Bölüm 2: "Tanışma."

273K 8.9K 23.5K
                                    

"Her kalp atışının bir hikâyesi vardır."

Multimedya:

Billie Eilish, Bury A Friend

Bu şarkıdaki gizemi hikâyeye yakıştırdım.

Selam oyun arkadaşlarım :') Hemen geldim. Çünkü kısa bölüm yazmak kolay oluyormuş vallahiakskdkekkd. Bu kadar kısa bölümler yazsam her gün bölüm atarım galiba. Ama ben uzun yazmayı severim: d

⚡️

BÖLÜM 2: "TANIŞMA."

Bir saattir buradaydık.

Ve açıkçası görünen oydu ki, sıçmıştık arkadaşlar.

Hâlâ şaşkınlık içerisinde, yüreğimdeki korkuyla, aklımdaki inanamazlıkla ve kırpıp durduğum gözlerle etrafta tıpkı diğerleri gibi dört dönüyor, çıkış arıyordum ama her yerde duvarlar vardı ve çıkış görünmüyordu. Olduğum yerde, dipdiri bir korkuyla beraber metronun içerisine bakıyor, sesleri duymamaya çalışıyordum ama her şey netti. Ağlıyor, bağırıyor, hâlâ telefonlarıyla aramalar yapmaya çalışıyorlardı. Birbirlerine bu saçmalığın sebebini soruyor, tüm bunların mümkün olmadığından bahsediyorlardı. Işıklar kapandıktan birkaç saniye sonra açılmıştı ve hepimiz birbirimizin yüzünü görebiliyorduk. Ağlayan küt saçlı, yeşil montlu kıza umutsuz bir bakış atarak kollarımı birbirine sardım.

O kadar yüksek sesli ağlıyordu ki, sinirim bozulmuştu.

Birkaç dakika sonra çocukların hepsi bir çıkış aramaktan vazgeçerek o duvarın önüne geçip yan yana oturduklarında, ölümcül bir sessizlik oldu ve bu sessizlikte duyulan tek şey, nefeslerimizin sesi oldu. Sorgulamayı bırakmış, çare arayışına bir ara vermiş ve yalnızca birbirimize bakar olmuştuk. Ben hepsinden biraz daha kenarda, sırtımı duvara dayamış, bacaklarımı kendime çekmiş vaziyetteydim. Montum kalındı ama burası cidden soğuktu. Birbirini tanıyan insanların hepsi yan yana oturmuş, birbirine sokulmuşlardı ve bilin bakalım burada yalnızca oturan bir tek kim vardı?

Ehehe, tabii ki ben!

Duvarın en başında Oğuz oturuyordu ve Esra onun yanına oturmuş, çaresiz bir şekilde ağlıyordu. Selim de Esra'nın hemen yanındaydı ve Selim'in yanında sırasıyla Cesur ile Fatih vardı. Fatih'in yanında uzun, adeta sırma saçlı bir kız vardı ve başını Fatih'in omzuna gömmüş, korkuyla etrafı izliyordu. Fatih'in ona bir ara Arzu diye seslendiğini duymuştum. Arzu'nun yanında da yine onun boylarında ve vücut ölçülerinde olan ama daha esmer bir kız vardı. İsmi, Berfin'di. Şu yeşil montlu, küt saçlı kız oydu. Berfin'in yanında da okuldaki herkesin tanıdığı şu ikizler vardı. Akil ile Bakil'di. Onları okulda herkes tanırdı. Ve şey, Akil benim eski sevgilimdi. Tabi, tek sevgilim. Geçem sene onunla iki ay kadar çıkmıştık ve beni zorla öpmek istediğinde onu geri çevirdiğim için benden ayrılmıştı. Sorun değildi, çünkü o benden ayrılmasa ben ondan ayrılacaktım. Zaten bir ara boşluğuma geldiği için onunla çıkmıştım. Yoksa ben bu konularda biraz eski kafalıydım, hayatıma yalnızca bir erkeğin girmesini ve ölene kadar kalmasını istiyordum. Akil yakışıklı, eğlenceli bir çocuktu ama ona baktığımda bir şeyler göğsümü tartaklamıyordu. Kısa bir ilişkiydi ve bitmişti. Tabi Akil sık sık benimle tekrar çıkmak istediğini söylerdi ama avucunu yalardı. Benim, öpüşmediği için bir kızdan ayrılacak erkeklerle işim olmazdı. Kafamı salladım. Akil ile Bakil'in yanındaysa okulda tanınan üç kız vardı. Yeşil gözlü olanın adı Melodi, çekik gözlü olan bembeyaz tenli kızın ismi Şüeda ve en Şüeda'nın yanında oturan kızın adıysa Ümmü Gülsüm'dü. Ümmü Gülsüm'ün hemen yanında, iri ve sakallı bir çocuk vardı. Bu karışıklıkta adını duymuştum. Neydi? Ha, Keskin.

YERE YAKIN YILDIZLARA UZAK. |RAFLARDA|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin