56. Bölüm

968 72 16
                                    

Mahir konuşurken sesinin tedirgin çıktığını fark ediyorum. Biliyor. Bildiğini anlayabiliyorum. Önce havadan sudan konuşuyoruz, acele etmiyorum.

-Rahatsız etmedim umarım, nasılsın?

-Olur mu öyle şey Nazenin, sesini duyduğuma sevindim. İyiyim asıl sen nasılsın? Babanı duydum, aramak istedim ama..

Devamını getiremiyor, belli ki Celil'den tembihli.

-Önemli değil, senin iyi niyetini biliyorum.

-Başın sağ olsun, çok üzüldüm.

-Teşekkür ederim, hayat ne diyelim.

-Biraz toparlanabildin mi peki?

-Evet daha iyiyim, sen neredesin? İstanbula mı döndün?

Yine duraksama.. Konunun nereye geleceğini anladığı için zaman kazanmaya çalışıyor.

-Evet İstanbuldayım.

-Gelecek misin buraya yakın zamanda?

-Belli değil ama geldiğimde mutlaka seni ararım, görmek isterim seni.

-Ben de, ama belki ben burada olmayabilirim.

Neden böyle bir şey dedim bilmiyorum, aslında bir anda ağzımdan çıkıverdi.

-Nasıl yani?

-Sanırım taşınacağız buradan, o kadar kötü anı var ki her baktığım yerde, tahammül edemiyorum.

Uzun süre sessizlik oluyor, nihayet konuşmaya karar veriyor.

-Haklısın çok şey yaşadın. Nereye gideceksin?

-Bilmiyorum henüz ama kimsenin beni tanımadığı bir yere gitmek istiyorum, geçmişimden yanımda sadece annemi götüreceğim. Tamamen silmek istiyorum her şeyi.

-Senin için en iyisini yine sen bilirsin.

Şimdi az önceki gibi uzun uzun konuşmuyor, cevapları tek tek ve tereddütlü. Neden bunları söylüyorum bilmiyorum ama bir anda taktik değiştirdim. Aslında ona yalvaracaktım Celil'e ulaşabilmek için ama anladım ki o istemediği sürece onu bulmam imkansızdı. En azından ona son bir şans veriyordum işte. Gidiyorum diyordum, haber veriyordum. İsterse bana gelebileceği zamanı vardı, fırsatı olacaktı.

Gerçi yalan da sayılmazdı söylediklerim. Babam öldüğünde beri annem bu konuyu her açmaya kalktığında kaçmıştım ama bir gün konuşmak zorundaydık. Babam benim burada kalmamı istememiş ve bizim yeni bir hayata başlayabilmemiz için her şeyi ayarlamış. Annem hemen gitmek istedi ama benim beklediğim bir şey vardı. Celil'e tüm kapıların kapandığını görmeden buradan gidemezdim. Ya gelir de beni bulamazsa? Bu ihtimali silmeliydim yoksa ömrüm boyunca bu soruda takılı kalırdım.

-Buradan ayrılmadan önce seninle de vedalaşmak istedim, o yüzden aradım ama sen bir daha gelene kadar ben gitmiş olurum herhalde.

-Gitmeden haber ver yine de, seni görmek çok isterim ben de.

Sessizlik oldu, konuşacak bir şey kalmamıştı. Zaten bu konuşmalarımız olduğu gibi Celil'e gidecekti o yüzden amacıma ulaşmıştım.

-Tamam görüşmek üzere o zaman, yaptığın her şey için teşekkür ederim.

-Estağfurullah ne yaptım ki?

-Bir zamanlar beni o evden çıkıp gitmekten geri döndürmüştün ve Celil'in yanına götürmüştün unuttun mu?

-Unutmadım tabi ama sence iyi mi yapmışım? Pişman değil misin?

-İyi ki o akşam sana rastladım da Celil'e gidebildim. Beni ona götüren hiçbir yoldan pişman olmam. Asla.

VİCDANWhere stories live. Discover now