11.

90 7 3
                                    

Büyük salona hızla girdiğimde neredeyse dopdolu olduğunu görmüştüm. En karşıda ise Dumbledore duruyordu, gidip yakasına yapışmak ve bana neden senelerdir hiçbir şey söylemediğini sormak istiyordum. Hayatımın her geçen gün biraz daha mahvolduğunu izlemek hoşuna gitmiş olmalıydı. Yer bulmak için ilerlerken gözlerim dolmuştu, herkes Cedric için mi toplanmıştı? Nihayet Potter'ı bulduğumda hemen yanına gitmiştim, kafasını yere eğmiş öylece duruyordu. "Pot-" diyeceklen bir an duraksadım, cidden soyadıyla seslenmeme gerek var mıydı? "Uhm, Harry." dedim sonradan. Göz ucuyla koluna baktığımda sarılı olduğunu görmüştüm, kalbim acıyordu. Ona zarar verdiğim için kendimi asla affetmeyecektim. Kafasını kaldırıp bana baktı, aynı benim gibi gözleri doluydu.

Konuşamadım, ona diyecek hiçbir şeyim yoktu. Bu yüzden kendimi akışa bıraktım ve ona sımsıkı sarıldım. Cedric'le aramda olanları az çok biliyor olmalıydı. Boynuna sarıldım ve ilk kez kokusunu içime çekerek ağladım. Hemen bana karşılık verdi ve sırtımı sıvazladı. "O, o" diyebildim sadece "Biliyorum," dedi ve beni kendine daha çok bastırıp ağlamamı kesmeye çalıştı. Fakat bütün duyguları bir anda yaşarken ağlamamak imkansızdı. Yıllar sonra gerçek kardeşime sarılıyor, kokusunu içime çekebiliyordum. Üstelik o bunu bilmiyordu bile ve ben söyleme konusunda henüz bir karara varmamıştım.

Çok geçmeden Granger ve Weasley de yanımıza geldi "Harry," dedi Granger "İyiyim." dedi ve göz yaşlarını sildi, bende aynısını yaptım ve tüm dikkatimi Dumbledore'a verdim. Uzun olmayan, duygulu bir konuşma yaptı. Herkes büyük bir sessizlik ve saygı içinde onu dinlemişti, tıpkı hak ettiği gibi. Konuşması bittikten sonra herkes dağılmış ve ortak salonlarına gitmişti. Fakat ben gitmedim, kürsüye çıkıp tabuta dokundum. Cedric içindeydi. "Malfoy," dedi Dumbledore, sinirle ona döndüm. "Yalan söylemenize gerek yok profesör. Artık biliyorum." "oh!" dedi sakinlikle ve yanıma gelip tabutu açtı. Cedric'in yüzünü gördüğüm an tekrar ağlamaya başlamıştım, onu kollarımla sardım ve kafamı göğsüne koydum. "Nasıl öğrendin?" "Neden merak ediyorsunuz, öğrendim işte." bütün ölümyiyen ve Voldemort konularını ona anlatamazdım.

"Pekala, sanırım vakti gelmiş." dedi karşıma geçerken, kafamı kaldırdım "Vakti gelmiş mi! Öğrenmeseydim daha ne kadar saklayacaktınız!" dedim sesimi yükselterek. "Travma yaşamanı istemedim ayrıca tek bilen ben değildim. Neden Malfoy'lara kızmıyorsun?" "Onlara kızmadığımı mı düşünüyorsun!" diye bağırdım sonunda "Hepsinden nefret ediyorum. Neden ben! Neden hep ben!" "Ne bilmek istiyorsun?" nefes nefeseydim "Nasıl bir Potter'ken Malfoy'a dönüşebildim?" "Pekala," dedi ve doğruldu, ellerini arkasında birleştirip yavaş yavaş yürümeye başladı.

"Yıllar önce, Lily ve James Potter'ın ikiz bebekleri 31 Temmuz'da dünyaya geldiler. Sen gözlerin hariç tüm özelliklerini annenden almıştın, Harry ise tam tersi. Ne komik. O zamanlar karanlık dönemlerdi Amora, Lord Voldemort'un en güçlü zamanlarıydı ve ortaya bir kehanet çıktı.
Karanlık Lord'u alt edecek güce sahip olan biri ona üç kez karşı çıkmış olanlardan 7.ay biterken doğacak. Bu erkek çocuk Karanlık Lord tarafından kendine denk olarak görülüp işaretlenecek. Ancak bu çocuğun Karanlık Lord'un bilmediği gizli güçleri olacak. İkisinden biri diğerinin elinde ölecek. Çünkü diğeri varlığını sürdürürken ikisi yaşayamaz."

Evet bu kehaneti herkes gibi bende biliyordum. "Bunun üzerine Voldemort telaşlanmıştı, çünkü daha önce böyle bir kehanet söylenmemişti. Kendimi kurtarmak için planlar yapmaya başladığı sırada bir başka kehanet daha çıktı.
Kızıl bir düşman kızı, senin tarafında olduğu sürece karanlığa güven, aydınlığa ise korku salacaktır. Gücüne maksimum efendisinin yanındayken ulaşabilir."

"Benim." diyebildim sadece, bu rüyamda Voldemort'un bana söylediği kehanetti. "Evet," diyerek doğruladı beni. "Bunun üzerine Lily ve James düşmanın tarafındayken güvende olacağına inandılar, zamanı gelince gerçeği öğreneceğini biliyorlardı. Bu yüzden Malfoy'larla bir anlaşma yaptılar, tıpkı Voldemort'un istediği gibi." bir süre herkes Voldemort'un Harry'i bıraktığını düşündüler fakat bırakmamıştı. Aylar sonra tekrar geldi ve ailenizi öldürdü, Harry ise bildiğim gibi kurtuldu."

Unknown Enemy Where stories live. Discover now