19

12.1K 1.4K 1K
                                    

Jisung, önündeki not kağıtları arasında kaybolduğunu fark ettiği sıra başı da eş zamanlı ağrımaya başlamıştı. Uykusuzluktan kızardığına emin olduğu gözlerini karşısındaki sandalyede oturan, sorsanız sözde beraber ders çalıştıklarını iddia edecek olan siyah saçlı kıza çevirdi. Kollarını masaya yaslamış başını da üstüne yerleştirmişti. Huzurlu bir uyku çekiyor olsa gerekti.

Jisung kaşlarını çattığında kütüphanede geç saatten dolayı tek tük insan kaldığını gördü. Projelerinin son günüydü ve beraber yapma kararı almışlardı. Tabii Yuna için bu kararlılığı yarım saat önce son bulmuştu.

Kolundaki saate baktığında neredeyse gece 2'yi geçtiğini gören Jisung derin bir nefes verdi sıkıntıyla. Konunun yarısı anca bitmişti ki diğer yarısını sabaha kadar bitirebileceğini düşünmüyordu artık.

Son güne bırakmamalıydım diye söylendi içinden. Ama bırakmasaydı muhtemelen yurt odasındaki yatağına yapışık hâlde bulunurdu. Bu düşünceyle kafasını iki yana salladı ve kahve almak için ayaklandı.

Kütüphanenin hemen köşesinde kalan otomata yürürken aklında tek bir kişinin ismi dolanıyordu. Lee Minho.

Yüzünde oluşan tebessümden bihaber, beraber dans ettikleri zamanı düşündü. Bu fasıl bittikten sonra Minho'nun her zaman yaptığı şeyleri beraber tekrar etmişler üstelik arkadaşının o uyurken koluna dövme yapmasını, yüzüne krem şanti dolu tabağı geçirerek almıştı. Okulun sitesinde ise bu sefer sadece Minho'nun değil kendi adının da büyük harflerle yazıldığını görmüştü. Ne kadar kimsenin bilmemesini istese de arkadaşına Changbin bu durumu bozmuştu. Yüzüne yediği krem şanti yüzünden sinirlenmesini elbet anlardı ama sahanın ortasında onu kovalayıp üstüne bir de kostümün başını çıkarmıştı. Ve bugünün üstünden tam tamına üç gün geçmişti.

Minho'yla bu üç gün içinde daha konuşur, zaman geçirir olmuştu. Öyle ki şu an bunu yaşıyordu ya(!)
Sabahları Jisung kahvaltı yapmadığı için Minho kahveleri alarak yurdun önünde bekliyordu. Ortak derslerde yan yana oturmalarını es geçmemek gerekti. Diğer zaman dilimlerinden müsait olurlarsa dışarı çıkıyorlar ya da saha sınırları içinde yapacak bir şey mutlaka buluyorlardı. Ve bu Jisung'un günden güne daha çok hoşuna gitmeye başlamıştı.

Minho'dan hoşlandığını kendine kabul ettirmişti.
Belki de hoşlanmaktan fazlası olacağının da farkındaydı ve engel olmuyordu.

Otomata parayı attı, istediği kahvenin numarasını yazıp düşmesini bekledi. Masanın üstünde uyuyan arkadaşına da bir tane alıp adımlarını geri çevirdi. Uyandırması gerekiyordu yoksa yine kaldığına dair mızmızlanmalarını dinleyecekti.

Kahveleri sertçe masaya bırakıp göz ucuyla arkadaşına baktı ama oralı olduğu söylenemezdi.

"Yuna." Oldukları yerde kimsenin olmaması işine geldiğinden ses tonunu yükseltti. "Yuna kalk sabah oldu, ne yapacağız?" Endişeli sesiyle arkadaşını dürtükledi.

Yuna gözlerini araladığında karşısında gördüğü endişeli yüze baktı kaşlarını çatarak. "Ne?"

"Proje teslimine 1 saat var ne yapacaksın?"

Genç kızın gözleri korkuyla açıldığında kafasını kaldırıp önündeki notları altında kalan telefonunu bulmaya çalıştı. "Ne demek 1 saat var şaka mı?"

mascotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin