SONSUZ RÜYALAR...

19 5 0
                                    

Kafam çok karışıktı, ama bildiğim tek şey Uraz'a bir şans tanımaktı.

- Ne olacak şimdi Uraz?

- Ben Rüya ile konuşacağım, yarın orta yolu bulacağız hepimiz Nehir.

Ne kadar mantıklıydı, iki kadın, iki çocuk ve tek adam orta yolu bulacaktık.

Uzun bir konuşmanın ardından Uraz beni evime bıraktı.

Yorgunluktan ölecektim, uyumadan önce Burağa mesaj attım.

" Seninle görüşeceğiz gerizekalı."

Yazıp yatağıma geçtim. Duvarları incelemeye başladım.



( URAZ'IN DİLİNDEN...)

Nehir'i eve bırakıp Burak ile birlikte Rüya'nın evine gittik.
Rüya kapıyı açınca birlikte üçümüz içeri girdik. Önce gidip Umut'u kontrol ettim, içeri girdiğimde Rüya ve Burak öylece oturuyorlardı, Burağın yanına oturup Rüya ile konuşmaya başladık.

- Rüya, Nehir hamileymiş, üçümüz birlikte bir orta yolu bulmamız lazım.
Dediğimde Rüya'nın gülümsediğini gördüm, Burak ve ben şaşırmış bir şekilde Rüya'ya bakıyorduk.
Burak Rüya'ya bakıp;
- Ee tabi böyle bir olayda orta yolu bulmak çok zor, ondan gülüyor kız deyip bana baktı. Ve sözlerini fısıldayarak devam etti.
- Ruh hastası oğlum bu kız. dedi.

Rüya'ya dönüp;
- Komik mi sence Rüya? diye sordum.
Telefonu eline alıp birini görüntülü aradı, telefonu bize tuttuğunda Nehir açtı aramayı. Biz Burak ile afallamış bir halde bakıyorken;
Nehir ve Rüya kahkaha atıyorlardı.

Rüya bana;

- Bir daha Nehir ile oynama, 7 yılın acısı böyle çıkar beybisi, dedi.

Nehir devam etti konuşmaya şarkı söyleyerek;
- Bu geçici hevesinin tadını çıkar
İkinizden birisi yarın bıkar
Gözünün kamaştığına sakın aldanma
Yıldızların ışıltısı ay çıkana kadar...

İkisi kahkaha atarken Burak konuşmaya başladı.

- Biz Nehir ile oynadık, onlarda bizle oynamışlar oğlum.

Ağzımdan tek kelime çıktı,
- Umut?

Nehir gülerek;

- Rüya'nın abisinin çocuğu.

Resmen Sonsuz bir rüyadan uyanmış gibi hissediyordum.

- Hassiktir ya, deyip Burak ve Rüya'ya sarıldım.

Dördümüz birlikte kahkaha attık.

- Gerçekten inanmıştım ben bu duruma, dedim ikisine.

Ben gerçekten şuan dünyanın en mutlusuydum, sevdiklerim gerçekten artık tam anlamıyla yanımdaydı.
Ama ne olursa olsun Umut'a çok alışmıştım. Son kez onunla oyun oynayıp, çıktım evden, Burak'ı da alıp. Önce Burağı evine bırakıp bende Nehir'in evine gittim. Kapıyı çaldım. Nehir açtığında gülüyordu;
- Hangimizin oyunculuğu daha iyiymiş Uraz?
Dediği an dudaklarına yapışıp kapıyı kapattım. Dudaklarına aşkımızın imzasını atıp sarıldım doyasıya.
Birlikte yatağına geçip uyuduk.
İkimizde o kadar yorulmuştuk ki ayrı kalmaktan bu kavuşma bize yetmişti.

Derin bir uykuya onunla dalmak, bütün sorunlara göğüs germiş artık huzura kavuşmuş gibi hissetmeye yetiyordu.

( NEHİR'İN DİLİNDEN...)

Hani diyorlar ya aşk kimini yıpratır kimine ise hayatı öğretir.
Bize hayatı öğretiyordu galiba aşk. Acısıyla, tatlısıyla birçok zorluğun üstesinden geldik. Yaşayabileceğimiz en zor acıları, en güzel anları yaşadık. Belki daha zor olanları bizi bekliyordu. Ama ben Mersin'e giderken bana asıl cevabı veren teyzenin sözleri tüm zorlukları aşmama yetiyordu.
"Eğer gerçekten bir araya gelindiğinde çözülemeyecek bir şey ise, yani biz birlik olursak bunun üstesinden de geliriz diyemiyorsan vazgeç" demişti.

Başta hiçbir şeyin üstesinden gelemeyiz sanıyordum. Ama geldik be sevgilim. Karşımıza onca zorluk çıktı, hepsini aştık. Daha zorları elbet çıkacaktı, ama biz bunun üstesinden yine gelecektik. Ben emin olmuştum, bizi seven insanlar da inanacaktı bu duruma, belkide inanmışlardı.
Çünkü baştan beri söylüyoruz ya bu Umulmaz Gerçeğin hikayesi bu;
- Bu Nehir'in, Uraz'ın, Sude'nin, Burak'ın, Rüya'nın, Umut'un, Ada'nın, Berk'in ve binlerce insanın hikayesi....





Ben bu bölümü gerçekten çok eğlenerek yazdım, diğer bölümlere göre çok huzur verici bir bölümdü.
Yeni bölümümüz en yakın zamanda,
Sizleri çok seviyorum....

Ecoşunuz 💘

UMULMAZ GERÇEKWhere stories live. Discover now