44.

57.2K 3.3K 352
                                    

Aslında bugün bölüm yüklemeyecektim ama yarınki son vizem öncesi kendime moral olsun istedim. Bu aslında yoktu, içimden geldi dhkdjdkdk

Otobüs durağına doğru yürürken, dün olanları aklıma getirip getirip sırıtıyordum. Ben, dün resmen Kaan'la sevgili olmuştum. Bu ne saadettir Allah'ım? Bütün gece beni öptüğü ya da daha doğrusu, benim onu öptüğüm anı düşünerek yastığa kafamı gömüp, çığlık atmam gerçeğini de atlamamak gerek tabii. Bu çocuk, benim beyin hücrelerime büyük zararlar veriyor. Kalbime de! Hatta, en büyük zararı kalbime veriyor da denilebilir. Yanında kalpten falan gitmem inşallah, dinimiz amin.

Apartmandan gitmekten vazgeçtiğini, hastanede bir şeye sinirlenip burada patladığını söylediğinde apartmanda bir bayram havası hakimdi. Şeytan tüylü, tatlı sarı kafam.

Durağın oraya yakın bir evin köşesinde, biri beni kolumdan tutup çektiğinde korkuyla çığlık attım. Sırtım duvarla kavuşup, ağzıma bir el de kapatılınca bu sefer gerçekten kalpten gitmek üzereydim. Gözlerim bir çift yeşil gözle birleştiğinde, derin bir nefes aldım. O ise, fütursuzca sırıtıyordu karşımda. "Aklımı aldın, sarı kafa!"

"Sen benim aklımı başımdan alalı çok oluyor. Ben şikayet ediyor muyum, sevgilim?" Allah'ım, bana sevgilim dedi! Bu defa rol kesmek için değil, gerçekten dedi! Heyecanımı belli etmemek için, konuyu değiştirmeye karar verdim. "Seni, erkenden işe gittin sanıyordum." Elini, başımın hizasında duvara yaslayıp iç geçirdi. "Bütün gece uyuyamadım mutluluktan Minel. Kendimi sokaklara vurdum, bir baktım bu saat olmuş. Bunların hepsi, senin yüzünden!"

Bir yandan sırıtırken, ayaklarımın üstünde yükselip yanağını öptüm. "Ben, sanki çok farklıyım. Şu halime bak, gözaltı torbalarım çıktı senin yüzünden." Az önce konuyu değiştiren ben değildim sanki...
Elini çeneme götürüp başımı hafifçe kaldırdıktan sonra, gözlerimi öptü. "Sen beni kalpten götürmeden, bir an önce okula gitsem iyi olacak sarı kafa."

Beni sıkıştırdığı yerden kurtulmak için hamle yaptığımda, belimi kavradı. Alnını alnıma yasladığında, sabah sabah buraların alev almasından ölesiye korkuyordum. "Şimdi, benim de tıpış tıpış işe gitmem gerekiyor ama akşamı iple çekeceğim." Kollarımı omuzlarına yerleştirip sımsıkı sarıldım ona. "Seni çok seviyorum, Kaan."

Bana nefesimi tutturacak kadar yavaş bir hamleyle kulağıma eğildi. "Aşkından ölüyorum, Minel." Eriyorum galiba ben. Aha da eridim işte. Yüzünü avuçlarımın arasına alıp, gözlerine baktım. "Ölme sakın, sen bana lazımsın." Burnunun ucunu öptükten sonra, koşar adımlarla durağa yürümeye başladım.

Sağ elimi kalbime götürdüğümde, bir kuş misali, yerinden uçacakmış gibi çarpıyordu. Sol elimin üstünde bir dokunuş hissettim. Sonra avuçlarımın içinde bir el belirdi. Ben başımı çevirip ona bakarken parmakları, parmaklarımın arasına dolandı. "Beni, orada öylece bırakıp gitmek de ne demek şimdi?"

"Biraz daha kalırsam, kalp atışlarımı duyacaktın. Rezil olmak istemedim. Ne yapsaydım yani?" Tuttuğu elimin baş parmağını okşadı hafifçe. "Ben sanki çok farklıyım da..." Durağa iyice yaklaştığımızda, otobüsün geldiğini farkettim. "Otobüs gelmiş. Ben kaçtım."

"Kaç bakalım deli kız. Akşam görüşeceğiz nasılsa." Arkamdan söylediği şeyi duymazdan gelip, hızlıca otobüse bindim. Camdan dışarı baktığımda, beni izliyordu. Ona dil gösterip, muzurca sırıttım. O her zamanki mükemmel gülüşünü sergilerken, bir teyzenin yanına geçip oturdum. Otobüs hareket ettikten sonra, kalp atışlarım da nihayet düzelmişti. Telefonuma gelen bildirim sesiyle, hemen mesajı açtım.

Kimden: SARI KAFA
Çıkışta yanıma mı gelsen acaba?

Benim eve gelmem uzun sürer gibi, o sürede seni özlerim ben :(

AİLE APARTMANIWhere stories live. Discover now