AAAAAĞĞĞ!

460 35 58
                                    

▶Cnblue'nun White klibini izlediniz mi? Çok güzellll. Ama Min hyuk'u emekli öğretmen gibi giydirmişler.Her neyse. İzleyin tamam mı?

▶ÇOK GÜZEL HABER!
İlk bölümlerdeki iğrenç yazım tarzımı hatırlarsınız.Pek önemsemiyordum. Ama son zamanlarda aklıma takılmaya başladı. Mayıstan itibaren güncellemeye başlayacağım. Konu hakkında değişiklik yok, yazım tarzını değiştireceğim.Ama bi' okuyun bence u.u

İki Hafta Sonra~♡

"Kore'ye döndüğümüzden bu yana görüşemedik Min hyuk.Farkında mısın acaba?" Diyerek trip atmaya başladım. Aynı zamanda önümdeki yemeği mideme doldurmakla meşguldüm.

"Artık görüşebileceğiz.Japonya'da albüm çıkardığımıza göre en az bir ay rahatız."

Gülümsedim ve yanımdaki peçeteyle hanımefendi edasıyla ağzımı sildim.

"Kalkalım mı artık Hyukkie?" Öne eğildim. "Burası biraz e-elit? Bana göre değii yani."

"Pekâla," Mahallenin kabadayısı gibi laubali bir
tavırla yanağımdan makas aldı. "Kalkalım."

"HAYIR, KALKMAYIN!"

Jung shin'in gür sesinin geldiği yöne dönme zahmetinde bulunmadık bile.Tek yaptığımız ayarlamışçasına aynı anda oflamak oldu.

"Biz hiç baş başa randevuya çıkamayacak mıyız?!"

Ve evet, tahmin edildiği gibi aynı anda söylemiştik.

"Biz varken mi?" Diye söze başladı Jung shin. Ardından diğerleri de ona katıldı. "Tabiki hayır! Kavga böceklerini asla yalnız bırakamayız!"

Yanımda oturan Esin gözleriyle baştan aşağı ahlaksız bir şekilde beni süzdü.Sanki oğluna alacaksın kadın! Gerçi senin oğlun yok. Olsa bile bebektir. Her neyse.Saçmalamaya son veriyorum.

"Elbiseyi iyi ütüleyememişsin.Ama yine de yakışmış. Ben seçtiğim için olsa gerek." Saçlarını geriye savurdu. "Siz baş başa? Hayırdır?" Diyerek çapkınca sırıttı.

"Randevuya çıktık salakcığım. Ama siz dördünüz bi' güzel bozdunuz!"

Kulağıma eğildi. "Yoksa first kiss mi yapacaktınız? Ayol, bizden utanmayın!"

First kiss?
Ahh...işte o zaman içimdeki yangın hem beni hem Min hyuk'u yakar.Yangından arta kalan ıslak görüntümüz ise tekrar tekrar yakar.

Hey, sapık değilim!

♡♡♡

"Sizi eve bırakacağım gençlik.Ve biz yarım kalan randevumuza devam edeceğiz."

Min hyuk'un emrine Jong hyun hışımla atıldı. "Donsaeng'ler abileri ne derse onu yaparlar.Sana Han Nehri'ne sür dediysem oraya sür.Lafımı ikiletme!"

Arkaya dönüp mahallenin baş kabadayısı gibi davranan Jong hyun'a yalvaran bakışlar atmaya başladım.Fakat kendimi tutamadım, kocaman bir kahkaha attım.Üç kişilik koltuğa dördü beraber sığmaya çalışmıştı.Jung shin insana göre fazla uzun olduğu için abi Jong hyun kucağına oturmuştu. Yine de sonuç pestildi! Dört adet pestil! Nihahahaha!

"Gülmek kolay tabi Şila Hanım.Gel sen otur!"

Dudaklarımı büktüm. "Hadi ama Jong hyuuun."

"Öyle yapma, etkileniyorum." diyerek sözümü kesti Min hyuk.Romantik davrandığına göre giydiklerim işe yaramıştı.Ne demişler, her erkeğin gönlünden kırmızı elbise giyen kadın geçer.

"Oooo..."

Pestil takımı ergen sesler çıkarmaya başlayınca onlara katıldım.

"Ooo Min hyuk Bey etkilenmiş mi?" Tekrardan arkama döndüm. "Kıyamet kopacak!"

hayalime inanıyorum |cnblueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin