KOCA BİR MASAL

28 3 3
                                    

Bir kelebek değildim elbette, ama seninle öğrendim havalara uçmayı ve seninle öğrendim ben bir gülüşe bir ömür sığdırmayı. En çok seninle güldüm, seninle yaşadım tüm anılarımı acılarımı. Şimdi herşeyi geçtim de "ÇOK ERKEN OLMADI MI?"

(NEHİR'İN DİLİNDEN...)
Düğünümüz çok güzel bitmişti. Burak biz düğünden çıkmadan evvel o pisliğin kolundan tutup çekiştiriyordu ki tek bir cümle kurdu bana;
- "Sen benim oğlumu benden uzaklaştırdın, yaşatılanlar yaşanır unutma Nehir. "

"4 AY SONRA"

-Çok heyecanlıyım Uraz.
Uraz'da heyecanla ultrason cihazına bakıyordu. Doktor bebeğimize bakıp gülümsedi. Hafifçe boğazını temizleyip;
- Yolcumuz bir prenses tebrik ederim, deyince güldüm.
Uraz bana sarılıp;
- Sana benzeyecek şüphem yok, dedi..

Biz romantizm yaşarken Burak ultrason cihazına yapışmış öylece bakıyordu.
- Bunun kafası nerede ya? diye sorunca Burak, hepimiz güldük.
Doktor kafasını gösterince Burak cihazı öpmeye başladı.

Uraz Burağı zorla çekip;
- Oğlum salak mısın rahatsız etme çocuğu, taciz eder gibi mucuk mucuk, ne yapıyorsun Allah aşkına?

- Yeğenimle tanışma faslı yapıyorum, sana mı soracağım?

                            ...

15 MAYIS...
Her gün Uraz ile birlikte yaptığımız anı kitabıma yeni şeyler yazıyordum, bebeğimizin ismini " MASAL" koymaya karar vermiştik. Sude ile neredeyse hergün hem yürüyüş amaçlı hemde bebeğimize eşya alma amacıyla dışarı çıkıyorduk.
Yine o günlerden biriydi.
Günlerden çarşamba ve biz yine yoldayız.

- Sude bak bu son eşyalar tamam mı?
Çocuk bu kıyafetlerin hepsini giyene kadar hemen büyür.

- Her gün birini giydir kanka, hatta günde üç tur falan üstünü değiştir.

Kahkaha atıyordum sokağın ortasında, mağazaya geçince yaklaşık beş tane dolu poşet dolduğunu gördüm.

- Ayy bak bu pembe elbiseden de üç renk alalım nasıl fikir? dedi Sude.

Gülümseyip elbiseyi yerine koyup;
-Bu kadar yeterli Sude, bir sürü kıyafet aldık zaten dolaba sığmıyor, lütfen dedim.

Onca masum bakış attı, belki alırım ihtimalini değerlendiriyordu, ama ödemeleri yapıp eve döndük.
Yorgunluktan ölüyordum, oturup bir bardak su içtim.
Ben oturur oturmaz kapı çaldı, yavaş yavaş ilerleyip kapıyı açtım, gelen Uraz'dı o da son hazırlıkları tamamlamış ve odadaki tek eksiği yani bebek uyanma sensörünü alıp gelmişti. İçeri geçip oturduk, ikimiz içinde bu dönemin yorucu geçtiğini biliyordum, bu yüzden duygu boşalmasına başvurmuyordum.
- Nehir acaba bizim Burağa da mı böyle birşey alsak?
Kaşlarımı çatıp anlamsızca;
- Neden ki? diye sordum.
- Burak uyanır uyanmaz Masal için bzie geliyor ya, geleceği an öter, bizde bir yerlerde takılırız, deyince kahkaha attım.
Haklıydı Burak, her gün bizdeydi. Sabahın beşinde zili çalıp Masal doğdu mu diye soruyor ve dopmadığını görünce evine dönüyordu.
Gece olunca yatağa uzanıp gözlerimi kapadım. Aklımda sadece Onun söyledikleri vardı. Aradan aylar geçmişti ama düğün günü bana " Sen benim oğlumu benden uzaklaştırdın, yaşatılanlar yaşanır unutma" demişti.
Kendim için değil de Masal için korkuyordum. Ve gerçekten ilk kez bu konuda kendimle yüzleşmeye çaba gösteriyordum, o sırada karnıma bir ağrı saplandı. Ağrıdan dolayı çığlıkla ayaklandım, Uraz;
- Ne oldu?

- Masalımız şimdi başlıyor...

                            ...

"3 YIL SONRA"

UMULMAZ GERÇEKWhere stories live. Discover now