ÖZEL BÖLÜM 2.

111K 7.7K 17K
                                    

MERHABA!

Söz verdiğim gibi ikinci özel bölümü sizler için yazdım. Muhtemelen okurken yine hüzünlü hissedeceksiniz ama en azından Bestegül'ün hayatını merak edenler bu bölümü okuduğunda iyi hissedebilir. Keyifli okumalar sırdaşlarım  <3

 Keyifli okumalar sırdaşlarım  <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ÖZEL BÖLÜM 2.

OĞUZ ÖLDÜKTEN İKİ BUÇUK YIL SONRA.

BESTEGÜL DİKBAYIR.

"Anne, kırmızı pileli eteğimi bulamıyorum, nerede?"

Büyük bir telaş ve korkuyla, dolabımın içini birbirine katmaya devam ettim; gözüme çarpan her kırmızı şeye elimi uzattım ama hepsi bir umutsuzluğa dönüşünce kalbimin çatladığını hissettim.

"Anne, sana sesleniyorum! Kırmızı eteğim nerede, bulamıyorum! Kirlendi mi? Onu giymedim ki ama!"

Üzerimdeki kıyafetleri kaldırıp kenara attım, odamdan çıkmak için kalktığımda annemin odamın kapısına geldiğini gördüm. Dağıttığım kıyafetlere, sonra da bana ilgiyle baktı. "Ne yapacaksın o eteğini? Artık sana olmadığını düşünüyordum, giydiğini hiç görmemiştim."

Giyemiyordum. Çünkü o eteği ne zaman giysem Oğuz'un sanki bir yerden çıkıp beni izlediğini, kırmızı pileli eteğinle güzel görünüyorsun, diyeceğini umut ederek gün boyu etrafıma bakıyordum. Baktım ki o eteği giydiğimde böyle oluyor, ben de artık giymeme kararı almıştım ama dolabımı açtığım her gün o eteği düzeltip izlerdim.

"Bugün giymek istiyorum, nerede?"

Annem telaşlandı. "Ben... Ben onu giymediğini sandım, atmaya da kıyamadım, halanın kızına verd..."

"Anne... Sen ne yaptın?" Sinir bozukluğuyla dolan gözyaşlarım hüzünle yanaklarımdan aşağıya akmaya başladığında annem, zaten son yıllarda yaşadığım acılardan edindiği tecrübeyle hızla yanıma geldi ve bana doğru eğildi. "Anneciğim, sorun ne şimdi?"

"O eteği gidip almalısın," dedim telaşla yerimden doğrulurken. Annem bana hayretle bakıp, "Öyle şey olur mu, çok ayıp," dediğinde o etek olmasa sanki nefes alamayacakmış gibi hissedip tekrar annemin önüne eğildim, yalvarırcasına baktım. "Anne, o etek hatırasında acı olmayan tek şey, lütfen geri iste onu. Eğer o eteği geri alamazsam, dolabımı her açtığımda onu göremezsem çok acı çekerim. Lütfen anne, eteğimi geri getir."

Annem bir etek için bu kadar yalvarmanın, gözyaşı dökmenin altında geçerli bir nedeni olduğunu anladı, bunu hüzünle bakmaya başlayan gözlerinde gördüm. Başını sallayarak kalktı ve odamdan çıkarken iç çeke çeke bir hal aldı. Burnumu çektim ve gözyaşlarımı hâlâ titremekte olan parmaklarımla silerek yatağıma çıktım. Annemin, doğrusu ailemin benden umudu hâlâ kesmemeleri çok güzel olsa da onlara, hâlâ benden istedikleri şeyi veremiyordum. Hatıralarımı, acılarımı, arkadaşlarımı ve O... Oğuz'u onların istediği şekilde unutamıyordum.

YERE YAKIN YILDIZLARA UZAK. |RAFLARDA|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin