istek: hey nana !! mikey, fem!reader ile kısa bir kısa metin rica edebilir miyim? bir buluşma kurgusu gibi, belki y/n onunla onu koruduğu için tanışmıştır ya da birazcık tüyo almak istiyorum 😅 ty ve çalışmanı gerçekten beğendim !!
not: çeviri hatası olabilir<3
cw: ürkütücü adam, okuyucu takip ediliyor, adam bir süre onun bileğini tutuyor, hiçbir şey grafik değil! Uyarı gerektirebilecek herhangi bir şeyi kaçırırsam lütfen bana bildirin!
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Geceleri eve yalnız yürümeyi hiçbir zaman gerçekten sevmedin. Aileniz genç yaşta, geceleri ekstra ihtiyatlı olma fikrini zihninize kazıdı. Ancak bugün, bazı önemli işleriniz vardı ve size eşlik edecek başka kimse yoktu. Yine de beklemediğiniz şey, onların bütün lanet günü almalarıydı.
bakkaldan çıkarken üç-ekleyebilirim, ağır çantalar taşıdın. günün uzun süren aktivitelerinden bitkin bir iç çekişle,
kulaklıklarınızı taktınız ve uzun zamandır beklediğiniz eve yürüyüşünüze başladınız.
birkaç araba geçti ve ağustos böceklerinin yüksek sesle vızıltısını kulaklıklarınızdan bile duyabiliyordunuz. boş sokaklarda yürüdün, bakkalların ağırlığından kolların ağrımaya başladı. Kaldırımda durdun, kollarını sallamak için çantaları yere bıraktın.
"Bunun için yardıma ihtiyacın var mı tatlım?"
tanıdık olmayan ses seni hafifçe sıçrattı. kişiyle göz göze gelmek için kafanı çevirdin. zayıf flüoresan ışığında, otuzlu yaşlarının ortalarında gibi görünen bir adamın nasıl biri olduğunu görebilirdiniz. uzun boylu ve geniş duruyordu, sana birkaç adım daha yaklaşırken senin vücudunun üzerinde geziniyordu. Bekle, bakkalda gördüğün adam o muydu? Bunca zaman seni takip mi etti? Yutkundun, cevap vermek için ağzını açtın önce o bir kıkırdama ile sözünü kesti.
"Yardıma ihtiyacın var mı diye sordum güzelim."
kekeledin, "h-hayır. ben iyiyim, teşekkür ederim." Çantalarınızı almak için eğildiniz, ancak bileğinizi tutmak için hızlı bir el fırladı. "pardon sen ne-"
seni susturur, seni tutuşu biraz daha sıkılaşır.
"Senin gibi küçük kızlar zaten bu kadar geç saate kadar yalnız çıkmamalı-"
"Yalnız değil," diye seslendi başka bir ses, "benimle birlikte, şimdi bırak gitsin."
Sana yardım etmek için bisikletini durduran motosikletli genç çocuğa kocaman gözlerle baktın. Arabayla geçerken bir şeylerin ters gittiğini fark etmiş olmalı. çocuk senin yaşlarında görünüyordu, sarı saçları yüzünün etrafında dalgalanıyordu, derin, siyah gözleri yanındaki adama delikler açıyordu. adamdan bahsetmişken, tutuşu asla başarısız olmadı ve yüzü ekşi bir kaş çatmaya dönüştü.
"hah? Yüzün nesi var," çocuk başını eğdi, "bırak onu dedim." sadece ona baktın, yüzündeki ifade daha da tehditkar hale geldi.
Adam bir homurtuyla bileğini bırakmadan önce tereddüt etti. "Tamam, sürtüğünü al ve buradan defol." sarkık omuzlarla yürümeden önce alay ediyor. Tuttuğunu bilmediğin bir nefes vererek uzaklaştığını izledin.
"hey, iyi misin?" dedi sarışın, senin için çantalarını almak için bisikletinden inerken.
hemen ona yardım etmek için eğildin, "evet! çok teşekkür ederim, gerçekten."
gülümsedi, "bundan bahsetme, böyle adamlar ürkütücü. Daha dikkatli olmalısın." Ayağını çakılda beceriksizce kaydırarak başını sallıyorsun. "hmm, neden seni eve bırakmıyorum? Geç oldu ve yolun geri kalanında kimsenin seni rahatsız etmeyeceğinden emin olmak istiyorum."
"Çok naziksin! ama daha fazla zamanını almak istemiyorum.. um.."
"mikey, benim adım mikey." sana söyler.
"Mikey, zamanını boşa harcamak istemiyorum ve sana borcumu nasıl ödeyeceğimi bilemem."
diye tısladı, düşüncenize karşı gülümsemesi daha da genişledi. "lütfen, istiyorum. atla, fazladan bir kaskım var." Bir an tereddüt ederek isteksizce bisikletine bindin ve ona tekrar teşekkür ettin. senin anında verdiğin adını sordu.
Her şeyin hazır olduğundan emin olduktan sonra motoru çalıştırıyor ve ayağıyla yere basıyor. sürücü sessizdir, ancak tek duyabildiğiniz, göğsünüzden gelen kalp atışınızın sesidir. parmaklarınız hafifçe beline değiyor ve saçları tatlı çilek gibi kokuyor. o sana her baktığında utangaçça başka tarafa bakarsın. Giydiği artan sırıtış yüzünden bunu fark etmişe benziyordu. ikiniz evinize vardığınızda, o size kaskınızla yardım etti.
"Tekrar teşekkür ederim, çok," minnettarlığını göstermek için hafifçe eğildin, "yine de sana geri ödeyebileceğim bir şey var mı? belki biraz para?" teklif ettin.
güldü ve elini sallayarak size geri ödemenin bir sorun olmadığını söylüyor. ama ısrar ettin.
"Pekala, eğer gerçekten bana borcunu ödemek istiyorsan," diye başladı ve tekrar başını salladın, "bana o çantalarındaki atıştırmalıklardan birini verebilirsin." sırıttı. "Doriyaki var mı?"
Mağazadan biraz doriyaki aldığına şükrederek genişçe gülümsedin. başlangıçta gece atıştırmalığı olarak senin için olacaklardı, ama onun için bunu feda edebilirsin.
şimdi kapınızda, ağzında tatlıyla bir kez daha size el sallayarak gidişini izlediniz. Kapıyı kapattın, sonunda huzur içinde eve geldiğin için mutlusun. ama bir şey olursa, bu mikey'i bir kez daha görebilmeyi dilersiniz.
