64. Bölüm

1.5K 120 22
                                    

Daireden içeri girerken, kanepede oturan beden beni görünce kalktı ve selam durdu.

"Oturabilirsin Halime." Dediğim zaman Halime sendeleyerek yerine geri oturdu.

Kapılar arkamdan kapanırken, bakışlarım dairede dolandı.

"Sultanım." Diye endişeli bir tonda konuştuğu zaman bakışlarım ona döndü.

"Semiha nerede?" Diye sorduğum zaman yuktundu ve "Sorun bu sultanım, şehzademiz onu en son Nigar Sultanla görmüşler." Dediği zaman gözlerim irileşti.

"Geceden beri gelmediler sultanım, bende burada tetikte şehzademizi korudum." Dediği zaman kalbim istemsizce sıkıştı.

"Burada kal ve aslanımı koru." Dediğim zaman bir hışımla daireden çıktım.

Hızlıca mektebe doğru giderken, aklımdan orası geçti. Mantıken orada olması gerekirdi.

Mektebin tam önünde durduğum zaman yarı açık olan kumaşhane kapısını gördüm.

Korkuyla yutkunduğum zaman ağır adımlarla oraya doğru ilerledim.

Kapı açmamla, tavanda sallanan bedeni görmem bir oldu.

Tüm gücümle çığlık atarken, yüzü solmuş Semiha'dan hiçbir yaşam belirtisi yoktu.

Gözlerim dolarken, elimi ağzıma götürdüm.

Benim yüzümden ölmüştü, benim hizmetimde olduğu için!

O bir şehitti, bir farkı yoktu. Belki de Murat'ı korumak için canından vazgeçmişti.

Aklıma gelen bedenle dişlerimi sıktım, ellerimi kuvvetle kapıya vururken haremden gelen ağalar önce selam durdu ve bana baktı.

Ardından gözleri içeriye dönerken hepsi kas katı kesildi.

~~~~

Halime önündeki helvayı kavururken, boş gözlerle mutfak tezgahına bakıyordum.

Saniyeler sonra içeri giren tanıdık beden ile gözlerim ona döndü.

Meltem Sultan yanıma doğru ilerlerken "Mihri, yapma. Helâk ettin kendini." Dediği zaman elim tersi ile göz yaşlarımı sildim.

Gözlerim ağlamaktan kızarmıştı zaten, bu ise gözlerime sadece bir acı vermişti.

"Bir şey mi oldu Meltem?" Diye sorduğum zaman Meltem kafasını salladı.

Umutsuzca "Biri daha mı?" Diye sorduğum zaman Meltem Sultan hızla kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Behice Sultan.." Dediği zaman kafamı 'Evet?' anlamında salladım.

"Hareme giriş yaptı." Dediği zaman duruşumu değiştirdim.

"İyi, nerede? Bir göreyim onu." Dediğim zaman eli koluma gitti ve "Dur, o buraya geliyor. Ben kendini toparla, karşısına böyle çıkma diye şey ettim." Dediği zaman hızlıca kafamı salladım ve elimi yanda duran sülahiye attım.

Tasa bir miktar su doldururken, tastan avuç dolusu bir su aldım ve yüzümü yıkadım.

Yanda duran bez ile yüzümü silerken, saçlarımı arkaya doğru attım.

Saniyeler sonra kapıdan giren beden ile dişlerimi sıktım.

Zümrütün önce gözleri bana, sonra Meltem Sultana dönerken ruhsuz bir şekilde selam durdu.

Gözlerim onun üzerindeyken, mutfaktan bir tabak aldı ve içine üzüm doldurmaya başladı.

Saniyeler sonra bakışları tekrar bana dönünce, gözlerimin içine kilitlendi.

HünkarımOù les histoires vivent. Découvrez maintenant