan uçsuz bucaksız bir deniz taşıyordu göğsünde. Bakışı, gülüşü, kokusu, dokunuşu nasıl da aynıydı. Hala nasıl bu kadar hızlı attırabiliyordu kalbini? Ve bu nasıl bir ironiydi ki kalbi kanatlanıp uçarken bir yandan karabasan gibi bir korku çörekleniveriyordu yüreğine. Sahra'yı öğrenirse göreceği tepkiden korkuyordu ama öğrenmeyecekti. Nasıl öğrenebilirdi ki? Bir daha karşılaşmazlardı. Bir yanı onu tekrar görmek için can atıyordu. Onu tekrar bulmuşken kaybetmeyi istemiyordu. Oysa hiç kazanmadığı bir şeyi nasıl kaybedebilirdi insan? Sahra için doğru zamandı. Akın onları bulamasa bile Lara mesajı almıştı, zamanı gelmişti. Kendisi Akın'a ulaşıp gerçekleri söylemeliydi. İşte gerçek savaşı o zaman başlayacaktı. Çok güçlü olması gerekiyordu.

Damatsız Gelin (Damat Serisi 1)Where stories live. Discover now