55. BÖLÜM: "SONBAHAR" 1. KİTAP FİNALİ

3.3K 121 232
                                    

Bazı sonlar, gerçek bir başlangıcın ta kendisidir. Hep söylediğim gibi, bu son, başlangıçlarımızdan "yalnızca bir tanesi". Bilgisayarımın bozulması, yazdığım bölümün silinme tehlikesi derken, bölümü paylaşmamam için evren elinden geleni yaptı ancak buradayız ldkcmlksdmv 

Devrimin başladığı o anı, sizle birlikte okuyalım madem. İkinci kitapta görüşmek üzere, hepinizi seviyorum. Bizi beklemekten sakın vazgeçmeyin. 

YKS sürecine tam anlamıyla giriş yaptığım için günde neredeyse sekiz dokuz saat (ara vererek tabii insanım neticede dsklmsdlkvm) ders çalışıyorum. O nedenle yazmak artık benim için çok uzaklarda bir yere gitti, yazmayı çok istiyorum ancak çok çalışmam lazım. O yüzden ikinci kitap için herhangi bir tarih vermiyorum. Beni anlayacağınızı umuyorum, teşekkürler.

Keyifli okumalar! Oy ve yorumu unutmayın ha, yazıyoz o kadar...

55. SONBAHAR

Blueneck, Lilitu

Fractured Light Music, Sacred Meanings

Sena Şener, Her An Gidebilirim

Bazen çaresizlik, tek çaren olurdu.

Bir şeyler hissedilmek için delicesine çırpınır durur, hislerin peşinde bir av köpeği gibi koşturur dururdun. Bu, bir insanın kendine yaşadığını kanıtlamasının tek yoluydu.

Yaşamak istiyordum ve bunun için hissetmeye ihtiyacım vardı.

Yaşamak istemiyordum ve bunun için tüm hislerimi öldürmek tek yolumdu.

Hangisini seçecektim? Ölmek mi yoksa yaşamak mı?

Zamanın hangi yolunda olursam olayım, sanırım düşündüğüm ilk seçenek hep yaşamaktan yana olacaktı. Ölürsem eğer ne olacağını hep tahmin edebiliyordum. Ancak yaşadığım her saniye, bir kaosun içinden alınıp bir başka kaosun içine sürükleniyordum.

Kafamın içinde demir parmaklıklar vardı. Kalın demirlerin örüldüğü zihnimin içi karanlıktı ancak demir parmaklıklara sarılmış parmaklarım tenimin ışığıyla aydınlatılmıştı. Koca karanlığın içinde görünen tek şey hapsoluşumdu.

Gördüğüm tek şey günden güne nasıl hapsolduğumdu.

Ruhuma ekilen tüm duygular beni hapsetmek için var olmuştu.

Neden bilmiyorum ama sanki sona ulaşmış gibi hissediyordum. Daha fazlası olmayacakmış gibi, artık bitmiş gibi ve bir daha devam edemeyecekmişim gibi.

Zihnimin içindeki demirlikleri saran parmakları sertleşti ve kalın demirlere sarılı parmaklar demirleri daha sıkı sardığında, tenimin ışığı arttı. Avuçlar sertçe demirliklere çarptığı an büyük bir çığlık koptu ve çığlığın ardından gelen demir şıkırtıları karanlık odamın içinde yankılandı.

Bir kadın çığlık attı. "Yeter!"

Bir kız çocuğu fısıldadı. "Yeter."

Bir ceset gülümsedi. "Bitti."

Artık bitmesi gerekiyordu. Artık son bulması ve artık başlamaması gerekiyordu. Hayata dair tüm zincirlerim kopmuştu, tüm hayallerim, umutlarım yok olmuştu. Karanlığın içindeydim ve artık kurtulamıyordum. Demir parmaklıklar çoktan ruhumu ele geçirmişti.

Hapsolduğum şey Aras değildi, hapsolduğum şey artık Gökhan Tekin'di ve ben artık ondan kurtulmaya çalışmalıydım. Oysaki çalışmıyordum. Beni öldüreceği ânı sakince bekliyordum.

ZİNCİRWhere stories live. Discover now