12. Bölüm: "Bunlar Dökülen Son Yapraklar."

51 4 2
                                    



12. BÖLÜM: "BUNLAR DÖKÜLEN SON YAPRAKLAR."

Sabrina Carpenter, OppositeSabrina Carpenter, Cindy Lou Who

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sabrina Carpenter, Opposite
Sabrina Carpenter, Cindy Lou Who

Kumraldı.

Mavi gözlüydü tıpkı onun gibi. Ayaklarındaki topuklulara rağmen benden kısaydı. Ne çok ince ne de dolgundu dudakları. Düzgün bir burnu vardı. Kocaman gözleri ışıl ışıldı ona bakarken. Canlıydı, benim ölü bakışlarımın aksine. Ben bir bataklıkken o yeni açan güneş gibi aydınlatıyordu etrafı enerjisiyle.

Güzeldi.

Çok güzeldi.

Yaydığımız enerjiden tartıştığımızı anlasa bile kibardı, "Bir sorun mu var? Söylediklerinizi anlamıyorum," derken. Ona kötü davranamazdım ama kibar olmak seçeneklerim dahilinde bile değildi. Bu yüzden attım üzerimdeki havluyu yere ve, "Arabayı hazırlasınlar," dedim Marcus'a veda etmek için bahçe kapısına yürürken. "Bir an önce kurtulmak istiyorum bu ortamdan."

Sürgülü kapıyı çektim ama öyle ağırdı ki ilk seferde gelmedi. Ya da ben fazla güçsüzdüm. Sif halletti benim yapamadığımı fark edince. "Sana bir de yemek söyleyelim. Saatlerdir bir şey yemedin, enerjisiz kaldın," dedi ve elini sırtıma yerleştirdi ben çıkana kadar. Ayakta durabildiğimden emin olmak istiyordu sanki.

Saatlerdir değil, dünden beri bir şey yemedim, yerine, "Olur," dedim.

Marcus ve asistanları ekipmanları toplarken, bizim ekiplerimizden birkaç kişi de çekilen fotoğrafları inceliyordu. "Çok iyi bir iş çıkmış ortaya," dedi içlerinden biri. "İlişkileri olduğunu bilmesem âşık olduklarını söylerdim."

Bir başkası devam etti. "İnanılmaz bir enerjileri yok mu? Gerçekten yakışıyorlar. Birlikte olmamaları yazık olmuş resmen." Ben daha dinlerdim ama Sif, yine benim yerime boğazını temizleyerek el koydu duruma. "Marcus, Petunya'nın ayrılması gerekiyor." Kameranın başındakiler, April da dahildi buna, sessizce kenara çekilerek işlerine döndüler. Marcus elindekileri bırakıp bana döndü. "Bence de, bugün fazlaca üşüttüm sizi. İyisin değil mi?"

"İyiyim, fotoğraflar ne zamana hazır olur? Tekrarlamamız gereken bir şey olmaz değil mi? Öyleyse eğer kalabilirim, sarkıtmadan bugün bitirelim." Kafasını şiddetle iki yana sallayarak kollarımdan tuttu. "Çekimler harika oldu. Bitirmem gereken süreden birkaç gün önce ekibine, son olmasa bile en yakın hallerini gönderirim. Eline geçmesi çok uzun sürmez."

"Peki, sana güveniyorum," dediğimde genişçe gülümsedi. "Hadi, git artık." Birbirimize sarıldık ve arkamı döndüm. Sif, birkaç adım ileride bekliyordu hâlâ bana eşlik etmek için. Marcus da arkasını döndü ama ben adım atamadım nedense. Yürümek istesem de az önce maratonu bitirmiş gibi nefes nefeseydim. Hareket etmediğim halde durup soluklanmam gerektiğini hissettim.

ANEMONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin