Bu Acıyı En İyi Ben Bilirim

304 12 8
                                    

Tolga ders boyunca Kaan'ı inceledi. Çocuğun rahatsız olduğunu jest ve mimiklerinden anlıyordu ama çok da umrunda değildi. Tolga insanları çözme konusunda takıntılıydı. Elindeki bilgileri de kullanarak bu çocuğu çözmek istiyordu.

Kaan'ı tanımıyor gibi tanışması aslında yalandı. Atakulların hayatını alt üst eden bu çocuğu tabi ki medyada görmüştü. Daha o zamandan ilgisini çekmişti. Bu okula geleceğini de tahmin ediyordu. Fırsat ayağına gelmişti yani.

Akif Atakul'u severdi Tolga. Akif Doruk'a karşı o kadar iyiydi ki. Tolga iki ön sırada oturan Doruk'a bir bakış attı. Bu çocuğun bu kadar şımarık olabilmesinin nedeni ailesinin sınırsız ilgisiydi. Doruk'u kıskanmıyordu ama keşke diyordu benim de beni şımartan,benimle ilgilenen bir babam olsaydı. Mesela Akif Atakul benim babam olsaydı nasıl olurdu acaba? Ben Doruk'a göre onun oğlu olmaya daha layık biriyim diyordu.

Bakışlarını Doruk'un yanındaki Berk'e çevirdi. Berk de şanslıydı evet babası ilgisizin tekiydi ama annesi üstüne o kadar çok düşüyordu ki! Tolga ise artık annesini hatırlamakta güçlük çekiyordu. 6 yaşındayken ölmüştü. 10 yıl geçmişti koskoca 10 yıl. Babası ile o evde baş başa 10 yıl.

Bakışlarını tekrar yanındaki çocuğa çevirdi. Doruk gibi biri değildi besbelliydi. Sakin bir havası vardı. Hatta insana huzur veriyordu. Sırada yanına oturduğu andan beri Tolga garip bir şekilde huzurlu hissediyordu. Genelde böyle hissetmezdi. İçinde hep bir huzursuzluk hali olurdu Tolga'nın ama işte şimdi yoktu o his. Bu hoşuna gitmişti.

Bu çocuk ile belki de bir arkadaşlık kurabilirdi. Bu zamana kadar kimse ile bir bağ kuramamıştı. Yani belki bunda kendi suçu da vardı. Bilemiyordu şimdi. Bu çocuk da kendisi gibi babadan yaralıydı ve annesini kaybetmişti. Gerçi yine şanslıydı en azından 13 yaşında kaybetmişti. Anne ile geçirilen fazladan 7 yıl. Vay be bulunmadık nimet!

Ama babasının onu sevmemesi... Bu hissi çok iyi bilirdi Tolga. Akif en azından dövmüyordur bu çocuğu diye düşündü. Zaten bu çocuğun ruhu dayak yemeyi kaldıramazdı ona göre. Gerçi hangi çocuğun ruhu kaldırdı ki!

Hem çok kırılgan hem çok güçlü duruyordu. Hem çok iyi hem de canını yakarsanız tehlikeli birine dönüşebilir gibiydi. Tolga'nın bu da hoşuna gitti. Uzun zamandır bu kadar gerçek biriyle karşılaşmamıştı.

Tenefüs zili çalınca düşüncelerinden irkilerek ayrıldı. Kaan'a "Kantine gidip kahve içelim mi? Ne dersin? " diye sordu. Kaan hafifçe ona dönerek gülümsedi. "Olur aslında"

Tolga sıradan çıkarken Ömer'e bir bakış attı. Bu çocuk harbi gıcıktı. İnek tenefüste test çözüyordu. Yok artık yaa diye mırıldandı.

Yavaş adımlarla ve konuşmadan kantine gelmişlerdi. Anlaşılan Kaan çok konuşkan biri değildi. Tolga Kaan'a sen otur buraya ben alır gelirim demiş ve kahveleri almaya sıranın oraya gitmişti.

Elinde iki kahve ile gelip birini Kaan'ın önüne koymuştu. "Babalarımız inşaat sektöründen tanışıklar" diye sohbete ortadan daldı Tolga.

Kaan şaşırıp Tolga'ya döndü ve "Benim kim olduğumu biliyordun yani tanışırken?" diye sordu. Tolga gülümseyip "eh bir zahmet! Meşhursun sen." dedi.

Kaan ne yazık ki" diye onayladı onu.

"Aileye sonradan dahil olmak zor olmalı"

"Baya zor oldu"

"Babanla aranın kötü olmasına üzülüyorsun. Ama belki de düzelir zamanla." Kaan yine şaşırdı nasıl anlamıştı ki neye üzüldüğünü.

"Bunu nereden çıkarttın yani buna üzüldüğümü,aramızın kötü olduğunu" bunu dedikten sonra derste Doruk ve kendisine baktığını hatırladı. Tabi ya Doruk'un bakışlarından anlaşılıyordu.

Tolga yine gülümsedi "Doruk öldürecek gibi bakıyordu sana. Demek ki aile seni sevemedi. Ama beklenen bir şey. Sonradan gelen sevilmez. Daha ilginci hep orda olanın sevilmemesidir" dedi.

Kaan bu cümleden ne anlaması gerekiyor bilemedi. "Senin de mi babanla aran kötü?" diye mırıldandı. Tolga bunu duymuştu.

"Sır değil bu. Beni tanıyanlar bilir. Aslında bu okulun yarısı biliyordur bunu" dedi durgun bir ses tonuyla ve devam etti.

"Yani seni en iyi ben anlarım. Bu acıyı en iyi ben bilirim" dedi Kaan'ın gözlerinin içine bakarak. Bir yandan da elindeki bardağın kenarıyla oynuyordu. Kaan da ona bakarken anladım der gibi başını sallamakla yetindi. Gerçekten de anlamıştı. Ortak acısı olanlar birbirini bir bakışta bile anlardı zaten.

Mutluluğa UlaşmakWhere stories live. Discover now