YENİ BAŞLANGIÇ

27 10 3
                                    

( URAZ'IN DİLİNDEN...)

Otobüsten inince , biraz terminalde oturdum. Mersin gerçekten çok sıcaktı. Biraz oturup Nehir'e ne diyeceğimi, ne tepki vereceğimi düşündükten sonra taksiye bindim. Mersin/ Soli ...... sitesinin olduğu mahalleye gideceğim, dedim. Taksinin şoförü sağolsun bıraktı.

Siteyi eliyle işaret etti. Artık aynı ortamdaydık, Nehir ile.

Saat 13:00'di. Siteye girecekken bir güvenlik;

- Valizinizi taşımaya yardımcı olayım mı ? dedi.

Gülümser bir insandı güvenlik, bende içten bir gülümsemeyle ;

- Yok teşekkür ederim, ama B bloğu gösterirseniz çok sevinirim, dedim.

- Tabi bak şu sağdan 2. blok, deyince teşekkür edip binanın önüne geldim, derin bir nefes alıp zillere baktım. Burak 5 numara demişti, gördüklerim beni çok şaşırtmıştı.

Nehir kılıç- Ada Yılmaz (5)

Bu benim soy adımdı, ama Nehir'in ismiyle ne alakaydı ? bunun cevabını bilmiyordum ama, gülümsememe yetmişti. Zili çalamazdım şifreyi denemem lazımdı. Eski evimizde doğum günüydü şifre 0710'du. Bu şifreyi burda da denedim ve olmuştu. Şifre yine aynıydı. Asansöre geçip 5'i tuşladım. Artık evin önündeydim, zile 2 defa bastım. İçeriden ev terliğiyle yürüme sesleri geldi, kapı açıldığında karşımda Ada'yı gördüm.

- Uraz, deyip sarıldı bana.

- Ada niye söylemedin bize ? dedim.

Fısıldayarak;

- İstemedi Uraz, çok sordum ama istemedi, gel içeri deyip içeri geçirdi. 

- Nehir nerde ? benim onunla konuşmam lazım, dedim.

- Nehir birazdan gelir, okulda şuan, sende gelene kadar burda beklersin dedi. 

Bir kanepenin üzerine oturdum, Ada ise karşıma oturdu. Kanepenin üzerinde hırkası duruyordu Nehir'in. Hırkanın yakasından tutup kokusunu içime çektim. Bu onun kokusuydu, aylar sonra kokusuna hasret olduğum kızın kokusuna ulaşmıştım.
Biraz birbirimize baktıktan sonra;
- Bana kızgın mı Ada? dedim.
Derin bir nefes alıp;
- Uraz bak aramızda kalsın ama Nehir'e bundan 2 gün önce Uraz'ı hala seviyor musun diye sordum, evet dedi. Peki neden yanında değilsin deyince, ben Uraz'ı seviyorum ama Uraz benden vazgeçsin diye şehrinden vazgeçtim eğer gelmeseydim, Uraz'ın babası ona zarar verebilirdi benden vazgeçmediği için dedi.

Ada'nın söylediklerini duyunca içimdeki karmaşıklık azalmıştı.
-Yani sevdiğinin iyiliği için ondan vazgeçer misin sorusunun cevabıyız biz, dedim.
Ada'da üzülmüştüm, bana acırcasına;
- Bir katilin oğluna aşık olabilir misin sorusunun da cevabısınız, dedi.
Haklıydı, kızmadım, üzülmedim. Sadece kafamı salladım.
Tam o sırada zil çaldı, Ada saate bakıp ;
- Nehir geldi, sen misafir odasında dur. Bi anda pat diye görmesin seni, ben çağırana kadar da gelme, dedi.
Miasfir odasına geçip, kapıyı kilitledim.
- Hoşgeldin çiçeğim nasıl geçti günün, dedi Ada.
Konuşmalarını dinlemeye başladım.
- Hoşbulduk Ada iyi gibiydi, senin günün nasıl geçti?
İlk kez Nehir'in sesini duymuş gibi mutluydum, çünkü insan sevdiğinden uzak kalınca sesini bile özlüyor.
-Valla Nehir, bugün bizim okul olmadığından evde yattım sadece, deyip güldü.
- Ha bak yatmak haricinde bir de 3'ümüze yemek hazırladım, dedi Ada.
Bir anda pot kırmıştı.
- 3. Kim Ada?
- Aman kafa mı kaldı bende, 2 yerine 3 diyorum. Ne bakıyorsun sen bana , geç içeri hadi, deyip toparladı olayı.

Oturma odaları, misafir odası ile karşı karşıyaydı. O yüzden sesleri fazlasıyla geliyordu.

Odada çok güzel birşey bulmuştum kar küresinin kırık parçalarından birisi, buradaydı demek ki hala saklıyordu.

UMULMAZ GERÇEKWhere stories live. Discover now