Ataman Kolejinde Bir Gün

217 13 36
                                    

Yine çılgın(!) bir Ataman kolej gününe hazır mıyız? Ömer'in cevabı tabi ki hayır. Şu anda yerde uyuyan çocuğa baktı. Hiç uyanmaya niyeti yok gibi duruyordu. Ayağının ucuyla bacağını dürttü.

"Tolga uyan artık okula gideceğiz."

Yerdeki çocuk anlamsız homurtular çıkartıp diğer yöne döndü. Ömer sabır dileyip uyandırma çalışmasına devam etti. Oğulcan da uyanmıyordu. Ömer ne suç işlemişti de şimdi böyle sınanıyordu emin değildi.

Odadan çıkınca mutfağa gitti ve hazırlanmış kahvaltı masasını gördü. Ömer tezgaha gidip boş sürahiyi eline aldı ve çeşmeden su doldurdu. Sürahiyle birlikte odasına ilerlerken çoktan hazırlanmış olan Asiye ve Aybikeyi gördü.

"Ömer bak siz geç kalacaksanız bir sonraki otobüs ile gelin. Sizi beklemeyelim,biz önden gidelim."

"Tamam Aybik. Siz gidin ben odadaki ikisini sürükleyerek gelirim artık okula."

Odaya girince hala uyanmadıklarını görünce günah benden gitti diyerek sürahinin yarısını oğulcan'ın yüzüne boşalttı. Oğulcan yerinden sıçrayarak uyanırken Ömer biri gitti kaldı diğeri diyerek yere eğildi ve kalan suyu da Tolga'nın yüzüne bir çırpıda döküp iki adım geriye çekildi. Tolga küfürler ederek uyandı ve ters ters Ömer'e baktı.

"Bakıyorum da çok misafirperversin dün geceden beri Ömercik!" dedi. Ömer gülerken omuz silkti ve "nerdeyse geç kaldık oğlum. Hem zorla misafirlik mi olur. Sen gece gelip evimi işgal ettin." dedi. Masaya yürüyüp bir test kitabını eline aldı ve Tolgaya doğru fırlattı. "Bu seferlik sen kazandın ama bir dahakine böyle kolay pes etmem."

Tolga kitabı eline alıp zafer gülüşünü takındı yüzüne. Küçük bir mevzuda da olsa Ömer'i yola getirmişti işte. Sözünü dinlemeliydi böyle.

Hazırlanıp odadan çıktıklarında mutfaktaki masaya tuhaf bakışlar atan Tolga'yı incelemekle meşguldü Ömer. Dünkü söylediklerine üzülmüştü aslında ama insan bazı şeyleri seçemezdi işte. Tolga'nın zor şeyler yaşadığını gayet tahmin ediyordu ama işte o yaşadığı şeylerin hıncını niye diğer insanlardan alıyordu ki! Mesela Ömer'in hiçbir suçu yoktu ama bu çocuk ona kafayı takmıştı. Zaten zor hayatı vardı. Bir yanda okuldakilerin tavrı bir yanda Tolga delisi. Tolga eğer kendine oyun arkadaşı falan arıyorsa çok yanlış yerlerde çok yanlış şekillerde arıyordu.

***

Ömer belki zorbalığı kaldırabilirdi. Buna alışmıştı artık o kadar zaman sonunda. Ama onu esas şaşırtan şey diğer insanların tavrıydı. Doruk ona kötü davrandığında bunu alkışlayan,gülen insanlarla. Yani Ömer birini zor durumda görse gülmek şurda dursun koşup kurtarma içgüdüsüne sahipti. Tolga belasını bile bu yüzden başına sarmıştı.

Ama Ömer Tolga'yı Doruklara tercih ederdi. En azından herkes Tolganın nasıl bir bela olduğunun farkında ve ondan hoşlanmıyorlardı. Doruk gibi herkesin göz bebeği değildi. Tıpkı şu anda kantinin bir ucunda tek başına olduğu gibi hep yalnızdı.

Bakışlarını oturduğu masaya çevirdi. Yüzsüzce hiçbir şey olmamış gibi masalarına gelip oturmuş olan Doruk ve Berk ikilisine baktı. Gülerek onlarla sohbet etmeye çalışıyorlardı. Bunu neden yaptıklarına anlam vermeye çalışıyordu kendince. Ömer çok şey istemiyordu ki ya tüm bunlardan sonra birbirlerini görmezden gelselerdi ya da en kötü gelip bir özür dileseydiler. Kuru bir özür dileseydi de öyle cesaret etseydi şu yaptığı şeye.

Şu anda midesi bulanıyordu. Doruk kantinde oturdukları masaya gelmiş ve onlarla sohbet etmeye çalışıyordu. Masa buz kesmişti. Berk de gelmiş bir kolunu Ömer'in oturduğu sandalyenin arkasına atmış onunla konuşmaya çalışıyordu. Ömer önce sandalyedeki eline sonra Berkin yüzüne baktı. Ulan Doruk mu daha yüzsüzdü Berk mi?

Hadi Doruk ekmeğinin peşindeydi belli ki babası okulda herkesle iyi geçin,imajımızı düşün demişti. Doruk da en iyi oyunculuğunu sergileyerek bunu yapıyordu. Ama bu salak Berke noluyordu. Dorukun kuyruğu gibi sürekli peşinden geliyordu. Yok Ömer kesin sinir hastası olacaktı. Hayır tüm yaşananları Ömer kafasında mı kurmuştu ya. Artık bundan bile şüphe duymuştu bu ikisinin tavrı yüzünden. Gerçi sadece onların tavrı değildi ki. Okulun tamamı bir şey olmamış gibi davranıyordu. Nereye düşmüştü böyle ya!

Ömer kendi kendine 5 dakikadır okulun dedikodusunu anlatan Berke döndü. Artık sinirde öyle bir seviyeye ulaşmıştı ki bomboş bakıyordu. Berk bile bunu beklemiyor olacak ki şaşırdı. Sonra sandalyedeki elini tittirdi.

Tekrar Doruk'a döndü ve "Siz bizim masamıza neden geldiniz?" diye sordu.

"Sınıf arkadaşıyız biz Ömer. Bugün de burada oturalım dedik." dedi Doruk sahte olduğu çok belli olan bir gülümsemeyle.

Tolga ise tam bu sahneyi net bir şekilde izleyebileceği bir köşeye geçmişti. Ömerlerin masadan gözünü ayırmadan elindeki kahvesini içiyordu. Yüzünde alaylı bir gülümseme vardı. Ömer'in ne zaman patlayacağını bekliyordu.

O sırada kantine Kaan giriş yaptı. Ömerlerin masada Doruku görünce şaşkınca onlara doğru baktı. Daha sonra bakışları Dorukun nefret dolu bakışları ile kesişince hızla çevirdi bakışlarını. Tolga'yı fark edince onun yanına gitti.

"Ne oluyor burada?" diye sordu Kaan şaşkınlığı ses tonundan belli olurken.

"Yani tiyatro oyunu olabilir. Ömer'in imtihanı adlı." diye mırıldandı Tolga.

Kaan bakışlarını o tuhaf görüntüden çekip Tolga'nın alaylı bir gülümseme yer etmiş yüzüne baktı.

"Bakma hiç bana öyle. Tam nokta atışı yaptım bence. Şimdi bunlar iki gün iyi davranır işleri bitince üçüncü gün eskiye dönerler. Ya onlardan birisindir ya da değilsindir. Ömer onlardan biri değil,asla da olamaz."

"Neden olamasın ki? Onlardan biri olmak için ne yapmak lazım?" Kaan bunu merakla sormuştu. Belki alacağı cevap kendini Doruk'a sevdirme yönünde işe yarardı.

Tolga onun sorusunun arkasındaki niyeti sezmişti çoktan. "En iyi Süsen bilir aslında. Ben de onlardan biri sayılmam gördüğün gibi." dedi bakışlarını ona çevirip devam etti "Ama anladığıma göre karakterini yok etmen gerekiyor. Doruk gerçek bir arkadaş istemez yanında. Aslında o gruptaki kimse istemez. Hepsi bunun farkında. Birbirlerini yalandan överler ardından arkasından konuşurlar falan. Yani hem basit hem de çok zor onlardan biri olmak. Ama sen boşa heveslenme. Dorukun kardeşi olamazsın. Sana göre değil tüm bunlar."

Kaan utandığını hissetti. Yüzü yanmaya başlamıştı. Bu çocuğun her düşündüğünü hemen anlaması bazen can sıkıcı olabiliyormuş diye düşündü.

"Öyle bir amacım yok zaten." diye mırıldandı.

"Hmmm evet kesin öyledir." diye yankıladı onu Tolga.

İkili Ömerlerin tuhaf masasını izlemeye devam ettiler. Ömer ise etrafına bıkmış bakışlar atmaya devam etti. Harika'nın yanında oturan Süsen ise meraklı bakışlarla bakıyordu. Doruklar gerçekten Ömerle aralarını düzeltme kararı aldıysa Süsen için de güzel bir haberdi bu. Ama Süsen'in bilmediği şey herkes kendi yaptığından mesuldu. Ömerle arasını ancak kendi düzeltebilirdi. Bunu yapabilecek kadar güçlüydü ama işte daha farkına varamamıştı. Gerçek Süsen'i arayıp bulması gerekiyordu.

Mutluluğa UlaşmakWhere stories live. Discover now