2. Bölüm (Yeni Versiyon)

15K 785 243
                                    

Mahir Han...

Güçlü, Çevik ve Nizam sahibi Mahir Han.

O gün hamama zar zor da olsa girmiştim.

Ahsen Kalfa, Mahir Handan ve haremden baya bir bahsetmişti.

Bu sayede aslında yeni tutsak hayatımın sınırlarını da öğrenmiş olmuştum.

Harem gerçekten büyük ve ihtişamlı bir yerdi. Anlattığına göre de üç büyük sultana ev sahipliği yapıyordu.

Sultan genellikle hanedandan sayılan ve önemli olan hatunlara de deniyordu.

Harem denilen bu yerde ömrümün geçecek olması korkunçtu. Hiçbir zaman istesemde evlenemeyecektim.

Lâkin benim için pekte önemi olan bir şey değildi.

Kurallara göre erkeklere karşı hissettiğim şeylerin cezası ölümdü.

Bunu az çok tahmin edebiliyordum.

Haremde bulunan üç büyük sultandan birisi Mahir Hanın annesi, birisi küçük kız kardeş, bir diğeri ise Mahir Hanın nikahlı bir karısıydı.

Firdevs Sultan..

Ahsen Kalfa, Cariyelerin onun güzelliği ile ilgili sürekli çekiştirdiğini söyledi.

Sultan olmakla birlikte de Mahir Han'a bir evlat bile vermiş.

Bir şehzade..

Lâkin dediğine göre harem resmen padişahın annesi Hanife Sultan tarafından yönetilirmiş.

Haremde herkes onun gölgesinden bile ürperirmiş.

Bütün bunlara rağmen kızı yani hünkarın kız kardeşi Züleyha Sultan melek gibiymiş.

Bu sebeple Hanife Sultan çoğu zaman Firdevs Sultan ile alâkadar olur, onu hiç düşünmezmiş.

Firdevs Sultan için Hanife Sultan'ın gölgesi diyorlarmış.

~~~~

Ahsen Kalfanın sesi ile uynadım.

"Hadım Ağa hadi kalk, haremdeki ilk gününü uyuyarak geçiremezsin." Dedi kapıdaki Kalfa.

Zar zorda olsa kalkmış ve üzerimi değiştirmiştim.

"Bugün ne öğreneceğim?" Dememle başkalarım ona döndü.

"Bugün haremdeki cariyeleri mektebe götüreceğiz. Emir yukardan geldi, karşı çıkamayız." Dedi Ahsen Kalfa.

"Yukardan?" Dedim anlamaz ve uykulu bir şekilde.

"Hanife Sultan bizzat istemiş, senin yeni geldiğini duyunca. Hadi kalk, kalk üstünü giyin." Dedi.

"Cengiz Paşa uzun süredir bu hareme bir ağa getirmez. Ulak validemizin kulağına gidince çok şaşırmış." Dediğinde kafamı salladım sadece.

Acaba bu kadar hatunun çekmiştirmesi arasında nasıl yaşayacaktım ben?

Bacak aramdaki ağrıyı bir kenara bırakıp, Kalfayla kaldığım odadan çıktık.

Daha sonra haremin büyük avlusuna, yani taşlığına çıktım. Taşlıkta muhteşem ve gürültülü bir ses vardı.

Kızlar birbirleri ile konuşuyor, ve konuşmadan da bir gürültü kirliliği oluşuyordu.

Taşlığa geldiğimizde, Ahsen Kalfa "Kızlar, kesin sesinizi yoksa ben kesersem fena olur!" Diye bağırsa da cariyeler kendi seslerinden onları duymuyordu.

Bir süre sonra çalınan bir zil sesi ile herkes sustu ve zil sesinin geldiği yöne döndü.

Ahsen Kalfa'dan daha şık giyinmiş bir hatun zili parmağana takmış zili çalıyordu.

HünkarımDonde viven las historias. Descúbrelo ahora