66. Bölüm

1.3K 113 18
                                    

"Siz..." Dediği zaman Nigar, Mahir harem kapısından içeri doğru girdi.

Yanımıza doğru gelirken, duruşumu dikleştirdim. Meltem Sultan ise kollarını birbirine bağladı.

Mahir tam yanımıza geldiği anda Nigarın gözlerine kitlendi.

Nigar ona sinir ve nefretle bakarken, sinirle burnundan soludu.

"Bana tuzak.. KURDUNUZ!" Diye bağırması ile hzolerimi kapattım.

"Ne sanıyordun Nigar? Sana seni ben mahvedeceğim demedim mi?" Diye sormama karşın gözleri bana döndü.

"Her şey senin başının altından çıktı değil mi?" Diye sorduğu zaman hızlıca duruşumu dikleştirip ona doğru bir adım attım.

Hızlı ve sıcak nefesi yüzüme vururken, "Ben bir yemin ettim." Dedim dişlerimin arasından.

Bütün harem bize doğru bakarken, herkes susmuş ve beni dinliyordu.

"Hayatımda ilk defa içimi parçalayarak göz yaşı döktüm." Dediğim zaman yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Ben seni bitireceğime YEMİN ETTİM!" Diye bağırdığım zaman dudaklarını birbirine bastırdı.

"Sen beni aptal mı sandın?" Diye sorduğu zaman kaşlarım çatıldı.

"Sen bunca hazırlığı yaparken, benim elim boş gezeceğimi düşündün?" Diye sorduğu zaman Mahir yerinde korku ile kıpırdandı.

"Ben gidiyorum evet.." Dediği zaman öleceğini kabul etti.

Ardından yüzündeki şeytani gülümseme ile "Ama yanımda küçük bir bedeni daha da götüreceğim." Dediği anda gözlerim irileşti.

"AĞALAR!" Diye Mahir korku ile bağırdığı zaman gözlerim karardı.

Ellerim hızla karşıdaki bedenin boğazına giderken "NE YAPTIN ONA!?" Diye bağırdım.

Onun nefesi kesilirken, Meltem korku ile yanıma koştu ve ellerimi tuttu.

"Mihri... Bırak..." Diye dişlerinin arasından konuştuğu zaman zorla ellerimi ayırdılar.

Nigar hızlıca yere doğru düşerken, öksürmeye başladı.

Mahir hızlıca ağalar ile bir adım atacaktı ki harem kapısının önünde beliren iki beden ile anında herkes durdu.

Behice Sultan yüzü bembeyaz bir şekilde haremden içeriye bakarken, Murat göz yaşları ile Mahir'e koştu.

"Baba." Diye titryen sesiyle konuştuğu zaman sesi haremde yankılandı.

Hızlıca bende Mahir'in yanına koşarken, Mahir anında çocuğu kucağına aldı.

"İyi misin Şehzadem? İyi misin?" Diye titryen sesimle göz yaşlarım arasından konuştum.

"O iyi." Diye bir ses gelirken, bakışlarım sesin sahibine döndü.

Behice Sultan düşük göz kapakları ile bize doğru bakarken, gözlerim titredi.

"S-Sultanım?" Diye titryen sesimle konuştuğum zaman Behice Sultanın nefesi ağırlaştı ve yere düştü.

Hızla onun yanına doğru adımlarken "Sultanım!" Dedim hızla.

"Hala?" Diye arkadan bir ses gelirken, Mahirde peşimden hızla geldi.

Behice Sultan yerde yatarken "Sultanım ses verin!" Dedim hızlıca.

Ellerim bedenini dürtmek için üzerine gittiği zaman elime gelen ıslaklık ile hemen elimi çektim.

Saniyeler sonra elimdeki kırmızı kanı görmemle gözlerim hızlıca açıldı.

Çevremize toplanan cariyeler çığlık atarken, gözlerim kan üzerindeki bedene döndü.

"Ben Muratı... Korudum.." Diye Behice Sultan titryen sesiyle konuştuğu zaman gözlerim doldu.

Gözlerimden yaşlar akarken, Behice Sultanın bakışları yukarı kaydı.

Nefesi kesilirken, dili döndü. Kendi kasarken kafamı olumsuz anlamda hızlıca salladım.

Saniyeler sonra kelime-i şahadet getirdiği zaman tüylerim diken diken oldu.

"S-Sultanım?" Diye arkamdaki Mahir konuştuğu zaman Behicenin gözünden bir damla yaş düştü.

Hemen ardından kafası sağ tarafa doğru yavaşça düştü.

~~~~

~Olaydan 10 dakika önce, yazarın ağzından.~

"Sultanım biz neden burada duruyoruz?" Diye küçük beden sorunca Behice Sultan samimi bir ifade ile gülümsedi.

"Babanın işleri vardır aslanım, burada kalmamız icap eder." Diye yanıtladığı zaman küçük beden yavaşça kafasını salladı.

"Ama aşağıda eğlence olur." Dediği zaman kapının çıtlaması ile Behicenin hızlıca bakışları kapıya döndü.

"Kimsin?" Diye sorduğu zaman bir ses gelmedi, "Arkama geç aslanım." Diye küçük şehzadeyi arkasına alırken koltuktan yavaşça kalktı.

Kapı yavaşça açılırken, içeri siyahlı bir adam girdi.

"Kimsin sen?" Diye sorduğu zaman adam hiçbir şey demeden kapıyı kapattı.

"Ağalar nerede!?" Diye ardına eklediği zaman Behice, siyahlı adam belinden bir hançer çıkarttı.

"Yaklaşma! Karşında Sultan Mahir Han'ın Halası ve şehzadesi var!" Dedi korku ile Behice.

Adam, Behicye doğru yaklaşırken "Aslanım geri dur!" Dedi Behice.

Hemen ardından eline hızlıca tükürmesi ile siyahlı adama koştu.

Adamın yanına varır varmaz bir tane tokat atması ile adam hızlıca yerle bir oldu.

Tokat'ın sesi tüm odada yankılanırken, adamın elindeki bıçak hızla yere düştü.

Behice Sultan adamın üzerine çıkarken, boğazına sarıldı.

Boğazını tüm gücü ile sıkarken "Kim gönderdi seni!?" Diye sordu sinirle.

"Nigar Sultanın selamı var." Dediği zaman alttaki adam nefessizlik içinde Behice karın boşluğuna bir bıçak darbesi aldı.

Acı ile inlerken, dişlerini sıktı ve ellerini kuvvetlendirdi.

Adam bıçağı çıkarıp, daha hızlı bir şekilde ikinci bir darbe yaparken Behice acı ile titredi.

Kuvvetini daha fazla arttırırken "Hayır..." Dedi nefes nefese.

"Onu alamazsın.." Diye ardına eklediği zaman adam bu sefer bıçağı kuvvetle çıkarıp ard arda defalarca bıçakladı.

Saniyeler sonra adamın kolu havada asılı kaldı ve yavaşça yere doğru indi.

Behice Sultan tüm gücü ile sıkmaya devam ederken, adamın bacakları titredi.

Gözleri dolarken, ölüm meleğini gördü ve son nefesini verdi.

Behice yavaşça adamın üzerinden kalkarken, "Gel... Aslanım.." Dedi nefse nefese, acı içinde.

Murat hızla ona koşarken "Burası güvenli değil." Dedi dişlerinin arasından ve daireden yavaşça kan kaybede kaybede çıktı.

Şifahaneye gitmesi şarttı, çünkü vücundan çok fazla kan akıyordu.

Ama önemli olan küçük Murat'ın canıydı, onu babasına teslim etmeliydi.

HünkarımDonde viven las historias. Descúbrelo ahora