Bol bol oy ve yorum istiyorum artık bölümlere gençler. Ben hasta halimle sizi düşünüp o kadar emek verip yoruluyorsam, sizde azıcık o minnak parmaklarınızı yorun♡
Şu, sembollerle yapılan öpücük işareti attığımı varsayın lskdkdjdkkddk
Cahil cühela yazar*
------
Çakır sabah Devran'dan önce kalkıp kısa bir duş aldıktan sonra giyinmek için odasına geldi. Kapıyı yavaş olmaya çalışarak açtı. İçeri girdiğinde Devran'ın yatakla savaşa girmiş gibi bir halde uyuyor olduğunu görünce istemsizce sırıttı.
Dün gece Çakır onu kendi yatağında yatması için zorla ikna etmişti. Kendisi de salondaki çekyatta uyumuştu.
Ama şimdi Devran'ın bu haline sırıtırken iyiki de onu kendi yatağımda yatırdım diye geçiriyordu içinden. Çünkü Devran, kolları arasında toplayarak sarıldığı yorgan ve yorganın üzerine attığı bacaklarıyla karşısında duruyordu.
Çakır'ın kıyafetleri ona büyük geldiği için de neredeyse yarı çıplaktı. Beli açıkta ve baldırına kadar bacağı sıyrılmıştı. Dudağı da elinde topladığı yorgan yüzünden büzüşmüştü.
Çakır onun bu dağınık yatma halinin normalde de olduğunu anladı. Çünkü hastayken de böyle uyuyordu. Ve Çakır o an sadece hastalıktan ateş çıktığı için böyle uyuyor sanmıştı, ama yanılmıştı. Devran'ın normal haliydi bu demek ki.
Yarı çıplak bir şekilde uyuyan bedenin çıplak kısımlarına bakmamaya özen göstererek bir süre seyrettikten sonra sırıtarak başını iki yana sallayıp giyinmek için dolaba yöneldi.
Üzerindeki havluyu çıkarmadan dolaptan kendine uygun bir şeyler aradı. Çünkü bugün Devran'la birlikte onun evine gidip eşyalarını alacaklardı. Ve bunun için forma gitmesine gerek yoktu. Geldikten sonra giyebilirdi. Zaten uzaklaştırıldığı için sorun olmuyordu. Ama yine de Çakır askerlikten uzaklaştığında kendini çok kötü hissediyordu. Çünkü mesleği onun hayatıydı. Ve şu an hayatı bitmiş gibi hissediyordu. Bu da canını sıkmaktan öteye götürmüyordu onu.
Keyifsiz bir şekilde eline aldığı siyah baksır, siyah kot pantolon ve üzerine de siyah bir kazak aldı. Havluyu açmadan baksırını giydiğinde, arkasında ona bakan bir çift mavinin farkında değildi.
Devran uyandığında karşısında ona sırtı dönük bir şekilde dolaba bakan adamla ilk afalladı. Ardından onun evinde kaldığını hatırladığında kendine göz devirdi. Ama şimdi de sorunu, onun unutkanlığı değil, şuan üzerinde sadece bir havluyla karşıda duran adamdı.
Çakır onu fark etmediği için rahat rahat üstünü giyiniyordu. Devran istemsizce bakışlarını onun kaslı sırtından ayıramıyordu. Eğilerek altına baksırını giydiğinde Devran'ın yüzünde bir sıcaklık oluşmaya başlamıştı. Dışarısı soğuk olmasına rağmen şuan yandığını hissediyordu. Ve bu sıcaklık garip bir şekilde hoşuna gidiyordu.
Çakır onun uyuduğunu sandığı halde yine de üzerindeki havluyu atmadan giyinmişti. Devran şu an ona ne kadar teşekkür etse azdı. Çünkü onu elinde olmadan çıplak hayal ettiğinde vücuduna alttan bir alev topu değmiş gibi bedenini yavaş yavaş büyük bir hırsla yakmaya başlamıştı. Ve bu hisse alışık olmayan Devran'ın canını hem yakıyor hemde hoşuna gidiyordu.
Çakır pantolonunu da ayaklarına geçirip yukarı çektiğinde, kalçasının altına kadar getirip bu sefer havluyu çıkarmıştı. Elindeki havluyu yanda duran sandalyenin arkasına atarak, yarıya kadar çektiği pantolonuna elini atıp düzeltmeye başladı.
Devran'ın gözleri yavaşça aşağı düşüp, onun varlığından habersiz bir şekilde pantolonunu çeken adamın onun gözleri önündeki kalçasına kaydı. Siyah baksırın sıkıca sardığı dolgunluktan gözlerini alamıyordu. Gözlerini kapatmak istiyor ama bir şeyler onu engelliyordu sanki. Ve bu engel yanaklarını kızartacak kadar yakıyordu tenini. içten içe cayır cayır yandığını seziyordu. Ama hiçbir yangın onun bu kadar hoşuna gitmemişti.
Çakır'ın kemikli uzun parmakları pantolonun kenarına tutunup onu yavaşça yukarı çektiğinde, sanki zaman hızını yitirmiş bir şekilde yavaşça akıyordu Devran'ın gözleri önünde. Sıkı kalçaların sardığı pantolonu bırakıp bu sefer de elini kazağına atan adam, sanki onun varlığından haberdarmış da ona eziyet ediyormuş gibi yavaş hareket ediyordu.
Ama Çakır onun uyandığını bilmiyordu.
Kendisine yiyecekmiş gib baktığını hele hiç bilmiyordu.Çakır'ın kazağına uzanan elini gördükten sonra derin bir nefes alarak az önceki garip etkisinden çıkmaya çalıştı. Ama bu çok zordu. Yüzü alev alev yanarken gözlerini sıkıca kapatıp elindeki yorganı avuç içinde sıktı. Ama etkisinden çıkmak çok zordu. Devran hiç bu kadar iradesiz kaldığını hatırlamıyordu. Bu adamın farkı neydi de onu bu kadar çarpmıştı?
Alnına değen elle irkilerek gözlerini açtığında karşısında Çakır'ı gördü. Ama Çakır'ın ona bakan kaşları çatıktı.
Çakır ona bakan mavilerini görünce elini yanağına koydu bu sefer. Ama Devran sanki dut yemiş bülbül gibi kalakalmıştı.
" Hasta mısın? " diyen adamla, Devran gözlerini kırpıştırdı. Niye öyle bir şey söylüyordu ki?
" Yüzün sıcak. Kesin hasta oluyorsun. Bugün gitmeyelim eşyalarını almaya. " Dedi.
Devran onun elini yanağından çekip yatakta doğruldu.
" Hayır iyiyim ben. Niye hasta olduğumu düşündün ki? " diye sorduğunda, Çakır eğdiği bedenini kaldırıp ona baktı üstten.
" Yanakların pespembe olmuş. Kesin sen yine hasta oluyorsun. " dediğinde, Devran az önceki şey yüzünden daha da kızrarak başını önüne eğdi.
Eğer Çakır onun neyden böyle olduğunu bilseydi, Devran bir daha onun yüzüne bile bakamazdı. İyiki de bilmiyor diye geçirdi içinden. Yoksa açıklayamazdı.
Resmen onu yarı çıplak gördüğü için böyle olmuştu. Kim bilir tamamen çıplak görse...Kafasında başka yöne kayan düşüncelerini kafasını sertçe sağa sola savurarak kurtulmaya çalıştı. Bir yandan da kendi kendine kaş çatmış içinden sövüyordu.
Çakır, başını sağa sola sallayarak mırıldanan adama kaşlarını kaldırdı. Ne oluyordu ona böyle? Garip davranıyordu. Kesin çok hasta olmuştu.
" Hayır hasta değilim. İyiyim ben. Hadi gidelim. " diye kalkmaya çalışan adamın omuzlarından tutarak geri yerine yatırdı onu Çakır.
" Hayır, hasta olmuşsun sen yine Devran. Nasıl hasta olduğunu bilmezsin. " diye mırıldanan adama baktı.
Hasta mıydı yoksa?
O bile şüpheye düşmüşken, Çakır onu tekrar yatağa yatırıp üzerine yorganı örttü.
" Hasta değilim. Köye gidelim komutan. " diyen gence baktı.
Kaşlarını çattı. Hastaydı ve bunu bilmiyordu. Bu nasıl bir çocuktu böyle!
O kendi içinde Devran'a kızarken dışarıdan sadece başını olumsuzca salladı. Yanından geçip odadan çıkmadan önce son kez Devran'a yönelik konuştu.
" Hala köy diyor. İyileşene kadar köy yok Devran. Ben şimdi doktoru çağırmaya gidiyorum. Sende sakın o yataktan çıkayım deme! "
Son sözlerini söyleyerek dışarı çıkan bedenin ardından mal mal baktı Devran. Hasta değildi ki, yoksa öyle miydi?
İçindeki sıkıntı büyürken elini sıkıntıyla kucağına koyup, Çakır'ı bekledi.

YOU ARE READING
SOĞUK-Gay
Adventure[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı. Mecburiyetti onlarınki. Teslimiyetti. Yeri geldiğinde acı çektirmekti. Ve acı çekmekti. Bunca kötü...