12

12K 1.5K 1.2K
                                    

Jisung soyunma odasının kapısını iterek kendini içeri soktu. Ardından kendiliğinden kapanan kapının sesi duyulmuştu. Gözleri dolaplar arasında gezindiğinde istediği kişiyi görememesi alt dudağını büzmesine neden oldu.

"Minho?" diye seslendi merakla. Daha sonra fark ettiği suyun akma sesi, Minho'nun duşta olabileceği düşüncesini aklına getirdi. Soyunma odasının içinde kalan bir diğer odada duşlar bulunuyordu. Kendisi hiç kullanmamıştı ama takımda yakın da olmasa birkaç arkadaşa sahipti, bu nedenden biliyordu.

Gözlerini hemen karşısındaki aynaya çevirdi. Ortamın sıcaklığından dolayı kızardığını düşündüğü yanaklarını fark ettiğinde kendine gözlerini devirdi. "Bu nasıl iş bi kere hayal kırıklığına uğratma be!" diye mırıldandı lavaboya yönelerek.

Suyu açıp avucuna doldurdu ve hızla yüzüne çarptı. Soğuk suyun etkisi içini titretmişti. Suyu kapatıp soğuk ellerini yanaklarına yerleştirdi.

"Kırmızılığın gitmezse akşama görüşürüz Jisung."

Dolapların önünde duran uzun oturma yerine kendini bıraktı. Minho duştan ne zaman çıkar bilmiyordu. Aslında onu dışarıda da bekleyebilirdi neden buraya geldiğini de anlamamıştı.

Cebinden telefonunu çıkarıp dün gece başladığı mangayı açarak devam etme kararı aldı. Bir süre böyle zaman geçirdiğinde suyun sesinin kesildiğini fark etmişti. Merakla gözlerini kapıya çevirdi. Telefonuna da cebine yollayıp oturduğu yerden ayaklandı.

Kapının açılması sonrası bakışları zaten orda olduğundan, görüş açısına giren Minho kaşlarının havaya kalkmasına sebep oldu. Jisung karşısındaki bedeni baştan aşağı süzdüğünde utanarak gözlerini kaçırmıştı. Çünkü Minho'nun beline doladığı havlu dışında bir şey göremiyordu. Üstelik vücudundaki su damlacıkları hâlâ yerini koruyordu ki bu Jisung için oldukça fazlaydı.

"Ah gelmişsin." dedi Minho elinde tuttuğu havluyu boynuna atarak.

Jisung kafasını salladı."Hmm geldim." Terleyen avuç içlerini pantolonunun kenarına sürttü.

Minho, Jisung'un özellikle ona bakmadığını fark etmişti. Gülerek dolabına doğru yöneldi. "Eşyalarını verdin mi adı lazım değilin?"

Dolabının kapağını açarak kıyafetlerine göz attı. Telefonunun yanan ekranını fark ettiğinde kısaca bakıp babasının aradığını görünce meşgule atmıştı.

"Verdim sayılır." Soyunma odasının her bir yerine değen bakışları Minho'ya değmemek konusunda çok ısrarcıydı.

"Sayılır ne demek?" dedi merakla.

"Beni takmayınca arabasının üstüne bıraktım hepsini." Sağ elinin parmaklarıyla oynamaya başladı. "Yani fırlattım desem daha doğru olur."

Odanın içinde Minho'nun kahkahası dolduğunda Jisung istemsiz bakışlarını yüzüne çevirmişti. Saçlarından akan su damlaları bir yana kusursuz gülüşüyle sanki daha önce hiç görmediği bir yeri keşfetmiş gibi hissettiriyordu.

"Az bile yapmışsın, yerinde olsam kafasına fırlatırdım."

Jisung gözlerini yüzünden vücuduna indirdiğinde bunu yaptığı için kendine küfür etti. Yutkunup giyinebilmesi adına arkasını döndü. Ama bilmiyordu ki Minho, o arkasını dönmese bile bunu dert etmezdi.

"Uzamasın istedim. Çok sıkıldım artık." Karşısındaki kapının camına gözü takıldı. Hemen arkasında duran Minho görünüyordu. Eli havlusuna gittiğinde görmediğini bilse de hızlıca gözlerini kaçırdı.

"Hayatından bi mal eksildi işte fena mı?"

Jisung'un aklına kafede yaşananlar geldiğinde arkadaşlarının meraklanıp tahmin yürüttüğü durumu dile getirmek istedi. Ama nasıl soracağını bilemediği için alt dudağını ısırdı.

mascotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin