10. Bölüm: "Seni Kışa Yaşatmaz."

47 4 0
                                    


10

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


10. BÖLÜM: "SENİ KIŞA YAŞATMAZ."

The Day I Met You, Matilda Mann
Yol Arkadaşım, Sezen Aksu
Somebody Else, The 1975

Kuvars Anemon

Eylül, 2022
Hastane

Onu, o yaz gecesi çatıda gördüğümde fark edememiştim ama aşağı inip tam karşımda durduğunda dikkatimi çeken ilk şey dudağındaki ben olmuştu. Dudağının üstünde ya da çevresinde değil, dudağının içinde; gözle görülür bir yerde küçük ve kahverengi bir noktaydı. Bir insana bu kadar yakışacağını düşünmediğim bir şeydi.

Sonrasında kalbime, zihnime; her bir hücreme bu kadar derinden işleyip hüküm kuracağını bile düşünmeyeceğim türdendi.

Bu, dış görünüşüyle ilgili dikkatimi çeken ilk şeydi. Onu asıl ilk kez gördüğümde ise, çatıdayken, dikkatimi gözlerindeki hüzün dalgası çalmıştı. Fırtınanın ortasında kalmış küçük bir tekne gibi oradan oraya savrulduğu titreyen ellerinden, kirpiklerinden belli oluyordu. Gözleri, yaşamaktan yorulup kendini karaya vuran ve kumların ortasında çırpınan bir balık gibi bakıyordu.

Aşağıya inip onunla tanışma kararımı onu gördüğüm ilk anda vermiştim. Arkadaş ya da insan canlısı olduğumdan değil, tam tersi, hiç değildim. Ama onun gözlerindeki hüzün karşı çatıdan canlanıp ayaklarıma kadar gelmiş, bir çift el olup bileklerime dolanmış ve beni ona sürüklemişti sanki. Ona giderken, ona adımı söylerken, gülümserken... Zihnim bir başkası tarafından kontrol edilmeye başlanmış gibiydi.

Ona bu şekilde çekildiğimi nasıl anlatabilirdim? Hiçbir zaman anlatmamıştım.

Benden ürkme ihtimali aklıma her geldiğinde donup kalmış, o fikre arkamı dönmüş ve kaçmıştım.

Ona göre ben zaten, ona arkamı dönüp hep kaçmıştım.

Bugün, tersini bir kez daha ispat etmek için buradaydım.

Neden geldiğimi sorduğunda, "Umudumu kaybetmek üzereyim," demiştim ona.

"Sana onu burada bulacağına inandıran ne?" diye cevap vermişti neredeyse hissiz bir şekilde. Gözleri ellerimdeki çiçeklerde olur zannediyordum ama o, az önce omzuma konmuş kelebeğe kilitlenmişti. Ses tonu eskisi gibi kırgınlığını da sunmuyordu. Gizlemiş, kırıklarını alıp içine batırmış ve derisini dümdüz etmişti. Elimi sürsem ona, kan gelirdi; cam gelmezdi.

"Şimdi sana bakıyorken bile solmuş bütün çiçeklerin yeşermesi?"

"Ölür," dedi bana acımasızca gelen bir sesle. "Koparılmış her çiçek ölmeye mahkûm. Seninki de sadece an meselesi." Bu sefer kafasını kaldırdı, gözlerini hiç çekinmeden dikti gözlerime çoktan öldü, der gibi. Sen öldürdün. Oysaki ikimiz de onun bahsettiği ölümün benden kaynaklı olmadığını biliyorduk. Kızgın olduğunun, ben olmadığımı biliyorduk. Ama o böyle baktıkça benim kendime olan inancım ağır balyoz darbeleriyle sarsılıyordu.

ANEMONWhere stories live. Discover now