8. BÖLÜM, YÜREK YAKAN İBLİS

4.2K 186 39
                                    

Lütfen oy vermeyi unutmayın. 💗

.
.
.
🖇️

"Hoşgeldin, oğul." dedi Azad ağa Eflâl'e doğru elini uzatıp öpmesi için.

Eflâl, başıyla selam verip, babasının ona doğru uzattığını elini öptü.

"Sende hoşgeldin Reşit ağa." diyen Eflâl'in sesi burada neden olduğunu anlamak ister gibiydi.

Reşit ağa tek kaşını sinirle kaldırdı.

Onun aksine Eflâl alayla Reşit ağaya bakıp, üsten bir tavırla ellerini kumaş pantolonun cebine koydu.

Aralarında ki bu bakışmanın ardında birbirlerine olan öfkeyi anlamak pekte zor değildi.

Pes eden Reşit ağa, Azad ağaya baktı. "İyi akşamlar Azad, ihaleyi yarın şirkette konuşuruz." diyerek, yanımdan geçip gitti.

Bu tavrı, aramızda olan meseleyi herkese karşı göstermiş olduğu bir şeydi.

İyi de yapmıştı.

En azından, Bozdağlı'lardan; 'aileni özlüyor musun?' cümlesi duymayacaktım. Bunun için mutluydum.

"Anam, bu nasıl babadır? Kızına bakmadı bile." diyen Behçe hanımla, vermek istediği mesajı vermiş olduğunu göstermişti.

Herkes Behçe hanıma bakarken Eflâl, bana bakıyordu. Hiçbir tepki vermeden öylece önüme bakarken, dayanamayıp acıyla gülümsedim.

Bu tavrıyla beni üzdüğünü sanıyordu belki ama yıllarca bana, yaptığı zulümlere bile alışmışken bu beni hiç üzmemişti. Aksine, o adama olan nefretimi bir kez daha hatırlatmış yalnız olduğumu anlamamı sağlamıştı.

"Sus be kadın sana ne." diyen Haşim beyle yüzümdeki tebessümü sildim.

Behçe hanım, kocasına sinir bozucu bir bakış atıp, az önce kalktığı yere doğru ilerleyip oturdu.

"Baba, hayırdır?" diye sordu Eflâl.

"Konuşacağız." dedi Azad ağa.

"Konuşalım, hemen şimdi."

Reşit ağayla bu kadar yakın olma sebepleri, bu evlilik değildi, bunu biliyordum.

Yıllarca ağabeyime Bozdağlı'ların bizim düşmanımız olduğunu söylemişti. Şimdi, verdikleri bu hükümle nasıl bu kadar yakın olmuşlardı, gerçekten merak ediyordum.

Azad ağa sıkıntılı bir nefes verdi. "Eflâl yeni geldin, git odana dinlen."

Eflâl sinirle, babasına baktı. "Dinlenmem gereken bir şey yapmadım baba, şimdi konuşalım." dediğinde, şu an ayakta duran herkesin bakışları bana dönmüştü.

Neden bana bakıyorlardı?

Devran ve Haşim beyde birbirine bakıp Behçe hanımın yanına doğru ilerlediler. Avzem hanımın Şilan'a attığı bakışla Şilan'da, diğerlerinin yanına gitti.

Şimdi, Avzem hanım, Azad ağa, ben ve Eflâl kalmıştık.

"Şu inadın, ölüm sebebi Eflâl." diye kızarak konuşan Azad ağa, Avzem hanıma bakıp, "hanım, bize iki kahve gönder." diyerek önüne dönüp, yürümeye başladı.

KİMSESİZLİĞİMİN KURTULUŞU Where stories live. Discover now