" Acaba ne zamana kadar devam edecek bu durum? " diye sordu Enes, Devran'la birlikte oturmuş dağdan aşağıya bakarlarken.
Bir yandan da ellerinde tuttukları dal parçalarını yavaş yavaş kırıp yere atıyorlardı vakit geçsin diye.
" Bilmiyorum ki. Zamanla göreceğiz ne olacağını. " diye cevapladı kısaca.
Enes sıkıntıyla nefesini dışarı verdiğinde, Devran ona yandan bir bakış attı. Niyetini anlıyordu Devran. Bu işin sonunda zararlı çıkmaktan korkuyordu.
Ama Devran hissediyordu. Hisleri onu yanıltmazdı.
Hem zaten Ayaz kötü biri olsa şimdiye kadar bu kadar sakin olur muydu? Devran bunu çok düşünmüştü. Olmazdı onun açısından.
Ama Enes'i de buna inandırmak zorundaydı.
Elindeki son dal parçasını da ikiye ayırıp ayaklarının dibinde yere attı. Hafifçe ona dönerek elini omzuna koyup sıktı güven vermek istercesine.
" Endişelenme, bence bu işin sonunda biz kârlı çıkacağız. Hissediyorum ben güven bana. "
Enes'in bakışları yandan Devran'ı buldu. Onun gülen yüzüne baktı. İnanmak istiyordu. Şimdiye kadar birbirlerine inanarak, güvenerek buraya kadar gelmişlerdi. Şimdi de inanmak istiyordu. Bu işin sonu ister iyi bitsin ister kötü, Enes her türlü Devran'ın yanında olacaktı. Ya birlikte kazanacak ya da birlikte dibe batacaklardı. Ama bu yola nasıl başladılarsa, öyle devam ettirecekti.
Devran'ın kendinden emin hali ve gülen yüzüyle birlikte içinde filizlenen kötü tohumu söküp attı. Onun yerine inancı ekti. Devran iyi olacağını hissediyorsa bir bildiği vardı.
İçindeki kötü düşünceyi kenara attığında onun da yüzünde bir gülümseme oluştu.
Devran, azıcık da olsa keyiflenen arkadaşıyla birlikte daha da mutlu oldu. Onu böyle keyifsiz görmeye dayanamıyordu.
Enes yüzündeki tebessümü silmeden elini Devran'ın omzundaki elinin üstüne atıp, verdiği desteğe teşekkür için yavaşça okşadı.
" Güveniyorum kardeşim. Güvenmesem bu işe hiç bulaşmazdım. Ama ne bileyim işte, kahrolası kuruntu rahat vermiyor işte. " dediğinde, Devran sırıtıp omzunu patpatladı.
" Biz de kardeşimizin o rahata erişmesi için elimizden geleni yaparız icabında. " dediğinde, Enes ufak bir kahkaha attı.
İşte şimdi gerçek de keyfi yerine gelmişti.
Devran'ın karnına dirseğini geçirdi sert olmayacak şekilde. Devran elini ondan çekip gülerek karnını tuttu.
" Lan kerata! Sen ne ara böyle ağır abi gibi takılır oldun? Daha dün bir bugün iki. " dedi, hala gülen Enes.
Devran ona yandan bir sırıtış gönderdi.
" Bilmem. Dağ havası iyi geldi herhalde. " dedi o da sırıtırken.
Artık dert etmeyi bırakmış, yeri geldiğinde dalga bile geçiyorlardı bu halleriyle. Çünkü onların morallerini bozmak gibi bir lüksü yoktu. Ya çaresizce ezikmeyi beklerlerdi ya da durumdan yararlanıp eğlenmeyi. Onların ezilmek gibi bir şansı yoktu.
Enes onun bu dediğine daha fazla güldü.
İkisi de birbirine sataşıp gülerlerken, Enes'in gözüne aşağıdan gelen Ayaz takıldı.
Anında gülüşünü kesip, fark etmesi için Devran'ı dürttüğünde, Devran da o yöne bakmıştı.
Sabahtan beridir ortalıkta olmayan adam, şimdi akşama birkaç saat kala geliyordu. Nereye gittiğini kimse bilmiyordu.

YOU ARE READING
SOĞUK-Gay
Adventure[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı. Mecburiyetti onlarınki. Teslimiyetti. Yeri geldiğinde acı çektirmekti. Ve acı çekmekti. Bunca kötü...