21. BÖLÜM: "ŞEHİR"

1.9K 128 12
                                    

Oy ve yorum kullanarak bana destek olursanız çok sevinirim. 

Keyifle Okuyun!

Playlist;
- REDD, Her Neyse
- Kaan Boşnak, Benimle Kayboldun

Kör bir kuyunun dibinde yaşıyorum. Sessiz, karanlık ve kimsesizim.

Zaman kuyunun dibinden su dolduruyor içmem için, elimi bile uzatmıyorum. Gökyüzü içime çekmem için hava estiriyor, nefes dâhi alamıyorum.

Sonra yavaşça bir el uzanıyor kör kuyunun içine. Başımı kaldırıp bakıyordum. Ne elin sahibini görüyor gözlerim ne de başka bir şeyi. Sadece parmakların sardığı kalemi görüyorum.

Yavaşça gülümsüyor, kalemi elime alıyorum ve nefesi bile reddeden bedenimin tüm gücü parmaklarıma doluyor. Kuyunun kirli taşına uzanıyorum ve sadece onu yazıyorum.

Onu. Yani seni.

Senden başka bir şey yazmaya ne gücüm yetiyor, ne elim.

🍁

Önümde sisli bir yol uzanıyordu.

Gökten yer kabuklarının üzerine sinmiş sis tabakasının hücrelerinde gizlenmişti geçmişin kokusu. O yolda yürümek için attığım her adım bir bıçağa dönüşüp ciğerlerimi parçalarken, ayak bileklerime yılan gibi kıvrılan geçmişin sisi o bıçakların sapını tutuyordu.

Aras'ın anlattıkları ile savaştığım kaçıncı saatti bilmiyordum ama o gecenin ardından güneş doğmuştu, yine de ruhumdan koparılmış birkaç parçanın o duvardaki çizimin altında oturduğunu biliyordum.

Kafamın üzerinde topladığım siyah saçlarımın sıkılığı nedeniyle yüzümdeki derinin gerildiğini ve başımdaki amansız sancının iğrençliğini hissedebiliyordum. Sadece kafa dağıtmak amacıyla sert bir şekilde vurduğum topların aynı sertlikte bana dönmesi, Cemre'nin takım kaptanı olamadığı için bana hissettiği öfkenin nedeni olmalıydı. Kıskançlık duyuyordu, her şeyin ona ait olmasına alışmıştı.

Böyle böyle birbirimize savaş açmışız gibi oyunu oynayıp durmuştuk. Onunla girdiğimiz bu sessiz polemik umurumda bile değildi, ben sadece kafamı dağıtmak istiyordum ve bu ancak voleybol ile olabilirdi. Ya da kusana kadar yazı yazmakla.

En sonunda koçun oyunu bitirmesi ile takımlar on altıya on altıyla eşit kalmıştı ve oyun böylece bitmişti. Nefes nefese soyunma odasına girdim, kısaca duş alıp üzerime temiz kıyafetleri geçirdim ve kabinlerden çıkıp odaya girdim. Bankların üzerinde kızlar oturuyordu ve bazıları oldukça telaşlıydı. Fakültenin çoğu öğrencisi bu akşam bir eğlence partisi düzenleyecekti, ona hazırlanmak için bu kadar aceleci olmalılardı.

Ama benim hiçbir şey umurumda değildi çünkü bu gece Aras İzmir'e gidiyordu. Sabah kızların konuşmasına kulak misafiri olmuştum ve bu gece gideceğini öğrenmiştim. Uzun bir süre dönmeyeceğini de biliyordum. Üzerime çöreklenen huzursuz hissin nedeni umuyordum ki bu gidiş değildi. Çünkü ben Aras'ın gitmesine üzülmek istemiyordum.

Dün söylediklerini tekrar tekrar düşünerek spor binasından çıktım ve bahçede yürümeye başladım. Eve nasıl gidecektim bir fikrim yoktu ama en yakın dolmuş durağına doğru ilerlesem iyi olabilirdi. Okulun bahçesindeki zemine dökülmüş kuru kırmızı ve turuncu yaprakların ayaklarımın altındaki çıtırtısı dinlemek istemediğim o müziğin görevini üstleniyordu.

ZİNCİRDonde viven las historias. Descúbrelo ahora