3. Bölüm

176 7 3
                                    

İyi okumalar!
*
Saçları örgülü bir şekilde sokaklarda ip atlayan bir kız çocuğuydum. Renk renk çiçekli elbisesi ile oradan oraya koşturan bir çocuk..
Şimdi büyümüştüm ve bunu kalbime anlatmak, kabullenmekten daha zordu.
Kalbim hâla kırık bir kız çocuğuydu. Sol yanım sokaklarda, ruhum mazide kalmıştı.

O sokaklarda, o mahallenin içindeydim. Tek başıma yaşamak zorunda kaldığım evimin önünde konuşmaları dinlemeye başladım.
Ayıp olmasıda umrumda değildi açıkçası.

"Camiye en yakın yer burası Ahmet. Bizim evden her gün ezan okumak için kalkıp gelmek yorucu ya! Kolaylık vermiş Allah, bu evi tutalım." İnce ve naif sesin sahibi Yunus Emre'ydi.

"İyide abi, Havva ablam seni yanından ayırır mı?" Ne yani buraya mı taşınacaktı? Benim apartmanıma?! Aynen senin apartmanın, mahallede senin ya çokta şey yapma!

"Kusura bakma ama ben öyle, ses düzeneği saati gelince ezanı okusun bende yatıp maaşımı alayım diye okumadım. Gelirim girerim camime, görevimi yapar çıkarım. Helal para kazanarım. Annemde saygı duyacaktır." Bir bakıma haklıydı ama şöyle bir sorun vardı ki, bu apartmanın sahibi yurt dışındaydı ve tüm daireler doluydu. Ara sıra tatillerde çocukları geldiğinde üst katta kalıyordu! Diğer dairelerdede aileler yaşıyordu.

Gidip bir kavga çıkarıp bu apartman benim havalarına girmek istesemde yapmadım. Bir anda gelen cesaret ve deliliklerimden acilen kurtulmam gerekiyordu. Sakince yürümeye başladım. Yokuş aşağı yürürken garip bir şekilde apartmanıma ay apartmana taşınacak kişinin o olması sinirimi bozmuştu. Kavga etmeye bir yer aradığımı hissettim ama bunu kendime hiç çaktırmadım.

Sonunda kapımın önüne geldiğimde arkası dönük bir şekilde evi inceleyen bu iki adamın önümden çıkmaları için "hey!" Diye seslendim. Yunus Emre'nin yanındaki esmer adam bana dönmüştü ama Yunus Emre hâla evi inceliyordu. Çok mu beğenmişti acaba?

"Kapımın önünden çekilirseniz, evime gireceğim." Yalandan gülümsememi onlara sunup bir adım daha attığım sırada esmer olan adam geri çekilip yol verdi. Yunus Emre evimi aydınlatan uzun bir sokak lambası olmaya karar vermişti sanırım. Direk gibi dikiliyordu.

"Bakar mısınız?" Esmer adam bana seslenmişti. Seslenmeseydi keşke, çünkü evime gidip güzel bir uyku çekmek istiyordum.

"Efendim." Yalandan gülümsemek benim için hep kolay olmuştur. Çünkü çevremdeki insanları genelde sevmem ama gülümsemek zorunda kalırım. Yaşadıkça alışıyor insan bu duruma.

"Bu evde boş daire var mı? Bir bilginiz var mı?"

"Evet hepsi dolu. Yalnızca apartmanın sahibinin çocukları tatillerde gelip benim üst katımda kalırlar. Orası boş yani ama siz başka ev bakın. Dolu burası dolu." Çok kötüsün. Öyleyim.

"Neyse biz konuşalım bir. Sizde numarası varsa verir misiniz?" Kibar konuşmaya çalıştığı o kadar belli ki. Normalde kaba saba bir erkek olduğuna yemin edebilirim.
Ayrıca dolu yani, ne numarası?! İngiltere prensi mi bunlar, bir telefonla hâlledecekler?

"Kardeşim dolu diyorum ya! Ne numarası?" Gece gece uğraştığım şeye bakın ya! Banane milletin evinden, sahibinden, dairesinden. Neden hep bana sorulur böyle şeyler? Ben şuan neden bu kadar sinirli ve gerginim? Eğer sinirli ve gerginsem neden sinirimi bu insanlardan çıkarıyorum?!

"Siz verin varsa, konuşuruz biz." Direk konuşmuştu sonunda. Demek ki hayatına bir sokak lambası olarak devam etmek istememişti.

"Vermiyorum. Gidin kendiniz bulun, gece gece..Uyuyup bi kendinize gelinde buranın dolu olduğunun farkına varın." Bir şey demelerine fırsat vermeden anahtarla kapıyı açıp hızla içeri girdim.

Beyaz Gül: 24Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin