BÖLÜM 6: SEFER HAZIRLIĞI

600 27 4
                                    

Şehzade Selim'in Bursa taraflarında olduğunu öğrenen şehzade Beyazıt hemen Ankara'dan Bursa'ya gitti.

Sultan Mustafa, Hümaşah hatun ile beraber kahvaltı ediyorlardı. Devlet işleri için hemen hazırlanmaya başladı. Beyazıt'a güveni tamdı, ama saltanat söz konusu olduğunda kardeş bile tanımamak gerekti.

Hümaşah iyice Sultan Mustafa'nın gözüne girmişti, Sultan Mustafa sürekli onu çağırıyordu. Mihrunisa Sultan ise üç çocuğu ile ilgileniyordu.

Şehzade Beyazıt Bursa'ya gelmiş, ordusunu savaşa hazırlamıştı. Şehzade Beyazıt'ın geldiğini öğrenen şehzade Selim ordusunu toplayıp karşı karşıya gelmek için harekete geçti.

Bursa mevkiinde karşı karşıya geldi iki kardeş. Şehzade Beyazıt isyan etmemesi ve teslim olması için konuşmaya gitti.

"Selim, isyanından geri dön! Teslim ol." Diye söylendi.

"Sen Sultan Mustafa'nın kölesi olabilirsin Beyazıt, ama ben olmayacağım!" Başka hicbir şey demeden geri döndü şehzade Selim, Beyazıt'ta kendi ordusunun yanına gitti. O gün iki orduda birbirleriyle savaştı, Sultan Mustafa'nın ordusu daha da fazlaydı.

Üç saat kadar birbirleriyle cenk ettiler, Şehzade Selim yaralı halde iken yakalanmıştı, şehzade Beyazıt ise kaçan Rüstem Paşa'nın peşine düşmüştü.

Hümaşah hatun haremde hamama gitmek için bekliyordu, Sultan Mustafa'yla yediği yemeklerin hepsini çıkarmıştı. Midesi bulanıyordu. Hamama gitti ve yıkanmaya başladı, sıcakta bulanmaya başlamıştı. Çıkacağı sırada orada düşüp kaldı, hamamda ki diğer cariyeler tarafından şifahane'ye götürüldü.

Mihrunisa Sultan, Mahidevran Sultan ile has bahçede dolaşıyorlardı. Şehzade Mehmet ok talimi yapıyordu.

"Bu aralar keyfin yok gibi Mihrunisa, neyin var?" Diye sordu Valide Sultan.

"Hünkarımızla aramız eskisi gibi değil validem, şehzadelik döneminde ki halinden eser yok."

"Hicbir şey eskisi gibi olmaz bu vakitten sonra Mihrunisa, o bir padişah cümle Osmanlı mülkünün sahibi. Haremde senin yerinde olmak isteyen çok kız var, böyle davranarak onlara fırsat veriyorsun."

"Haklısınız validem." Diye söylendi Mihrunisa.

"Mehmet'in eğitimi nasıl ilerliyor?" Diye sordu.

"İyi masallah, çok çabuk öğreniyor her şeyi. Cenk etmeye pek meraklı."

"Eğitimi en iyi şekilde olmalı, o bizim gözdemiz." Mihrunisa Sultan gülümsedi.

"Neden ikinci bir şehzadeyi sen vermiyorsun ki? Aslanım odasında..." Dedi balkona bakarken, Mihrunisa Sultan huzurda durup hemen Sultan Mustafa'nın yolunu tuttu.

Mahidevran Sultan torunu şehzade Mehmet'in ok talimini izlerken Fidan hatun has bahçeye girdi.

"Valide Sultan'ım." Diyerek huzura durdu.

"Gel Fidan, şehzadem nasılda tam noktadan vuruyor. Maşallah."

"Maşallah sultanım, Allah daha nicelerini nasip etsin."

"Amin..."

"Size bir haber getirdim." Dedi Fidan kalfa. Mahidevran Sultan söylemesi için kafasını salladı.

"Hünkar'ımızın gözdesi Hümaşah hatun, az evvel hamamda düşmüş. Hekimler bakmış, gebeymiş." Mahidevran Sultan'ın yüzünü gülümseme kapladı.

"Ne güzel bir gün böyle, kutlu haberler geliyor hep. Hemen lokmalar dökülsün, cariyelere altınlar dağıtılsın. Herkes duysun Sultan Mustafa'ya şehzade geliyor." Fidan hatun başını salladı hemen.

Taht-ı MustafaWhere stories live. Discover now