Bölüm 34: Aşk.

4.7K 233 42
                                    

Tutkulu bir beden vardı şöminenin çatırtısıyla yanan sıcak odada. Heybetli bir beden narin bir bedenin üzerinde hüküm sürüyordu. Aşk, tutku, ve ihtiras iki bedeni kuşatmıştı.

Sıcak oda tutku dolu bir adamın aşk ateşinin yanında buz kalıyordu.

Yatağın iki tarafında kenetlenmiş eller birbirinden ayrılmazken Mâlik, kadının bedeninde hüküm sürüyordu. Kadının bacaklarını açmış tamamiyle derininde olacak şekilde kendinden geçmişcesine birleştiriyordu bedenini.

Tek beden olmaya dakikalarca devam ederken Mâlik başını Nazar'ın boynuna gömdü. " Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Sana deliler gibi aşığım, " diye fısıldadı, nefes nefese.

" Beni sevdiğini söyle, " diye fısıldadı nefesi Nazar'ın ince ve narin boynuna vururken.

Nazar daha önce de Mâlik ile olmuştu ama şimdi hissettiği duyguları ilkinden daha fazla hissediyordu. Üzerinde aklı başından gitmiş şekilde sevişen adama duymak istediği kelimeyi utangaç bir fısıldayışla söyledi:

" Seni seviyorum. "

" Bana ait olduğunu söyle. " Boynunu öpmeye başlayarak cümle kuruşuna yutkunurken, Mâlik içine kendini cevabı duymak isteyerek hafif ama sahiplenişle derinine itti. Bu yaptığı harekete inlerken en derininde hissetti bir kez daha Malik'in benliğini. " Kadınım. Söyle bana." Boğuk ve istekli çıkan sesine mırıldanarak, " sana aidim, " dedi.

Mâlik duymak istediği cümleyi duyduktan sonra alnını alnına dayayarak sahiplenici safir gözleriyle fısıldadı: " Said Bin El-Mâlik benliğiyle, aşkıyla, tüm kudretiyle sana ait çoban kız. Hükmet bana. Ben arap topraklarına hükmederken sen aşkınla bana hükmet. "

Aniden kendini döndürülürken Malik'in Malik'in kucağında buldu. Uzandığı yatakta şimdi Mâlik uzanıyordu ve kendisi üstündeydi. Ne yapacağını bilemeden Malik'e bakarken Mâlik, kendi ellerini başının iki yanında sabitledi.
" Kenetle ellerini ellerime, " dediğinde gözlerini büyüttü

Ellerini çıplak göğsüne kapatmıştı. Bedenlerinin alt taraflarını ise çarşaf kaplamıştı. Yinede anadan doğma bir şekilde duruyorlardı yatakta

" Be- ben utanırım. " Sessizce mırıldanırken Mâlik, " utanma. Biz yanlış bir şey yapmıyoruz. Kocanım ben senin. Bana dokunmak senin en büyük hakkın, " diye dedi Mâlik adeta dokunması için yalvaran bakışlarla bakarak. " Bana hükmet."

Malik'e utanarak bakarken Mâlik bir kez daha, " dokun bana, " dedi.

Utanarak titreyen elini kaldırıp Malik'in belirgin ve kaslı göğsüne koydu. Kaslı olmasıyla birlikte sert ve iriydide. Ve kasılmıstı. Narince ve hafifçe parmağını dokundururken, dokunuşuyla birlikte Mâlik alaşağı olmuştu bile. Ufacık dokunması bile kendini kaybetmeye yetecek kadar naif ama ihtiraslıydı.

Gözlerini kapatırken kendini Nazar'ın dokunuşlarına verdi. Hafif dokunuşlarını her zerresiyle hissederken derince yutkundu. Yukarı doğru hareket eden adem elmasına Nazar parmaklarını dokundurdu.

*

Saraya geldiğimizde yüzümü asmıştım. Bu saraya gelmek istemiyordum. Ama dönmüştük. Morelimin bozulduğunu fark etmişti. Sarayın haşmetli bahçesinden geçip sarayın devasa salonuna ele ele girerken yemek masasına çalışanlar tabak yerleştiriyorlardı. Melik denen adam elinde gazetesini okuyarak kahvesini yudumlayordu. Leyal, Halası Hafsa ile ihtişamlı koltuklarda oturmuş sohbet ediyordu. Mihrimah ise elindeki dergi ile kendine kıyafet ediyordu Seymen Faris abi karşılıklı tekli koltuklarda oturmuş bir kağıda bakarak hareketli bir şey konuşuyordu. Herkes kendi halindeydi. Kimse bana ne olmuş umursamıyordu. Gözlerim Eray'ı aradı. Yoktu o. Neredeydi? Hümeyra hanım da yoktu.

NAZAR-I AŞK ( Askıya Alındı. Devam Edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin