4- YENİDEN ÖLÜŞ RESİTALİ

272 33 38
                                    

Mc; Kazım Koyuncu - Koyverdun Gittun Beni

Güneşin doğmayan uyuz yani tutmuştu yine. Bu Benim uyanmama engel değil neyseki. Uyuşuk hareketlerle yataktan kalktım. Dün Kayra ile daha fazla konuşmadık. O odasına çekildi bende bir süre oturdum ve düşündüm. Bir zaman sonra kalkıp odama gittim. Kayra'ya erken kalkmam demeyi de unutmadım. Her sabah beş-altı arası kalkmış oluyorum. Sabah karanlığına aşık bir insan olarak pencereye yöneldim. Çoğu insan geç kalkarak bunu kaçırıyor. Gök yüzü gri, etrafa sabah esintisi hakim. Pencereyi açıp içeriye soğu davet ettim. Dışarıyı izlerken üzerimde ki tavşan tulumu gözlerime takıldı. Saçmalama sınırlarını yine zorladım.

Lavaboda rutin işlerimi halledip duşa girdim. Hala vanilya kokuyorum. Duştan çabuk çıktım. Havluyu koltuk altıma sıkıştırdım ve dolabın önüne geldim. Çıplak ve ıslak ayağımı yerde sürüyerek dudak büktüm. Kahverengi kazak ve siyah pantolon aldım.

En azından düzgün bir kaç kıyafet vardı. Dün gördüğüm garip gecelikler hala ordaydı. Üzerimi giyinip saçlarıma havlu sardım. Kilitlediğim kapıyı açarak mutfağa indim. Avlanacak bir hayvan gibi etrafı kolaçan ettim. Kayra burada değil. Buna ufak bir sevinç ile karşılık verip buzdolabına yöneldim.

Dolap ağzına kadar doluydu. Kaşar ve tost ekmeğini alıp dolabı kapattım. Kendime tost hazırlamaya başladım. Dolaptan bir bardak süt aldım ve bardağa boca ettim. İçine kako atmak isterdim ama şuan arasamda bulamam kesin. O yüzden sade içmek zorundayım. Kafamdaki havlu yavaşça gevşemeye başladı. Tostumu tabağa aldım, arkamı döndüğümde havlu iyice gevşedi ve kaydı. Nemli siyah saçlarım sırtıma dağıldı. Umursamadım.

Havluyu yerden alıp koltuklara fırlattım. Nasılsa yukarı çıkarken alabilirim. Ağzıma yemeği tıkıştırarak yemeye başladım. Gözlerim de boş durmadı ve odayı incelemeye başladı. Pahalı bir rezidans olmasını geçtim burası yeni alınmış bir yer. Alınnalı ne kadar oldu acaba? Bi anda kapı ve menteşe sesi duyuldu.

Kafamı oraya uzattım geniş holden dolayı birşey göremedim. Adım sesleri yaklaşıyordu. Zeminde tok ses çıkarın kişi yeni, duş almış, Kayra... Beline sardığı havlu her an düşecek gibi duruyor. Saçları dağınık ve nemli çok ayrı bi hava katmıştı yüzüne. Çekik koyu gözleri yüzü için var. Belli belirsiz karın kasları vardı. Göğüsleri yontulmuş mermer kadar düzgündü.

Gözlerim tekrar suratına uğradığında memnun bir ifadeyle bana bakıyor ve gülüyordu. Gözlerimi tostuma indirdim ve sütümü gözlerimi kapatıp içtim. "Kalkış saatin bu değil sanki." Tostu tabağa bıraktım. Ellerimi tezgaha dayadım. "Normalde bu saatte kalkarım." Dudak büküp kafasını ağırca salladı. "Erken kalktığın iyi oldu bir yere gideceğiz." Şaşkınca ona baktım. Yine neye bulaştırıyor beni? Sabahın köründe de nereye gidebileceğiz acaba? "Nereye?" Geniş sırtını bana döndü sırtında italik ve küçük boşluklu bir yazı tipiyle A K B A R yazıyordu. Merdivenleri adımlamaya başladı. "Gidince gör." Göz devirdim. Nereye gidiyoruz ve akbar ne demek?

¡!

Arabaya bineli tamı tamına on dakika oldu ve ben bu gün sigara içmedim. Telefonum da yanımda değil. Ayrıca bu gün üniversitede dersim var. Ama ben tanımadığım biriyle, bilmediğim bir arabada, bilmediğim bir yere gidiyorum. Kafamı olumsuz anlamda salladım ve avucunu alnıma bastırdım. "Çok da neşelisin." Gözlerimi açtım bir süre bekledim ve kafamı ona çevirdim. Yolu izliyordu yan profilini baktım. Boş boş duygu yüklemek istemeden baktım. Yaptığı imayı anladım ama farkında değilim.

"Ne kadar kaldı?"

Başka birşey bekliyor gibi iki kere bana baktı. Koyu gözlerini çevreleyen çekik gözleri karanlığı savurdu. "Ne oluyor?" Garipçe ona baktım. "Soru sordum." Tatsızca nefes verdi. Yolculuğun geri kalanında bana bakmadı. Aşırı sinir bozucu davranıyor. Şimdiden bu bir aya bir aya aşina olamayacağım ortada. Sonunda işlek bir caddede durduk. Etrafa bakmadan arabadan indim.

BERMUDA +18Kde žijí příběhy. Začni objevovat