| 5 | şeyime dokundu!

467 35 2
                                    

🔞🔞🔞

"Birkaç öğretmen toplantıda yine bizi şikayet etmiş."

Balkon korkuluklarının arasından sarkıttığım bacaklarımı hafifçe sallandırdım konuşurken. Uzanıyordum. Yanımda aynı pozisyonda uzanan ve bacaklarını korkuluklardan sarkıtan Jongin vardı. Onların evindeydik. Balkon onun odasına bağlıydı ve kör noktaya bakıyordu. Tamda şu anki sıkıntılı halimin sebebi olması sebebiyle kör noktaları seven iki birey olmuştuk.

"Fizik öğretmeni bizi psikologa götürme fikrini sunmuş anneme. Ve senin aileni tanıyıp tanımadığını sormuş."

Uzandığımız yer beton zemindi ama birbirine kenetli ellerimiz vücudumuzu sıcak tutarken muzdarip değildik.

"Komşu olduğumuzu öğrenince senin ailenden birinin de gelmesini rica ettiğini iletmesini istemiş."

Hava kırkikindi vaktine çalıyordu ve bulutlar çok güzeldi. Hafif pembemsi bir renge sahiptiler. Bugün olan veli toplasından ötürü içim sıkıntılıydı ama hâlâ güzelliklerini koruyordu bulutlar.

"Jongin,"

Yüzümü ona çevirdim. Düz bir surat ifadesiyle karşısına bakıyordu.

"sence biz tuhaf mıyız?"

Beni dinlediği belliydi fakat ne konuşarak ne de mimikleriyle anında bir cevap vermişti. Aslında onu da anlıyordum. Bir süredir üstümüze yapıştırılan bu ithamlar ve benim sürekli ailemden azar işitmem sebebiyle konu artık ona sıkıcı gelmeye başlayabilirdi. Ona hiç doğrudan böyle bir soru sormamıştım ve kaçınmaya, kafama takmamaya çalışmıştım. Ne yazık ki bir dereceye kadar başarılı olabiliyordum.

İç çekerek yüzünü bana çevirdiğinde sıkıldı düşüncem biraz doğrulanıyor gibi oldu. Fakat adımı kendine has o şefkatiyle söyleyince bir duraksama yaşadım. Bacaklarını korkuluklardan çekerek yanı üstüne dönüp bedenini bana çevirmiş oldu. Birbirine kenetli ellerimizi çözdü. Diğer kolunu zemine dayayarak başını eline yasladı. Benden biraz yüksek duruyordu şimdi, ama dibimde olduğu gerçeğini değiştirmiyordu bu durum.

"Sehun, sence seni öptüğümde tuhaf mı hissediyorum?"

Gözlerime bakıyordu ve bakışları bir tık koyulaşmıştı. Az evvel elimi tuttuğu elini yanağıma götürüp okşadı.

"Sana böyle dokunurken tuhaf mı hissediyorum?"

Başını yüzüme eğdi. Adeta gelecek öpücük darbesini hissederek gözlerim kapandı. Bir eli hâlâ yanağımdayken diğerine mest olduğum bir ıslaklık bıraktı. Öpücüğünün ardından kalan o nemliliği ve saniyeler içinde yok olduğunu hissetmeyi bile seviyordum.

"Ya da sen Sehun, seni böyle öptüğümde tuhaf mı hissediyorsun?"

Hayır. Kesinlikle hayır. Şu an hissettiğim tek şey havadaki pembe bulutların ayaklarımın altına gelmesi gibi bir his.

"Sana böyle dokunduğumda,"

Elini boynumun oradan göğüslerime doğru sürükledi. Kıyafetim üstünden dokunsa dahi tüylerim diken diken olmuştu. Heyecanlanıyordum. Elini karnımın üstünden kasıklarıma götürüp orada durdurduğunda benim devreleri yine yakmıştı. Şartarler nasıl açıp kapandıkça bozuluyorsa Jongin orama burama dokunup durduğunda bozuluyordum.

"tuhaf olduğunu söyleyebilir misin Sehun?"

Neden bana meydan okuyordu ki? Neden!

"Sana kafandaki soru işaretlerini unutturmama izin ver civcivim."

Ben daha gözlerimi açamadan ayaklandı. Ardımda kalan çekmecesine yürüdü, doğrularak oturur pozisyona geldim bu sırada. Bacaklarımı korkulukların arasından çekip dışarıya bakınırken kendimi sakinleştirmeye çaba gösterdim. Bir an, sadece bir an şu çabam işe yarasa öz güvenim şaha kalkacaktı. Jongin'in yine uçuk fikirlerine kurban gideceğimi düşünürken bu öz güvene çok ihtiyacım vardı.

Arzuhâl |KaiHun| Where stories live. Discover now