Ömer her zaman Tolga'nın karşısında yer alır

201 11 35
                                    

"Ne zaman döneceksin? Okul sensiz çok boş"

Tolga attığı mesaja bininci kez baktı. Görüldü atmış ama bir cevap yazmamıştı Kaan. Keşke gelse, artık gelse diye içinden geçiriyordu Tolga.

Aynadan kendine şöyle bir baktı ve kolundaki yaraları fark edince irkilerek gömleğini çekiştirdi. Herhangi birinin bu yaraları görme ihtimali bile korkunç geliyordu ona.

Derin bir nefes alıp odadan çıktı. Hızlıca kapıya yöneldiği sırada babasının sesini duydu. Tam çıkıp gidecekken nereden çıkmıştı bu? Niye seslenmişti ki? Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip sesin geldiği yöne yani salona doğru yürüdü.

Babası her zamanki tekli koltuğunda oturuyordu. Bakışlarını okuduğu kitaptan çekip Tolgaya dikti. Tolga'nın bütün tüyleri diken diken olmuştu çünkü o bakışlarda derin bir öfke görmüştü. Korkma dedi kendi içinden. Her zamanki şeyler işte. Korkma...

İçinde oluşan korku dalgasının aksine yüzü ifadesizdi.
"Efendim baba" dedi titrememesine özen gösterdiği sesiyle. Korkmamalıydı yada en azından belli etmemeliydi. Çünkü babası korkaklardan nefret ederdi. Onu daha çok kızdırmak istemezdi.

"Okulda kopya çekiyormuşsun. Benim oğlumun kopyaya ihtiyacı mı var? Sen salak mısın? Senin beynin yok mu?" diye gürlemişti babası. İster istemez bir iki adım geriye gitti Tolga. Babası bunu fark etmiş olacak ki alaycı bir gülümsemeyle

"Madem korkacaksın o zaman korkacağın şeyi niye yapıyorsun? Bıktım senin ezikliğinden. Bir barçın gibi davranmayı sana öğretemedim ben"

Sabah sabah yine hakaretler yiyordu. Hafif titremeye başlayan sesiyle yalan söylemeyi denedi. "Baba ben kopya çekmedim. Kim söylediyse yalan söylemiş" Babası ayağa kalkınca yine bir adım geri çekildi.

"Geriye kaçma" diye bağırdı babası.

"Sınıf arkadaşın söyledi. Gayet dürüst bir çocuğa benziyordu"

Tolga bunu babasına söylemeye kimin cesaret ettiğine hayret etti. Çünkü bu cesaretten öte bir şeydi. Bunu yapan salağa içinden acımaya başladı. Ehh neticede her kimse ölüm fermanını imzalamıştı. Tolga bunun hesabını mutlaka soracaktı. Kaçış yoktu. Gözlerine yerleştirdiği intikam duygusu ile bakmaya devam etti. Kimdi acaba? Babası mutlaka söylerdi şimdi.

"Okuldan çağırdılar. Bende senin yine kabahatinin olduğuna emin olarak gittim. Ömer denen çocuğu çağırdı matematik hocan. Beni yine utandırmayı başardın"

Babası az önce ne demişti? Ömer mi demişti? Yok canım kesin Tolga yanlış duymuştu. Ömer böyle bir şeyi yapmazdı. Tamam arkadaş değillerdi ama bu şekilde arkadan vurmazdı!

Emin olmak ister gibi kısık sesle "Ömer mi söyledi bunu?" diye sordu.

"Ne kadar düzgün bir çocukmuş. Başarılı da. Senin gibi umutsuz vaka değil! Ne kadar şanslısın senin imkanlarına o çocuk sahip olmuş olsaydı neler başarırdı"

Babası konuşuyordu ama Tolga duyamıyordu ki! Kulakları uğulduyordu. İçindeki bu duygunun adını koyamıyordu bir türlü. Öfke miydi? Evet o da vardı ama bu kadar yakıcı olan o değildi. Sonunda o duygunun ne olduğunu fark edince şaşkınlıktan donup kaldı. Hayal kırıklığı...

Ama Tolga aptaldı. Aptaldı çünkü Ömerle arkadaş olabileceğine inanmıştı. Ömer her zaman onun karşında yer almıştı. Bu hep böyle olmuştu. Bu çocuk asla yanında yer almayacaktı.

Altı üstü kopya çekmişti. Bunu bile sorun edip babasına şikayet etmiş olması Tolga'yı delirtiyordu. Bu çocuk kendini ahlak abidesi mi sanıyordu. Kendince Tolgayı düzelteceğine falan mı inanıyordu? Eee o zaman fena halde yanılıyordu. Değişmeyeceğini ve ona karşı gelmemesi gerektiğini ona iyice öğretecekti.

***

Yine yüzünde izlerle okula gelmek zorunda kalmıştı. Bunun suçlusu ise kahramancılık oynamayı seven Ömerdi. Derslerde yanındaki boşluk canını sıkıyordu. Üstüne Ömer'in üzgün bakışlarına denk gelmek katlanılmazdı. Hem suçlu hem güçlü diye geçirdi içinden. Sanki söyleyen o değildi. Niye şimdi böyle bakıyordu. Ayrıca o kimdi ki Tolga'ya acıyacaktı. Ama hepsini ödetecekti ona.

Ömer ise ona öfkeyle bakan Tolga'nın neden böyle baktığını bir türlü anlayamıyordu. Yine neye sinirlenmişti bu deli? Ömer'in olanlardan haberi bile yoktu. Tolga'nın kopya çektiğini kimseye söylememişti.

Tolga ve Ömer'in arasının iyi olmasını istemeyen Doruk ve Berk başka bir sınıftan ayarladıkları bir çocuğa özellikle Ömer'in adını vererek söyletmişlerdi. Doruk Tolga'yı biraz bile tanımışsa bunun intikamını alacağını biliyordu. Neticede aynı ortamlarda birbirlerini görerek büyümüşlerdi biraz fikir sahibi olmaları doğaldı. Hem planın esas mimarı Tolga'yı daha iyi tanıyan Berkti. Liseden önce kısa bir süre Tolga ile arkadaşlık yapmıştı. Ama Berk'in vazgeçmeyeceği tek arkadaşı Doruktu. O yüzden Tolga ile arkadaşlığını bitirmişti. İki tarafta buna zerre kadar üzülmemişti zaten.

Sınıfta yan yana oturan Doruk ve Berk zafer kazandıklarının farkındaydı. Tolga'nın Ömer'e olan nefret dolu bakışlarını gördükçe keyifleri yerine gelmişti. Kaan da gelmiyordu şu aralar okula. Doruk şu Tolga ve Ömer de sınıfta olmasaydı işte o zaman her şey eskisi gibi olacaktı diye düşündü. Ama bu ikisi birbirini bitirecekti ve o zaman belki de okuldan bile giderlerdi.

Mutluluğa UlaşmakWhere stories live. Discover now