7.

141 10 1
                                    

Kaymak biramı önüme çektim ve bir yudum aldım. Şuanda Hogsmeade'de Üç Süpürgede Mattheo ile konuşmaya gelmiştik. Çok uzun durmayıp gidip Draco ile buluşmam gerekiyordu çünkü yapılacak çok şey vardı. "Beğendin mi?" dedi elimdeki bardağı işaret ederek. Omuz silktim "Her zamanki kaymak birası işte." arkasına yaslanıp daha rahat bir pozisyona geçti. "Dinle Mattheo, gerçekten benimle sevgili olmak istiyorsan seni tanımam gerekiyor." kafasını salladı "Eminim beni araştırmışsındır." dedi sırıtarak, bunu nasıl tahmin etmişti? "Tek bildiğim Karkaroff'un eşinin yıllar önce öldüğü, bunun içinde derin bir araştırmaya gerek yok." dedim rahatça.

"Doğru." diyerek onayladı "Sen nereden geldin peki? Öz oğlu olmadığın kesin," "Değilim." dedi ve büyük bir yudum aldı birasından. "Beni birkaç ay önce evlat edindi," şaşırmış gibi yaparak kaşlarımı kaldırdım "Peki neden Durmstrang değilde Hogwarts?" bu sefer öne doğru eğildi ve yüzlerimizi yaklaştırdı. "Hadi ama Amora, cevabını bildiğin sorulardan sıkılmadın mı?" gözlerinin etkisi bende hiç iyi şeyler yaratmıyordu. Ellerimi iki yana kaldırdım "Pekala, kazandın." gülerek tekrar geriye yaslandı ve bacak bacak üstüne attı. "Sanırım başka sorun yok?" "Son sorumun cevabını bilmiyordum." dedim tekrar bir yudum alırken. "Orada dedikoduların çıkması daha olasıydı, Hogwarts'ta herkes sizin kadar meraklı değil." sizin derken ne demek istemişti acaba? Draco ve beni mi kastetmişti yoksa Cedric'in soruşturduğunu mu öğrenmişti.

"Evet sen yine bilmiyormuş rolü oynamadan önce söyleyeyim. Diggory beni babasına sormuş, o da bildiği her şeyi de anlatmış. Hazır konusu açılmışken, o çocuğu bir daha etrafında görmek istemiyorum. Bu sefer sakin olmam." geçen sefer ki hali sakindi yani! "Sen nereden biliyorsun?" tekrar gülümsedi "Ben her şeyi biliyorum, herkesin her şeyini. Sen dahil." dediğinde ona inanmamıştım. "Sana inanmam için bana düzgün bir sebep bile vermedin neden-" "Gryffindor'a seçildiğinde birçok dedikodu çıkmıştı, üvey olduğun hakkında. Quidditch takımına ikinci sene kovalıyıcı olarak girdin fakat sonradan Fred Weasley ile yer değiştirerek vurucu oldun. Kaymak birası favori içeceğin, en sevdiğin yemek ise tavuk kanat. Bir gün Weasley ile bütün tavuk kanatları yediği için büyük bir kavga edip onu hastane kanadına gönderdin."

Sözünü bitirdiğinde ağzım neredeyse açık kalmıştı. Bunları nasıl bilebiliyordu, gerçekte kimdi? Bana neden bu kadar takmıştı? "Son olarak bildiğim bir şey daha var ama bunu yarın kahvaltıda öğreneceksin." dedi sırıtarak. "Bunları nasıl biliyorsun?" dedim hayretle "İşimde iyiyimdir." "Bunun sapıklık olduğunun farkındasın öyle değil mi?" kaşlarını hafifçe çatıp kafasını iki yana salladı "Sanmam, ben aşk demeyi tercih ederim." dediğinde içeceğim boğazıma takılmıştı, ben birkaç defa öksürürken sakince beni izledi.

Nihayet kendime geldiğimde gözlerimdeki yaşlarla ona anlamsızca baktım, 3-4 gün önce tanıdığı bir kıza böylesine aşık olması çok abartıydı. "Amora, dediklerimi yaptığın sürece korkmana gerek yok-" "Ben senin evcil hayvanın değilim!" "Öylesin demedim, sen benim sevgilimsin, aşağılamak gibi bir niyetim yok" konuşma tarzı canımı sıksa da ses çıkartmayıp devam etmesini bekledim. "Ama sana garanti veriyorum, benimle olduğun sürece her gün gücüme güç katacaksın." boş sözlerine inanmak istemiyordum ama şimdiye kadar ne dediyse doğru çıktı, bu yüzden korkmaya başlamıştım.

"Sanırım benim artık gitmem gerekiyor, sonra görüşürüz." dedim ve kalktım. Tam gidecektim ki yanından geçerken kolumdan tuttu, kafamı ona çevirdim "Sevgilini öpmeden mi gideceksin?" bu çocuğun öpücükle ilgili sorunları vardı bence. Yanağını öpmek için eğildiğim sırada kafasını çevirinde dudaklarını öpmek zorunda kalmıştım. Geri çekildiğimde sırıttığını gördüm "Görüşürüz sevgilim." ona bir daha bakmadan bardan çıktım ve Draco'nun yanına doğru gittim.

Unknown Enemy Where stories live. Discover now