Bölüm 7

33.5K 1.6K 44
                                    

20.03.2022

"Bugünlük bu kadardı toplanabilirsiniz." Diyen Fizik hocamız ile masada olan siyah uçlu kalemi çantamın içine atıp fermuarını çektim. Çantamı tek omuzuma asıp sıradan çıktım. Lanet gün sonunda bitmişti gün içinde yüzümdeki makyaj ile bizimkiler yanağımdaki izi fark etmemişlerdi. Ancak evde ne halt edeceğimi pek bilmiyordum.

Çıkış zilinin çalması ile sınıftan çıktığımda karşımdaki sınıftan çıkan Arasla göz göze geldim. O tatlı gülümsemesi ile bana doğru gelip kolunu omzuma atmıştı. Birlikte merdivenlere doğru ilerlerken aşağıya inen merdivenlerin başında sırtını duvara yaslayıp telefonuna bakarak bizi bekleyen Efe'yi gördüm.

Nasıl da poz kesiyordu telefonunda boş boş ekrana bakarak ellerini haralet ettirdiğine yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.

"Bana neden apar topar geri Boraya taşınmaya karar verdiğini söylemedin." Diyen Aras ile birlikte bu sefer gerçekten kurtuluşum olmadığını anlamıştım.

"Şu bir eşyalarımı alayım eve gidelim orada anlatırım." Diyerek en azından bir -iki saatte olsa patlamayı ileriye erteliyebilmiştim.

"Hayır tam şu an anlatmanı istiyorum." Demesi ile erteliyemediğimi fark etmiştim.

"Kurban olduğum niye ısrar edip duruyorsun daha sonra dedim işte Allah Allah" deyip çıkışmıştım ona o bana cevap veremeden merdivenlerin başında bizi bekliyen Efe'nin yanına varmıştık.

Her okula geldiğimizde Arasla bizi Efe Merdivenlerin başında beklerdi bizim üçümüzün sınıfları aynı kattaydı Aras ile ikimizinki karşılıklıydı ama Efe'nin sınıfı bu katın diğer tarafında kalıyordu o yüzden o bizi merdivenlerin başında bekliyordu üçümüz birlikte aşağı inip oradan Can ve Asya ile birlikte okuldan çıkıyorduk.

Bizim sınıflarımız okulun en üst katındayken Can ve Asya'nın orta kattaydı Utku ve Bora'nın sınıfı ise en alt katta yani giriş kattaydı. Okulun saçma bir sistemi vardı bütün katlar karmaydı benim sınıfın yanında 9. Sınıfların bir şubesi vardı onların çaprazında 10. Sınıflardan bir şube vardı koridorun diğer tarafını döndüğünde ise daha fazla sınıf  ve bol bol karmaşa vardı.

Biz beşimiz okuldan çıkıp bahçede bizi bekliyen Bora ve Utku'nun yanına gidiyorduk. Ordanda arabalara.

Hep birlikte bahçeye çıktığımızda okulun çıkış kapısına doğru bizi bekleyen Utku ve Bora'nın yanına gitmek için ilerlemeye başladık.

&&

"Ben bekliyorum sizi burada." Diyen Aras'a kafa sallayıp arabadan indim. Aras sizinle geleceğim demiş arabasının anahtarlarını Efe'ye verip bizden önce arabanın ön koltuğuna oturmuştu.

Zekiydi ve anlamıştı bir şeyler olduğu için Bora'nın beni eve götürmekte bu kadar ısrarcı olduğunu.

Arabada ben olduğum için evin bahçesine girebilmiştik. Benim arkamdan şoför koltuğundan inen Bora da gelmişti.

Kapıya doğru ilerleyip kapının yanındaki aslan figürünün ağzında olan zile basıp kapının açılmasını beklemeye başladık.

Evin anahtarı bile yokken bende, buraya evim dememi bekliyorlardı.

Kapıyı daha önce evin içinde gördüğüm bir yardımcı kadın açmıştı.

"Hoşgeldiniz Alya hanım." Deyip bana selam verdikten sonra. Bora ya da kafa selamı verip geri bana dönmüştü.

"Misafiriniz için masa da servis açmamı ister misiniz?" Dediğinde.

"Sağ olun, hiç gerek yok." Deyip en sonunda kapıdan içeri girdik. Salondan gelen seslerle yine tam takım salonda oturduklarını anlamıştım.

Bunlar neden evden çıkmıyorlar?

Şu zamana kadar bu aile ile ilgili öğrendiğim sayılı şeylerden biri de kahvaltı ve akşam yemeğinde masa da herkesin olmasına özen gösterildiğiydi.

Biz okuldan sonra biraz takıldığımız için yemek saatine denk gelmiştik.

Salona hiç görünmeden yukarı çıkma fikrindeyken salondan çıkan Şevval reisle planlarım suya düşmüştü.

"Hoşgeldiniiz!!!" Diyerek coşkulu bir karşılama yapmıştı.

Çok ihtiyacımız vardı bu karşılamaya.

Kafam ile selam verdiğimde yanımıza gelip ikimizinde koluna girmiş bizi salona doğru yönlendirmişti.

Şevval hanım Bora ya dönüp

"İsmin neydi? Tanışmadık aslında seni ilk Alya'yı getirdiğinde davet etmiştim ama Alya gerek olmadığını söylemişti." Demesi ile Bora boğazını temizleyip

"Bora Mertoğlu, siz de Şevval hanım olmalısınız." Demişti Şevval hanım gülümseyip omzunu sıvazlamıştı.

En sonunda büyük koridoru aşıp salona geldiğimizde. Tahmin ettiğim gibi tam takım buradaydılar.

Mete ve Barış kapının hemen yan tarafına doğru olan ikili koltukta, Doğu, Emir ve Furkan da onların karşısındaki üçlü koltukta oturuyorlardı.

Karşılıklı olan bu iki koltuğun kenar ortasında tekli koltuklarda da Harun bey ve Şevval hanım oturuyorlardı anladığım kadarıyla.

Şevval hanım kolumuzdan çıkıp tahmin ettiğim gibi tekli koltukların birine doğru ilerleyip oturdu. Oturduğunda yerine iyice yerleşip. Eli ile karşılarına denk gelen ikili kotuğu gösterip.

"Geçsenize hadi" demişti. Bunun üzerine Bora elini belime atıp beni ikili koltuğa doğru yönlendirmişti. Koltuğa yan yana oturup gelicek olan boş soruları beklemeye başladık.

"Sevim masaya bir servis daha aç" diye bağıran Harun bey ile burada işimizin daha da uzayacağının farkına vardım.

Boş boş birbirimize bakmakla geçen 5-6 dakika sonunda yardımcı ablalardan biri gelip masanın hazır olduğunu ve masaya geçebileceğimii söylemişti.

Cümbür cemaat geçtiğimiz masada herkes yerine yerleşmişti. Her zaman karşımdaki boş olan sandalyeye ise Bora oturmuştu.

Çalan telefonum ile masadan kalkıp arayana bakmış hızlıca bir küfür savurup yemek odasından çıkmış telefonu açmıştım.

"Nerdesiniz siz?" Diyen Aras ile kendime bir kere daha lanet etmiştim ona haber vermeyi unutmuştuk.

"Zorla yemeğe oturttular sende gel."

"Geleyim mi?" Demişti

"Gel,gel bekliyorum." Demem ile iki dakikaya geleceğini söyleyip kapatmıştı.

İçeri geçtiğimde kendi kendime Bismillah çekip masaya oturmuştum.

Allah sonumuzu hayır etsin demekten başka hiçbir şey demek gelmiyordu içimden.

DerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin