8.

127 5 0
                                    

Sabah erkenden uyandıö, zaten pek uyuyabildiğiöde söylenemezdi. Çabucak hazırlanıp büyük salona gittim ve Gryffindor masasına oturdum. Bir yandan kahvaltımı yaparken diğer yandan gözlerim Mattheo'yu arıyordu, fakat bir süre sonra Ginger'ı görmüştüm. Pençesinde kocaman bir paketle bana doğru geliyordu. "Hayranların çok anlaşılan." birden Granger'ın sesini suymamla sıçramıştım. Hemen karşıma oturmuş o da kahvaltı etmeye başlamıştı. "Kimden geldiğini bilmiyorum." diye itiraf ettim "Tabiki sevgilin göndermiştir." o an parçalar kafamda oturmuştu. Ne gönderdiğini tahmin ediyordum ama o olmaması için hala dua edebilirdim. Nihayet Ginger masama kocaman paketi bırakıp gittiğinde daha fazla beklemeden ipleri sökmüştüm.

Bu beklediğimden de fazlasıydı. Mattheo Draco ile girdiğimiz iddiayı öğrenmiş olmalıydı, Cedric'le sevgili olmak zorunda hissetmemeyim diye bana bir Nimbus 2001 alacağını düşünmüştüm ama bu çok farklıydı. "Vay canına! Bu bir ateşoku!" dedi Granger hayranlıkla. Normalde quidditchle hiç ilgisi yoktu ama bu onun bile dikkatini çekmeye yetmişti. Henüz süpürgeyi incelem fırsatı bulamadan gördüğüm bir kağıt parçasını almıştım. Üstünde M harfi vardı, tahmin etmek pekte zor değildi. Açıp okuduğumda sinirlerim tepeme çıkmıştı.

Nimbus 2001'in sana layık olmadığını düşündüğüm için daha yeni çıkan Ateşoku'nu almayı uyhun gördüm. Saçma bir iddia yüzünden sevmediğin insanlarla vakit geçirmene göz yumamam. İkizinin eline de istediği şey en kısa zamanda geçecek, yani endişelenecek bir şey kalmadı.

Not: Maçı kazanmamızı kutlamak için akşam bir parti düzenliyoruz, her ne kadar Gryffindor olup kaybedecek olsanda orada olmanı çok isterim.

Özgüveni beni mahvediyordu, ayrıca ufak bir ayrıntı daha vardı. Eğer kazanacaklarından bu kadar eminse oynaması gerekiyordu ve bir takımda iki tane arayıcı olamayacağına göre Draco kadro dışı kalmış olmalıydı. Umarım bu sadece kafamda kurduğum bir şeydir yoksa Draco sinirle bütün şatoyu ateşe verebilirdi. Hemen ayaklandım "Hey nereye?" diye sordu Granger "Gidip Draco'yu bulmam gerekiyor. Sana afiyet olsun." tam gidecektim ki tekrardan bana seslendi "Maçta başarılar. Kazanacağımızdan eminim." ona gülümseyerek cevap verip hızlı adımlarla büyük salondan çıktım.

Tam sağa dönmüştüm ki Slyhterin'in quidditch takımıyla karşılaştım. En önlerinde takım kaptanı olan Flint vardı, gözlerim Draco'yu arasa da bulamadım "Hey, Draco nerede!" dediğim sırada kalabalıktan Mattheo çıktı. "Artık onun yerime ben vardım. Yazdığım notu anlayacak kadar akıllı olduğunu-" bir anda gözlerimi ondan çekip tekrar Flint'e kitledim "Birkaç gün içinde nasıl böyle bir değişiklik yapabildin?" "Dinle Malfoy, Gryffindor olduğun için sana hiçbir açıklama yapmak zorunda değilim. Sırf Draco'nun ikizi olduğun için söyleyeceğim tek şey; İstediğim oyuncuyu kovup istediğimi alabilirim." dedi ve yürümeye devam edip büyük salona girdi, diğer oyuncularda onu takip edince Mattheo ile yalnız kalmıştık.

"Sana takıma gireceğimi söylemiştim." dedi bana biraz yaklaşarak. "Bu tamamen haksızlık." "Bunu maçtan sonra göreceksin," dedikten sonra gülümseyip takım arkadaşlaeını takip etti. Bu esnada Granger elinde süpürgemle hızlı adımlarla yanıma gelmişti "Hey Malfoy, süpürgeni unuttun," dedi ve bana uzattı "Oh evet. Teşekkürler." dedim soğuk bir sesle, daha sonra süpürgemi alıp sahaya gittim.

Yaklaşık yarım saat sonra tribünler dolup taşmıştı. Ben ise Mattheo'ya inat onun aldığı ateşokumla soyunma odasında bekliyordum. Wood bize son taktikleri veriyordu. "Amora ve George, Mattheo'yu henüz görmedik ama herkes çok iyi oynadığını söylüyor. Kaleyi ben korurum, sizin göreviniz bludgerları mümkün olduğunca ona atmak." "Pekala." dedik George ile aynı anda, zaten aklımdaki planda buydu. "Harry, umarım antremanlardaki gibi oynamazsın, bu maç çok önemli." "Merak etme Wood, Mattheo'nun hiç şansı yok." dedi Harry'de.

Unknown Enemy Where stories live. Discover now