38.

55.5K 3.6K 361
                                    

Bugün önemli bir sınavım vardı ve şimdi de sunum ödevime hazırlanıyorum. Bu yüzden bölüm biraz gecikti. Affedin bebekleriiimm. İyi okumalaar ♥♥♥

Yaklaşan ayak seslerini işitmemle, kendimle beraber odaya attığım eşyalarımın arasından kulaklığımı kulağıma geçirdim hemen. Kalbimin atışı mümkünmüş gibi daha da hızlanmıştı. Kapının açılmasıyla, gözlerim Kaan'ın gözleriyle buluştu. Az önce bana aşık olduğunu söyleyen adama baktım uzun uzun. O da gözlerini hiç çekmeden bana bakıyordu. "Babaannen gitti, gelebilirsin."

Boynuna sarılmak istiyordum. Ben de sana aşığım, demek istiyordum. İçimden bir ses bunu yapmam için dürtükleyip duruyordu beni. Ama sanki görmediğim bir el, omzumdan çekip engellemeye çalışıyordu beni. Kaan'ın bakışları hâlâ üstümdeydi. Tam ağzımı açtığım sırada, o benden önce atıldı. "Şu yüzündekini yıka artık istersen. Biraz daha durursa derin sökülecek gibi duruyor."

Ahh, ben heyecandan yüzümdeki gerginliği bile hissetmiyordum. Yüzümde bir maske olduğunu bile unutmuştum. Gidip yüzümü yıkadıktan sonra salona girdim. Her şeyi duyduğumu biliyor muydu? Sessizce koltuğa oturup kaçamak bakışlar atmaya başladım. O ise benim kulağıma bakıyordu. Elim istemsizce kulağıma gittiğinde, kulaklığın tekini çıkarıp koltuğun üstüne bıraktım.

"Ne konuştuğumuzu duydun mu?" Sesli bir şekilde yutkundum. Ne söylemeliydim? Duymamı istiyor muydu? Evet dersem memnun olacak mıydı? Hayır dersem de bugün ikinci kez her şeyi mahvetmiş olacaktım. "Duymalı mıydım?" O da tıpkı benim gibi yutkundu. "Bilmem. Duydun mu?" Dudaklarımı büzdüm. "Bilmem."

"İlla haykırmamı istiyorsun yani, Minel Özkaya." Heyecanla, derin bir iç çektim. "Neyi?" Yanıma yaklaşıp gözlerime baktı. Artık tam zamanıydı. Heyecandan ölmezsem, ben de ona hislerimi söyleyecektim. "Bilmem." Heyecanla baktığım gözlerine, sinirle baktım bu defa. "Sen benimle alay mı ediyorsun, sarı kafa?"

"Bu oyunu sen başlattın, Müberra." Elini dizlerine koyup ayağa kalktı. "Ben kahve yapıyorum. İçecek misin?" Hayal kırıklığına uğradığımı belli etmemek için çabalıyordum. "Hayır. Ben yatıyorum, iyi geceler sana." Ayağa kalktığımda, önüme geçip gözlerime baktı. "Bu oyuna son vermek senin elinde." Başımı kaldırdım yüzüne daha iyi bakabilmek için. Beni kıvrandırmaya çalışıyordu resmen. Ama bu oyunda kıvranan ben olmayacaktım. Babaanneme nasıl itiraf ettiyse, bana da aynı şekilde kendisi söyleyecekti.

"O zaman, sana sevdiğim bir şarkıyla cevap vereyim sarı kafa." Merakla bakıyordu gözlerime. Geriye doğru bir adım atıp ondan uzaklaştım. "Benimle oynama, söyledim sana, şansını zorlama." İki adım daha gerileyip işaret parmağımı ona çevirdim ve devam ettim şarkıya. "Uğurlar olsun!" Ben, onun odasına doğru ilerlerken arkamdan seslendi. "Olsun bakalım. Uğurlar." Ona aldırış etmeden yürümeye devam ederken, o da lafına devam etti. "Sen koy bakalım benim önüme böyle taşlar."

"Güzel kafiyeydi, iyi geceler." Kolumu tuttuğunu hissettiğimde, heyecandan ölecekmiş gibi oldum. Filmlerdeki kolundan çekip aşkını itiraf etme sahnelerine oldum olası bayılmışımdır. Allah'ım bismillah. Beni kendine çevirdiğinde, heyecanla yutkundum. Geliyor gelmekte olan. "Babaannen eve dönmeni istiyormuş. Seninle konuşmak konusunda da ısrarcı."

İmayla kaşlarını kaldırdı. "Belki duymamışsındır diye söylüyorum, benim telefonumdan seninle konuşmak istedi ama bahane uydurdum." Off!  Bana ne tüm bunlardan be adam? Ben ne bekliyorum, bu ne söylüyor bana? En güzel beklentilerimin bile katilisin babaanne! "İstediği kadar ısrarcı olsun, bu apartmana asla geri dönmeyeceğim." İçinde bulunduğum durumun saçmalığı aklıma gelince derin bir nefes aldım. "Babam yeni bir ev bulana kadar en azından."

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now