Seksen Altıncı Bölüm; Gerçek Dostlar

431 41 104
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

Ertesi gün olmuştu.

Sai ile beraber randevuya giderken, gündelik şeyler hakkında konuşuyor ve tartışıyorduk.

Başlıca-

Dazai'nin yeni çıkarmış olduğu kış kreasyonu tutmuştu.

Evet, Amerika, Kanada, İngiltere ve Avrupa tarafından oldukça rağbet görülmüştü. Özellikle günlerini verip kendi elleriyle hazırladığı deri kaban...

Oh, onu özellikle kısa boylular için hazırladığını bana söylediğinde, kızmaya bile vaktim olmamıştı ki, kesinlikle mükemmel bir parçaydı.

Kız-Erkek ayrımı olmadan giyilebilen bu kabanı tercih eden çok kişi vardı. Yanında kendisinin ayarladığı günümüz modasına uygun takımla beraber, "Oldukça" uygun fiyata satılmıştı.

Fyodor Dostoyevky, kendisinin yorumladığı takımın en az 50 bine yakın dolar tuttuğunu, fakat Dazai'nin hangi ahmak kafayla sadece 5 bine sattığını söylüyordu, soruyordu.

Eh, haklı da sayılabilirdi.

Ama biliyordum ki, Dazai'nin içindeki iyi adam, durumları yetmeyenleri de düşünüyordu.

-Sanırım onun o haline daha çok bayılıyorum.

-Bence ahmaklığına bayılıyorsun.

-Hayır aslında-

-İyilik yaparken batıcak.

-O batmaz tamam mı? Bi kere o çok zeki.

-Hmm? Yanımda daha ne kadar onu övüceksin?

-Aslında-

Yüzümü cama çevirip yoldan geçen insanlarla saliselik bir farkla gözüme çarpan ağaçlara bakındım.

Baharın gelmesiyle kiraz ağaçların pembe yaprakları yolu süslüyordu.

-Bana yürümemen için her zaman.

-Sana yürümeyi yediğim dayakla bıraktım Chuuya. Ayrıca benim sevgilim var.

-Uuu, sevgilin mi var? Vay be!

Gülümseyip alayla kahkaha attım ve Sai'nin gülen yüzünü saniyesinde soldurttum.

-Sonunda büyüdün ha? Koca bebek.

-Chuuya!

-Ahahahaha!

Geri kalan yolculuğumuz onun espri anlayışsızlığı ile meydana gelen söylenmeleri ve ağlayışlarıyla geçmişti.

Gin'e acıyordum...

Hastanenin önünde durduğumuzda, uzun bir vakit hastanenin ön kapısına bakındım. Girip çıkan doktor ve hemşirelerle beraber, ambulansla beraber yeni nakil olan hastalarda vardı. Görüntülere gözümü kırpmadan bakarken, hastane kapısı aralandı ve içerisinden üstü örtülü bir sedye çıktı. Başında ağlayan insanlarla beraber ana binadan yan binaya nakil yapılmıştı.

Anlamıştım.

O üzeri örtülen kişi birer insandı.

Ve bende o örtüye bürünecektim.

-Chuuya.

Sai'nin buruk seslenmesiyle, elimin tersini dudaklarımdan çektim ve merakla Sai'nin direksiyona yaslanan başına bakındım.

-Bak, zor olucak biliyorum... Ama ümidini yitirme.

Elimi kapı koluna koyup asılırken, Sai'nin burukça verdiği nefesi işittim ve duraksayıp ağır hareketlerle eğik başına bakındım.

First kiss ~Soukoku Omegaverse~ Donde viven las historias. Descúbrelo ahora