3. Bölüm

504 25 15
                                    

İsteme Akşamı

Ben ne ara bu konuma gelmiştik bilmiyordum. Miran'a aşık olabilirdim ama bu kadar kısa sürede evleneceğimizi hiç düşünmemiştim.

Kahveyi yapmam gerekiyordu. Kavanozu almak için dolabı açtım. Alt raftakinde az vardı, yetmeyecekti. Ve büyük kavanoz en üst raftaydı. Parmak uçlarıma kadar varıp kollarımı uzattım.

- Off, ne işi var bunun burda ya! Deyip son bi hamleyle uzandığımda ensemde hissettiğim nefes aniden arkamı dönmeme neden oldu.

- Miran! Dediğim sırada o kahve kavanozunu yavaşça tezgaha bırakmıştı. Ellerimi, kendimi dayadığım tezgaha koymuştum. Hızla inip kalkan göğsüme kısa bi bakış atıp beni baştan aşağı süzdü. Toz pembe sade bi elbise giymiştim. Uzun kolluydu ve elbise yakamı da sarıyordu. Göğüs çatalındaysa damla şeklinde bir dekolte vardı.
- Kapıda inceleme fırsatım olmamıştı.

- Beni mi?

- Yok, yemek takımlarınızı, dediğinde kıkırdamama engel olamadım.

- Git, biri görecek, dediğimde daha da yaklaştı.

- Kimse görmeyecek. Gelmemelerini söyledim. Hanife hanımla Melike'ye yani.

- Miran bir ton dedikodu vereceksin millete. Evlenmeden yalnız kalmamız doğru değil.

- Biz seninle senelerdir tanışmıyo muyuz? Yalnız kaldığımız olmuştu.

- İş içindi.

- Şimdi de öyle. Hem de daha hayırlı bi iş için. Çok eğlenecez.

- Eğlencesine mi evleniyorsun benimle?

- Reyyan sen benim kurtarıcı meleğimsin. Beni zaten evliliğe zorlayacaklardı, herhangi bi ortağın kızıyla. Seninle olması... Talih gibi bi şey.

- Kötünün iyisiyim ben yani.

- Bak şimdi ya. Öyle mi dedim ben? Sadece diyorum ki, seni tanıyorum, iyi kızsın. Güzelsin, eğlendiriyosun beni. Evlenirsek daha da eğleniriz fena mı?Hem başka bi eve taşınırız. Evimde, odamda sürekli etrafımda olacak bi kadın. Hiç fena fikir değil.

- Bu kadar evlilik meraklısı olduğunu bilmezdim. Şaşırtıyorsun beni.

- Hayır deme şansım yoktu. İyi yönlerine odaklanıyorum.

- Diyebilirdin. Demedin.

- Bundan kendine bi pay çıkarma güzelim, diyerek boynumda parmaklarını gezdirdi. Sonra biraz daha yaklaşıp derin bi nefes aldı.
- Hangi erkek yatağında böyle bir koku, böyle bir ten istemez ki? Deyip dudaklarıma yaklaştı. Yakınlığımıza aldırmadan arkamı döndüm ve kahveden kaşık kaşık alıp cezvenin içine atmaya başladım. Zaten birbirimize temas ediyorduk, kendini iyice bana bastırıp ellerini belime koydu.

- Düğünün bir hafta içinde olmasını sağlıyacam. Bakalım o zaman da bu kadar rahat olabilecek misiniz Reyyan hanım?

Artık hissetmediğim nefesinden gittiğini anlayabilmiştim. Kahveleri yaptım ve Melike'yle birlikte götürdük. Miran'ın kahvesini verirken gözlerinin içine bakmıştım. Gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Birazdan fena yanacaktı.

Tepsiyle birlikte sandalyeme oturduğumda onu izlemeye başladım. İlk yudumu alır almaz öksürmeye başlamıştı bile.

Mehmet amca lafa girmişti.

- E o zaman mevzuya girelim. Sebeb-i ziyaretimiz belli. Kızınız Reyyan'ı oğlumuz Miran'a istiyoruz.

Babam: Reyyan benim için çok kıymetlidir. Ve ben Miran'a kızımı gözüm kapalı emanet ederim. Verdim gitti, hayırlı olsun.

Eller öpüldü, misafirler yolculandı. Ve son olarak Melike'yle günün dedikodusu yapıldıktan sonra iş için uykuya daldım.
____

Bugün biraz kısa, siyah bi elbise giymiştim. Dizimin yukarısına geliyordu. Sütyen yaka ve düşük omuzluydu. Ama belden sonrası yumuşak kumaşlı ve bi tık geniş olduğundan yürürken hiç zorluk çıkarmıyordu.

Şirkete ilk kez parmağımda yüzükle girmiştim. Ama acaba Miran da yüzüğü hala takıyor mu diye merakta kalmıştım. İşimi bırakıp onun odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdim.

- Günaydın.

- Oo sevgili nişanlım gelmiş, derken gözleri bilgisayarındaydı. Ellerini göremiyordum.
-Bu kapı çalma niyeydi? Evlenecez biz farkında mısın?

- Farkındayım, sen de farkında mısın diye geldim, dediğim zaman bana baktı ve donup kaldı. Tepeden tırnağa iyice süzdü.

- O ne demek? Deyince ellerini görmeye çalıştığımı fark etti. Bi iki adım attığımda ellerini masanın altına gizledi.
- Anladıım. Bu arada, niye böyle bi elbise giydin.

- Anladıysan, göster ellerini. Ayrıca sana mı soracam?

- Göstermiyorum. Ayrıca, evet bana soracaksın. Ne kadar müthiş göründüğünün farkında mısın?

- Bu öylesine yapılmış bi evlilik, bana karışamazsın.

- O zaman? Yüzüğe de gerek yok demektir, dediğinde iyice yaklaştım. Bu sefer elini arkasına aldı. Sandalyesinde bana doğru döndü. Onun omuzlarının arkasından sandalyete tutundum ve eğilerek ellerini görmeye çalıştım. Bedenimin ona ne kadar yakın olduğunun farkındaydım. Vazgeçip doğrulacakken beni kucağına çekti ve dizine oturttu.

- Tamam, senin anladığın dilden halledelim, deyip diğer bacağımı da diğer yanına aldım ve kucağına tamamen yerleştim. Elbise bacaklarımdan tamamen sıyrılmıştı. Ne yaptığımı sorgulamaya başladım. Normalde bunu yapmaya hayatta cesaret edemezdim.

- Ooo, dedi bu ani hareket karşısında.
- Damarına basmaya da hiç gelmiyomuşsun. Nerde o uysal Reyyan? Sözlenmemizi bekliyodun madem ben çoktan takardım yüzükleri.

- Sen? Çapkınlar çapkını Miran Aslanbey'le mi görüşüyorum acaba?

- Evet. Ne oldu beğenemediniz mi? Derken gözleri dudaklarıma kaymıştı. Belimdeki ellerine elimi attım ve parmağındaki yüzüğü hissettim. Alacağımı almıştım. Hızlıca kalkıp arkamı döndüğümde beni yeniden çekti ve kucağına oturttu. Sırtımı göğsüne yaslamıştı.

-Miran!

- Var mı öyle işin bitince kalkmak? Bi öpücük yok mu nişanlına?

- Sen beni gerçekten sevene kadar-

- Ohoo, hala orda mıyız? Güzelim, boşver aşkı, derken saçlarımı boynumdan çekip diğer tarafa bıraktı. Dudaklarını oraya dayayıp bi eliyle karnımdan sıkıca bastırdı.
- Bence biz eğlenmemize bakalım, deyip diğer elini dizimin yukarısından başlayarak bacağımda gezdirdi. Elbiseyi tamamen sıyırmıştı. Boynumu istekle öpmeye başladı.
- Bunca yıl, derken tenime çarpan nefesi boynumu yakıyordu. Bi öpücük daha bırakıp devam etti.
- Beni böyle bi tenden mahrum mu bıraktın yani?

- Ben senin iki gecelik eğlencen değilim.

- İki geceden daha uzun olacak da olsa şu an gayet de eğlencemsin, dediğinde kendimi bi şekilde kollarından kurtarıp ayağa kalktkm.

- Bana bak Miran! Beni de o eskiden takıldığın kızlar gibi iki gecede atacaksan baştan söyle! Yoksa bu işin sonu fena.

- Bak bak bak. Bi de beni tehdit ediyosun yani. Ayrıca için rahat olsun, senin tadından sıkılmam iki geceden uzun sürer, dediğinde suratındaki tokatla birlikte susmuştu. Gözlerini sıktı. Bi kaç saniye durup bana baktı. Can havliyle elim parmağımdaki yüzüğüme gitti. O an Miran aniden kolumu tutup beni çevirdi ve duvara yasladı. Diğer eliyle boynumu tuttu.

- O yüzük çıkmayacak! Sen de, paşa paşa benimle evleneceksin. Her gün benim yüzümü görmeye katlanacaksın. Ama benden de bi adım göremeyeceksin! Sen istemeyinceye kadar sana dokunmıyacam bile. Duydun mu Reyyan Şadoğlu? Bu tokadın hesabını vereceksin, deyip itercesine bıraktı beni. Ona bi cevap vermek istedim ama öylesine titriyordum ki bir şey söyleyemeden odasından çıktım.

____
930 kelime

Yorumlarınızı bekliyorum...

İşte ve Aşkta (ReyMir)Kde žijí příběhy. Začni objevovat