21

11.8K 1.2K 1.6K
                                    

🛎️ilk randevu günü

Jisung telefonuna gelen 'aşağıdayım' mesajıyla elini kalbine götürüp hızlanışını hissetti. Tek başlayıp, arada Yuna'nın da katkıları olduğu ama gerisini Minho'yla beraber bitirdiği projesinden tam not almakla kalmayıp profesörden övgü de almıştı. Bu yüzden keyfi gayet yerindeydi.

Son kez aynadan kendine baktı. Siyah saçlarını değişiklik yapıp arkaya yatırmıştı. Genel olarak rahat giyinmeyi seven biriydi ve sinemaya gitme kararı verdiklerinden rahatlığından ödün vermemişti. Kendince uydurduğu kıyafetlerinin renklerine bakıp gülümsedi. İşaret parmağındaki yüzüğü ve kolyeleriyle tamamen hazırdı. Yatağında yatmış onu izleyen Beomgyu keyiflice sırıttı.

"Demek maskot Minho ha?"

"Öyle bir şeyler işte." dedi Jisung gözlerini arkadaşından kaçırıp. Sandalyesinin üstüne bıraktığı siyah kalın ceketini alıp üstüne geçirdi.

"İlk randevu için sinema hem de?" dedi Beomgyu. Gözleriyle Jisung'un heyecanlı hareketlerini izliyordu. "Film izlersiniz umarım sadece."

Kıkırdaması Jisung'un yatağının üstünde duran yastığı suratına atmasıyla son bulmuştu. "Cıvıma iki dakika ağzına ıslak havluyla vuracağım." diye söyleniyordu. Telefonunu ve cüzdanını cebine atıp odadan çıkmak için kapıya yöneldi.

"Akşam detaylıca anlatıyosun." demişti Beomgyu arkadaşı odadan çıkarken.

Heyecanlı adımlarını merdivene yöneltti Jisung. Uzun zamandır yabancı olduğu bu hisler kalbinin pır pır etmesini sağlıyordu. Gerçi bu sıralar içinde Minho'nun geçtiği her şey hızlandırıyordu desek daha doğru olurdu. Sabırsızca indiği basamaklar son bulduğunda yurt binasından çıkmış aynı hızla da bahçesini aşıp güvenliğin yanından geçmişti.

Gözleri etrafta gezdiğinde hemen kaldırım kenarına çekilmiş siyah arabanın önünde duran Minho'yu gördü. Mavi bol pantolonu ve beyaz bol tişörtünün içine giydiği sarı uzun kollu tişört, ceketinin kıvırdığı kollarından belli oluyordu. Her zamanki görüntüsünden farklı olduğunu düşündü.

Açıkçası her zamanki görüntüsü Jisung için ateşli vb. kelimeleri çağrıştırıyordu ama şu an karşısında tatlı komasına girebileceği bir Minho vardı.

Minho gözlerini yurdun kapısına çevirdiğinde ona doğru gelen bedeni görmesiyle kalçasını yasladığı kaputtan çekip, yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

"Harika görünüyorsun." diye mırıldandı Jisung'u baştan aşağı süzüp. Gördüğü ilk andan beri Jisung'un belli bir tarzı olduğunu fark etmişti. Hatta bugün de üstündekileri giyerken bir umut birbirlerine uyabileceklerini düşünmüştü.

"Aynaya bakmamışsın sanırım." dedi Jisung gülerek. Adımlarını önünde durdurduğunda Minho bekletmeden kollarını beline sararak kendine çekti Jisung'u. Sarılışına karşılık bulduğunda bunu ne kadar uzun tutmak istese de ileriki saatler tamamen onlara ait olduğu için bu fikri geri itti. Aralarına biraz mesafe koyup gözlerini Jisung'un yüzünde gezdirdi.

"Projen hakkında bir şey demedin," dedi merakla. "Geçtin mi?"

Jisung kafasını sallayıp gülümsedi. "Sen olmasan geçemezdim."

"Seni kendime hasret bırakmak istemediğim için hep olacağım o yüzden."

Jisung'un değişen mimiklerini izleyip kıkırdadı. Utandığında kızaran yanakları çok hoşuna gidiyordu. Hatta öyleydi ki rüyalarına bile girmişti. Tek sıkıntı rüyasında Hyunjin'in o yanakları ısırmaya çalışmasıydı. Rüyasında bile rahat bırakıyordu. Aklına gelenlerle gözlerini kırpıştırıp "Gidelim." diyerek Jisung'u belindeki eliyle ön kapıya ittirdi. Ardından kapıyı açıp binmesini bekledi. Ufak bir teşekkür ardından kapıyı kapatıp kendi de arabaya binmiş ve çalıştırmıştı.

mascotWhere stories live. Discover now