Bölüm. 20: Vuslat. +18

16.6K 807 1.2K
                                    

Ey aşk! İşte tam bu anda bir nefes vuslattayım. Bir adım içerideyim; bir adım dışarıdayım. Bilmem ki her seferde neden bu kadar kederdeyim? Sana bir o kadar yakın; bir o kadarda uzaktayım.

Mevlana Şems-i Tebrizi

Beden dili ile aşk.

*

Karşımızdaki gencin feri sönmüş, kireç gibi beyazlayan yüzü daha ne kadar beyazlayabilir diye düşündüm. Canını almışlar gibi hareketsizce bize bakıyordu. Öyle bir saf bir acıya bürünmüştüki kimin canını bu derece acıttığını merak ettim.

Toprak rengi açık kahverengi gözleri bana ve alnı alnıma dayalı şekilde ona anlam veremediğim bir gülümseyisle bakan Malik'teydi. Biri safir, biri toprak rengi iki göz birbirine benden bağımsız ama benim etrafımda yaşanan bir savaş verdi. İki göz birbirine öyle nefretle ve öyle düşmanca baktı ki sanki iki kardeş değil iki kanlı bıçaklı düşmandı.

Ben ikisine bakıp dururken Malik sanki onun canını daha da acıtmak istercesine ona bakan yüzümü avuçlayıp kendine baktırdı. Alnına dayalı alnımı kendine dahada çekmek ister gibi çekti. Arada mesafe denen kavram hiç olmuştu böylelikle. Safirleri öyle sahiplenici, öyle kindarca bakıyordu ki kelimeler kıyafetsizdi. Yüzüme karşı fısıldadı.

" Gülümse. Poz ver, görmesi gereken kişilere. Mutlu olduğunu göster. "

Patlayan flaşlar yüzümüzde patlarken kaç dakika boyunca bu halde fotoğraflarımız çekildi. Gözlerim o gence her kaydığında Malik bir şekilde kendine baktırıyordu. Sanki ona gözlerimin bile değmesine katlanamıyordu. Bu pozisyonda durup poz verirken o genç gözünü kırpmadan bize dikmiş bakıyordu. Hatta gözünden düşen bir damla yaşı kimse görmesin diye hemen silmişti ama bize tekrar gözlerini çevirince tekrar yaşlarla doluyordu. Malik alnını alnımdan çekerek elimi parmaklarına doladı. Her bir parmağı sahipleniciliğini sundu. Yavaş adımlarla adını bilmediğim gence doğru yürüdü. Tam önünde dururken Malik'in yüzüne baktım. Önce gözleriyle nefretini, kindarlığını çekinmeden gösterdi ardından öyle bir küçümsercesine, alay edercesine başını yana eğerek alayla güldü.

" Kimler teşrif etmiş düğünüme! Sevgili kardeşim! Gelmis! "

Karşısındaki genç bir put gibi hareket etmeden gözünü kırpmadan bana bakıp sözlerine karşı ona çevirdi. Yüzü dahada acıyla kasıldı. Ama Mâlik durmadı.

" Beklediğim misafirde geldi işte. Seni bekliyordum. Sevgili cici kardeşimin tebrikini almadan düğün mü olur hiç? " Dedi. Ve karşındaki gencin dudağı tek çizgi gibi dümdüz oldu.

" Tebrik etmeyecek misin Abiciğini?

Cevap veremedi. Yüzüne hala şokluğunu yitirmemis bir yüz ifadesiyle bakmaya devam etti. Neye bu kadar şok olup üzüldüğünü merak ederken, Malik, " neyse sana ayıracak vaktimden çok daha önemli işlerim var. Malum karım çok yoruldu, " diyerek bize bakan gencin önünden benide kendiyle birlikte geçip gitti. Beni kendiyle ailesinin yanına götüren Malik elimi bırakmazken başımı arkaya çevirip o gence baktım.Gözünü kırpmadan bize daha doğrusu tuttuğu elimize bakıyordu. Yanında kendisine sarılan Annesi Hümeyra Hanım'ı bile farkında değildi.

NAZAR-I AŞK ( Askıya Alındı. Devam Edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin