1.

485 20 5
                                    

"Gryffindor!" bu sesleniş kimse tarafından beklenmiyor olacaktı ki salon birden sessizleşmişti. Ne beni dört gözle bekleyen Slyhterin masası, ne de binalarına bir öğrenci seçilmiş olan Gryffindor masasından çıt çıkmıyordu. Müdür Albus Dumbledore bile şoka uğraşmıştı ama kimse benim kadar şaşkın olamazdı. Nasıl olabilirdi ki böyle bir şey?! Ben, Lucius Malfoy ve Narcissa Malfoy'un kızı, Draco Malfoy'un ikizi Amora Malfoy, nasıl bir Gryffindor olabilirdi? İmkansızdı. Bu okulu herkesin başına yıkmadan önce şu çirkin ve bunak şapkayı kafamdan almalılardı...

•flashback bitimi•

O öğleden sonra ikizimle beraber büyük salonda yemek yiyorduk. "Ve sonra iksiri patlatıp her yeri mahvetti." diyerek bitirdim cümlemi. Crab ve Goyle gülmekten nerdeyse öleceklerdi, Draco'da gülüyordu ama onlar kadar değil. "Aptal Longbottom, tek beceresi o iğrenç bitkiler!" diyerek yüzümü buruşturdum. "Hiçbir Gryffindor hiçbir haltı beceremiyor, onlara acıyorum." dedi Draco Gryffindor masasına bakarak. "Ama Draco, senin ikizinde bir Gryffindor-" "Kes sesini Goyle!" yüksek sesimle onu susturmuştum. "Bana ne cüretle Gryffindor dersin! Benim kanım yeşil akarken o binaya ait olmam imkansız! Şapka bir hata yaptı ve kimse bunu düzeltmedi."

Draco bu söylediğime sırıtsada bir şey söylemeyerek yemeğine devam etti. Aklıma birinci sınıfın tatilinde eve gittiğimizde yaşadıklarımız gelmişti. Babam ve annem onları utandırdığım için bana ceza vermişlerdi. Zaten Gryffindor'a seçilmem yetmezmiş gibi saçma sapan dedikodularda çıkmaya başlamıştı. Kimse nasıl kızıl olduğumu açıklayamazken Draco'yla farklı binaya da gitmemiz herkesi şüphelendirmişti. Söylentilere göre ben bir Malfoy değilmişim, beni evlat edinmişler.

Hepsi kocaman bir yalandı. Draco'yla özel bir bağımız vardı ve bu bağ kardeşlikten başka bir şey değildi. Kalbimin yarısının onda attığını biliyordum, fakat ne olursa olsun söylentiler Malfoy adını lekelemişti. 4 senedir neler çektiğimi kimse bilmiyordu, özellikle babam bu konuda çok hassastır. Kendimi affettirmenin tek yolunun Karanlık Lord'a zamanı geldiğinde hizmet etmek olduğunu söyleyip duruyor. Bende bunu yapmak için bekliyorum...

"Hey Malfoy!" hem ben hemde Draco kafamızı kaldırdığımızda Diggory'i görmüştük. Acaba hangimize seslenmişti? Göz göze geldiğimizde benimle konuştuğunu anlamıştım. Aslında onunla kişisel bir problemim yoktu, benden yaşça büyüktü ve çok yakışıklıydı. İkinci sınıftayken ona aşık olduğum gerçeğini saklamıyordum fakat üçüncü sınıfta benim için bitmişti. "Evet?" dedim duygusuz bir ifadeyle. "Konuşabilir miyiz?" ayağa kalktım ve büyük salonun kapısına kadar onu takip ettim.

"Bir iksir için ağaç yılanı derisine ihtiyacım var ve öğrenci dolabında hiç kalmamış. McGonagall senin geçen hafta hepsini aldığını söyledi." bu doğruydu, çok kullanışlı olduğu için senenin başında bolca alıp saklıyordum. "Evet aldım." "Eğer sakıncası yoksa birkaçını bana verebilir misin?" Lord aşkına! Nasıl bu kadar yakışıklı ve bir soru sorarken bile havalı olmayı başarıyordu bilemiyordum doğrusu. Ona biraz vermeli miydim? Tam emin değildim. "Ne iksiri yapacaksın? Biliyorsun iksirim çok iyidir, malzeme vermekle kalmayıp yardım edebilirim." işime geldiğinde gayet yardımsever bir cadıydım.

Dudaklarımı yalayıp saçlarımı geriye attığım sırada hafifçe sırıtıp konuştu "İhtiyacım olsa iksir için yardım isterdim," bir adım atıp bana yaklaştı "Sadece malzeme, lütfen." bir süre bakıştıktan sonra cazibesine karşı koyamayıp teklifini kabul etmiştim. "Ancak bu iyiliğim karşılıksız kalmamalı, bir gün elbet benimde sana işim düşer." tekrar güldü "Dönemin başında dolaptaki bütün ağaç yılanı derisini alman pek kurallar etiğinde değilken bunu müdüre şikayet etmeyerek yeterince yardım ediyorum bence?" zordu, bu huyunu seviyordum.

Ona meydan okuyarak baktığımda ellerini havaya kaldırdı "Tamam kazandın. İyilik borcum olsun." "İşte böyle." hemen Gryffindor ortak salonuna oradan da odama çıktım ve iki adet deriyi alıp geri döndüm. "Al bakalım." diyerek ona uzattım "Teşekkürler Malfoy, seninle iş yapmak zevkti." "Aynı şekilde." arkasını dönmüş adımını atmıştı ki onu durdum "Diggory!" kafasını bana çevirdi "Turnuvada başarılar. Sonuç olarak kimin değil hangi okulun kazandığı önemli. Hogwarts'ın kazanmasını umuyorum." sırıttı. "Potter'da turnuvada ve senin binanda-" "Potter bir Gryffindor." dedim imalı bir sesle ve sonrasında sırıttım. "Öyle olsun, yeniden teşekkürler." dedikten sonra gözden kayboldu ve bende geri yerime geçip yemeğime devam ettim.

"Şu aptala fazla yüz veriyorsun. Dangalağın teki." dedi Draco yüzünü buruşturarak. "Olabilir ama en azından yakışıklı, bu okulda öyle çok büyücü yok. Bırakta eğleneyim biraz." "Boş." dediğinde kafamı kaldırıp sinirli gözlerle ona baktım. "Senden büyük, sana bakmasının imkanı yok." dedi ve o sinir bozucu gülüşünü takındı. "Draco Lucius Malfoy, bu bir meydan okuma mı?" dediğimde bir anda ikimizde ciddileşmiştik.

Draco ile böyle iddialara hep girerdik. Mesela daha birinci senede kim daha önce quidditch takımına girecek diye bir iddiaya girmiştik. 2 ay ile kazanmıştı. Yine aynı sene ben yıl sonu kupasını Gryffindor kazanacak derken o Slyhterin demişti, tabiki ben kazanmıştım çünkü Dumbledore'un ne yapıp edip o kupayı kırmızılara vereceği kesindi. İkinci senede ise Uyku İksiri'ni ilk yapan kişi diğerinin üzerinde kullanma hakkında sahip olacaktı. Sonuç ise Draco bir gün boyunca uyumuş ve tüm dersleri kaçırmıştı. Genel tabloya baktığımızda ben 2-1 öndeydim ve öcünü almak istiyordu. Bu yüzden de Diggory'i kullanacaktı.

"Bu kesinlikle bir meydan okuma." dediğinde ikimizde olduğumuz yerde doğrulduk. Bana elini uzattı ve şartları söyledi "Üçüncü görevin başlamasına kadar zamanın var, onunla sevgili ol." memnuniyetle gülümseyip elini tuttum ve sıktım "Eğer bu dediğini yapabilirsem bana yeni dönemde çıkacak olan Nimbus 2001'den alacaksın." "Ama ben kazanırsam Kürk Torba borcun olacak." bu dediği şey çok zordu çünkü Kürk Torbaları her dükkanda bulunmuyordu. Sadece sahibine açılan özel bir torbaydı ve içine istenildiği kadar büyük nesneler konulabilirdi. Sorun ise tekinsiz dükkanlarda satılmasıydı. Eğer babam duyacak olursa tüm yaz ceza alırdım.

"Kabul." "Kabul." asamı çıkarttım ve ellerimize doğru tutup sihirli kelimeleri söyledim. Bozulmaz yemin kadar ciddi değil ama yine de önemli bir söz büyüsüyd. Bunu her zaman yapardık. Nihayet her şey bittiğinde ve akşam olduğunda ortak salonda ders çalışıyordum. Kasım ayının son haftasındaydık ve olmamız gereken iki sınavımız kalmıştı; İksir ve Biçim Değiştirme. İksire çalışmayacaktım bile ama biçim değiştirme zordu. Birinden yardım istemem gerekiyordu fakat bu binadan herkes düşmanımdı.

Saat gece yarısını geçtiğinde hala çalışıyordum. Ortak salonda sadece Granger ve ben kalmıştık, herkes çoktan uyumuştu. Geriye yaslandım ve ofladım, tavşanı terliğe dönüştürmem gerekiyordu ama bir türlü yapamıyordum. Göz ucuyla Granger'a baktığımda aynı büyüyü kolaylıkla yapabildiğini görüp istemsizce kıskanmıştım. Tekrar denedim ve tekrar başarısız olunca konuştu "Cevabı sanırım biliyorum ama yardım ister misin?" bir Malfoy asla yardım istemez Amora, unutma. "İhtiyacım yok." dedikten sonra bir daha denemiş ve işleri iyice batırmıştım.

Kulakları olan bir terlik önümde belirdiğinde Granger kalktı ve yanıma oturdu. "Sana dedim ki-" "Asanı fazla hızlı sallıyorsun. Ron'da birinci sınıfta böyleydi," derken yüzünde ufak bir tebessüm oluşmuştu. "Tavşanlar narin hayvanlardır, sende narinlikle onları kontrol altına almalısın." odaklanıp baktığımda büyüyü söylemiş ve kendi tavşanına tutmuştu. Gerçekten mükemmel bir terliğe dönüştüğünde şaşırmıştım. "Şimdi sen dene." dedi bana bakarak ve az önceki başarısız terliğimi tekrardan tavşana çevirdi.

Dediklerini uygulayarak sihirli kelimeleri söyledim, terliğe dönüşmüştü ama bıyıkları vardı "Çok iyi, birkaç denemeden sonra eminim ki mükemmel olur." dedikten sonra sandalyesinden kalktı. "Granger," bana baktı ve konuşmamı bekledi "Neden bana yardım ettin?" aynı binada olmamız bir şeyi değiştirmezdi çünkü. Onlara senelerdir kötü davranmıştım, tıpkı ikizim gibi. "Belki bana kızacasın Malfoy ama bunu söyleyeceğim. Şapka asla yanılmaz-" sözünü kestim "Evet yanılabilir-" bu seferde o benim sözümü kesip devam etti.

"Hayır. Hogwarts'a gelmeden önce onlarca kitap okudum, Ravenclaw'a seçilmeyi beklemiştim ama ilk yılın sonunda farkettim ki Gryffindor benim için daha uygunmuş. Bazen dışarıdan bir gözün seni ölçmesi daha doğrudur. İyi geceler." dedi ve gülümseyerek merdivenlere yöneldi. Bende orada öylece kalmıştım, şimdiye kadar -izin vermediğim için- kimse bana bunları söyleyememişti. Granger zeki bir kızdı ama ben daha zekiydim, Slyhterin olmayabilirdim ama bir Malfoy'dum.

Yeppyeni bi kurguyla geldim, uzun süredir hp fanfic yazmıyodum özlemişim. Etiketteki herkesi koyucam hikayeye ama sırayla, bu bölüm biraz daha özet niteliğinde oldu umarım beğenmişsinizdir.

Unknown Enemy Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu