Çirkin Güzelliği (+18)

Bölüm 3 (+18)

Bella

Dişime göre biri mi?

"Ne demek istiyorsun," diye sorarken kolumdaki eli ile beni dev evin içinde sürüklüyordu.

Kısa biri değildim fakat aramızda bir kafa mesafe vardı. Adımlarının büyüklüğünü takip edemeyen ayaklarım tökezledi.

"Manken tripli orospuları sevmiyorum demek," dedi ağzının içinde yuvarlayarak hızlıca.

Kolumu çekip elinden kurtardığımda oturma odasındaydık.

"Bu da ne demek oluyor?" Şaşkınlık tüm bedenimi sarmıştı.

"Sesini yükseltme," dedi tek düzedeki iç karartıcı ses tonu ile.

"Üzgünüm. Ben sesimi yükseltmek istemedim, sadece seçtiğimiz kelimelere dikkat edelim olur mu?"

Sırıttı.

"Otur," dedi.

Oturdum.

"Söz dinlemeyi seviyorsun, değil mi? Uslu kız." 

"Bir karışıklık olmuş olmalı. Ben gelmesini beklediğin kişi olduğumu sanmıyorum," diyerek ayağa kalktım.

Bu deli saçması adamdan uzaklaşmalıydım. Yanından geçip gidebileceğime olan inancım, karnıma sarılan ve beni çıplak göğsüne yapıştıran eli ile yok oldu. Bedeninin sıcaklığı tüm vücuduma yayıldı. Boynuma çarpan nefesi köprücük kemiğimi buldu ve bir öpücük kondurdu. Titredim. Bunu yapmamalıydı ve yapmasına izin vermemeliydim. Kocam olacak da olsa daha adımı bile sormamıştı.

"Bella," dedim titrek nefesim ile.

"Hımm," diye bir ses çıkardı. Dudakları boynumda dolaşıyor, öpücükleri gittikçe ıslaklaşıyordu.

"Adım. Bella."

"Güzel," dedi tenimde kıvrılan dudağını hissettim. "Adın güzel demek biliyorsun, değil mi? Ne yazık. Adının anlamını taşıyan bedeninin bu akşam benim gibi çirkin bir adamın altında olacak olması... Ne yazık."

Kulağıma üfleyen sesi ile titredim. Kendimi biraz olsun uzaklaştırma amacı ile hareket ettiğimde karnımdaki birkaç santim aşağı indi ve tutuşunu sertleştirerek beni kendi bedenine daha çok yapıştırdı.

"Konuşmamız gerek. Tanışmamız gerek. Böyle, yani bu şekilde birdenbire olmaz... bu yanlış."

"Konuşmamız mı gerek?" dedi her kelimesinde öpücükler vardı. "Yeterince konuştuk."

Eli karnımdan da aşağıya indiğinde beni bile şaşırtan bir sertlik ile elinin üstüne vurdum. Onun da afallamasından yararlanıp kafeslendiğim bedeninden sıyrıldım.

"Oyun mu oynamak istiyorsun? Oynayalım," deyip odanın ortasında duran sehpadan küçük bir kumanda aldı ve tuşlardan birine bastığında oda karanlığa gömüldü. Aniden odaya çöken karanlığı bahçedeki havuzun yanan lambalarının loş ışığı aydınlatıyordu. Evin bu alanının genişliği gelen ışık ile tamamen aydınlanmayacak kadar büyüktü. "Kaç," dedi.

Anlamayan gözler ile yüzüne baktığımda beni seçip seçemediğinden bile emin değildim. "Ne?" diye sordum.

"Kaç. Yakalarsam kuralları ben koyarım. Kaçmayı başarırsan çok istediğin tanışma faslını uzatmana izin veririm." Karanlığa eş bir şekilde kıkırdadı. "Kuralları yine de ben koyarım. Sana fırsat vereceğim ve beşe kadar sayacağım. Kaç güzelim."

"Sen.. sen ciddi misin?"

"Bir."

"Bu komik değil," dedim başımı iki yana sallayarak.

"İki," dedi.

"Bak gerçekten bu böyle olmaz."

"Üç."

"Beni dinlemiyorsun. İşin sonunda ne yapacaksak yapacağız ama önce tanışmamız-"

"Dört."

Sesinin boğuklaşan tınısı bana ne kadar ciddi olduğunu hissettirdi ve bu hise karışan geç kalmışlık hissi iliklerime dokundu. Bir adım geriledim ve benden ayrılmayan gözünün karanlıkta parlaması korkumu arttırdı. Koştum. Arkamı döndüm ve koştum. Nereye gittiğimi bilmeden. Karanlığı yararak koştum. Ayağımdaki çok çok küçük topuklu ayakkabının el verdiği kadarı ile koştum. Ben odadan çıkmış, karanlığa batmış sonunu bilmediğim koridorda koşarken beş dediğini hiç duymadım.

Arkamdan boğazıma sarılan bir el ile o sıcak bedene bir kez daha çarptı sırtım. Boğazımdaki eli çenemi buldu ve bakışlarımı yukarı, kendi yüzüne çevirdi. O kadar karanlıktı ki neredeyse yüzünü görmüyordum bile.  Çenemi saran parmakları yanaklarıma ulaştı ve sert tutuşu tatlı bir okşama ile karıştı.

"Yakaladım," diye fısıldadı.

Çıplak göğsünden yayılan sıcaklık, ciğerlerimi dolduran baharatlı parfümünün teninin kokusuna karışmış, erkeksi hali başımı döndürdü. Karnımı tutan diğer eli bu kez ben karşı koyamadan çok daha aşağı indi. Kelimenin tam anlamı ile kadınlığımı avuçladığı o an, parmaklarımın üstüne yükseldim bilinçsizce. Göğsüm hızla inip kalkarken seçebildiğim kadarı ile yüzüne bakıyordum. Çenemi kaldırması ile kenetlenen gözlerimiz hiç ayrılmamıştı. Yüzünün yarısına düşen saçı ve karanlık ile onu tam göremiyor olsam bile güzel olduğunu düşündüm. Düşünmemeliydim. Bu olanlar beni ıslatmamalıydı. Heyecanlandırmamalıydı. Çok geçti. Beni bu karanlık koridorda isterse tam burada onun olurdum. Çirkin bir güzelliği vardı. Nefes kesen.

Avucu iki parmağa döndü ve boydan boya gezdi.

"Daha sana dokunmadım bile. Sırılsıklamsın," diye fısıldadı şakağıma doğru.

Utandım. Bir anlığına tuttuğum nefesimi vardığım farkındalık ile saldım. Kendimi arkamdaki bedene iyice yapıştırdım ve sertliğinin kalçama yaptığı baskı ile kesik bir nefes verdi.

"Daha sana dokunmadım bile. Çok sertsin," dedim boğazımdaki düğümün izin verdiği kadar çıkarabildiğim kısık sesim ile.

"Benzer zevklerimiz varmış demek ki. Gördün mü? Tanışıyoruz işte," dedi boğulan sesi ile.

Biraz eğildi ve parmakları eteğimin ucu ile buluştu. Kaldırdığı eteğimin altından bacaklarımı gezen parmaklarının sert dokusu ile ürperdim. Parmakları külodumun kenarına ulaştı.

"Bu pamuklu bakire külodunun beni bu kadar tahrik etmesi sinirimi bozmadı değil."

Yanaklarımın ısındığını hissettim. Vücudumdaki tüm kan yüzüme çekilmiş gibiydi. Parmakları külodumdan içeri süzüldüğünde yeni yeni çıkan tüylerimin üstünden geçti. Bunun için yeterince temiz olmadığımı düşündüm bir an ve o anıma karışan utanç hissi ile kendimi ondan uzaklaştırmaya çalıştığımda beni bir kez daha kendine bastırdı.

"Ben temiz değilim," dedim tüylerimi kast ettiğimi anlayacağını umarak.

"Ben de hasta değilim."

"Ne?"

"Hasta değilim güzelim. Gerçek kadınlarla beraber olmayı dert edecek değilim."

BU BİRLİKTELİK BÖLÜMLERİ SANIRIM TAHMİNİMDEN UZUN SÜRECEK  yine de uzun uzun yazmak istemiyorum :/ neyse bu bölümde başlangıç verdik, sizce 2 bölüme sohbetlerimizin konusu değişir mi 🤔 bakalım bakalımm

düzenlendi 25.11.23