12.

90 8 9
                                    

-2 yıl sonra-

"Anlıyor musun Amora-" "Hayır efendim, bunu yapamam." dedim ama ısrar edeceğini biliyordum. "Draco bunu yapabilecek birisi değil, güven kazanmak için sen yapmalısın." "Ama-" "Snape'in sana öğrettiklerini hatırla. Benden nefret etmiyor olabilirsin ama öyle hayal edebileceğine inanıyorum."

flashback

"Odaklan!" diye bağırdı Snape. "Bu benim ne işime yarayacak!" nefes nefese kalmıştım. Yaklaşık 2 saattir ona Crucio laneti yapmaya çalışıyordum. "Savaş çok yakın, Karanlık Lord hazır olmanı istiyor." gülümsedim "Tabii, Karanlık Lord." dedim alayla.

Snape iyilerin tarafındaydı ve tıpkı benim gibi casusluk yapıyordu. Sözde bu dersleri Dumbledore'dan bile gizli, Voldemort istediği için yapıyorduk. Ama Dumbledore'un her şeyden haberi vardı, Snape beni saldırmaya değil savunmaya hazırlıyordu. "Asla, işini dalgaya alma Amora." dedi sinsice ve fısıldayarak. "Bugünlük yeter, iyi hissetmiyorum." dedim ve doğruldum. "Zihnini meşgul eden bazı şeyler var," "Hayır," diyerek geri çekilmiştim, zihnime girmeye hazırlanıyordu. "Bu meşgul şeyleri öğrenmeliyim." "Hayı-" fakat lafımı bitiremeden asasını ban doğrulmuştu bile.

Cedric gülümseyerek bana yaklaştı. İstekli olduğumu görünce dudaklarıma uzanıp beni öpmeye başlamıştı
"Mattheo ile sevgili olacaksın." "Asla!" diye bağırdım. Hemen ardından da yediğim tokat..
"Sen bizim kızımızsın Amora."
"Sevgili Amora...
Benimle konuşmak istemediğin -ya da isteyemediğin- için en uygun bu yolu bulabildim..."

"Ne acıklı." kafamı çevirdiğimde Snape yatakhanede acıyarak bana bakıyordu. "Beni rahat bırak!" diyerek çığlık attım. Sonra bir anda tekrar onun odasına gelmiştik. "Zihninden kovabildin ama öğrenmem gereken her şeyi çoktan öğrendim." yere çöktüm ve dolan gözlerimi sildim. "Çok ileri gittin," dedim sinirle, Cedric ve ailemle olan anılarım sınırlı ve bana özeldi. "Savaşta da ileri gidecekler," "Crucio!" diye bağırdım asamı kaldırıp. Biraz sendeleyerek savuşturmayı başarmıştı. "Fena değil, daha çok gelişmelisin."

Sinirle tekrar asamı ona doğrulttum ve "Zihnefend!" diye bağırdım, hazırlıksız yakalandığı için çok eski bir anıya gidebilmiştim. Snape olduğunu düşündüğüm uzun siyah saçlı bir çocuk yanında iki arkadaşı ile birlikte oturuyordu. "Severus!" arkamı döndüğümde onu gördüm, uzun kızıl saçlar, çiller, yemyeşil gözler. Sinirli bir Lily Evans buraya doğru geliyorlardu. "Lily," dedi Snape ve hemen ayağa kalktı. Sanırım iki veya üçüncü sınıftalardı. "Sana Slyhterin öğrencileriyle takılmamanı söylemiştim." "Ama Slyhterin benim binam." diye savundu kendini Snape.

"Ama onlar kötü insanlar. Senin için endişeleniyorum." dedi ve Snape'in omzunu okşadı. Annem ve Snape sevgili miydi? Bunu bilmiyordum işte. "Olabilir, senin gibi Gryffindor olup herkesle yakın olamadığım için üzgünüm Lily. Onlar beni ben olduğum için kabul eden insanlar." "Bende öyleyim." Snape cevap vermedi, bir süre Lily'nin gözlerine baktıktan sonra bir şey demeden arkadaşlarının yanına döndü. Annem gerçekten üzgün görünüyordu, Snape'e şimdi daha da sinirliydim.

"Yeter!" diye bir ses duyduktan sonra sırtımın duvara çarptığını hissettim, gözlerimi açtığımda yine Snape'in odasındaydık. "Bu, ne, cüret!" dedi yavaş ama kızgın bir şekilde. Başımın belada olduğun farkedince konuyu biraz değiştirmeye çalıştım "Annemle sevgili olduğunuzu bilmiyordum." dedim yutkunarak. Bir an duraksadı "Değildik." "O zaman annem platonik kalmış, onun için üzüldüm. Babamla ne zaman tanıştılar-" "Annen benden mi hoşlanıyordu?" haberi yok muydu bu adamın? "Gördüklerime göre öyle. Senin iyiliğini istemiş ve değer vermiş. Keşke sende ona-" "Yeter. Dersin sonuna geldik. Çık dışarı." "Kovmanıza gerek yoktu." dedim ve odadan çıktım. Adımımı atmıştım ki Dumbledore'un sesini duydum. "Amora, odama lütfen." itiraz etmeden onu takip ettim.

İçeri girince kapıyı kapattı. "Severus'la dersleriniz nasıl gidiyor?" "Karışık." güldü "Birbirinize alışmanız kolay olmayacaktı." "5 ay oldu efendim." diye belirttim. "Ah biliyorum, ama buraya başka bir şey için çağırdım seni." bir anda ciddileşince korkmuştum. "Dinliyorum efendim." "Fazla zamanım kalmadı Amora, Voldemort beni öldürmenin yollarını arıyor." "Ama ondan çok daha güçlüsünüz, endişelenmenize-" "Bu doğru ama artık zamanı geldi. İstediğini elde etmeli." "Anlayamıyorum." dedim açıkça, neden ona istediğini veriyordu ki?!

"Draco Malfoy'a beni öldürme görevi verdi." ayaklandım "O hain-" "Şşş, sakin olman gerekiyor." Draco ile okuldayken hiç konuşmuyorduk, evdeyken de pek farklı değildi aslında. "Voldemort'a kendini kanıtlamak istiyorsan beni,  senin öldürmen gerekiyor." kararsızdım, onu öldüremezdim. Harry benden nefret ederdi.

"Anlıyor musun Amora-" "Hayır efendim, bunu yapamam." dedim ama ısrar edeceğini biliyordum. "Draco bunu yapabilecek birisi değil, güven kazanmak için sen yapmalısın." "Ama-" "Snape'in sana öğrettiklerini hatırla. Benden nefret etmiyor olabilirsin ama öyle hayal edebileceğine inanıyorum." sonunda ona yenik düşmüştüm. "Ne zaman?" "Birkaç ay içinde şatoya girecekler." ofladım ve odada dört dönmeye başladım. "Söz vermen lazım Amora, bir kişiye karşı bin kişi kurtulacak." zorla da olsa söz vermiştim...

Gryffindor ortak salonuna girdiğimde Hermione ve Harry oturuyorlardı. "Amora." dedi Harry ve ayaklandı "Nerede kaldın?" normalde Snape ile derslerimiz bu kadar uzun sürmüyordu. "Biraz bahçede dolaşmaya çıkmıştım." "Bu soğukta mı?" diye sordu Hermione, ocak ayında olduğumuz düşünülürse çok mantıklı bir soru sormuştu "Endişelenmenize gerek yok." "Tabiki var, aileden geriye sadece ikimiz kaldık. Sana herkesten iyi bakmalıyım." ona gülümsedim.

5. sınıfın ilk gününde Harry elinde dediğim battaniye ile gelince ona çoğu şeyi anlatmıştım. Nasıl öğrendiğim kısım hariç, o acı çekerken öylece izlediğimi bilmesini istememiştim. O günden beri çoğunlukla gizli olmak üzere konuşuyorduk. Ron hala bana karşı biraz mesafeliydi, bana güvenmediği açıktı. Ama Harry ve Hermione yıllardır beni bekliyormuş gibi davranıyorlardı. Çok çabuk alışmıştım onlara. Bazen Draco'yu özlüyordum, hayatta en değer verdiğim insanken bir anda gözümden düşmüştü. Hatasının farkında olduğu için üstüne gitmiyordum.

İkisine de iyi geceler dileyip odama gittim. Yastığımın altından Cedric'in bana bıraktığı albümü çıkardım. Ezberlediğim sayfaları çevirmeye başladım. Kaç sayfa var, hangi sayfada kaç fotoğraf var, öpüştüğümüz fotoğrafların sayısı, tarihleri... "Seni özledim." dedim ikimizin olduğu romantik bir fotoğrafa dokunurken. "Emin ol bende." hemen albümü kapatıp sandığımı açtım. Yatakhanede ben hariç bir kişi daha vardı ve sessizliğine bakılırsa uyuyordu ama yinede tehlikeye atmak istememiştim. Birkaç kıyafeti kaldırıp altındaki tabloyu aldım ve yatağıma döndüm. Yorganı mümkün olduğunca üstüme çektim.

"Acil bir durum var ve haberim mi yok?" diye kızdım, bana önemli durumlarda onunla konuşmam gerektiğini söylemişti ve bende öyle yapmıştım. "Üzgün olduğunu duydum, yeterince acil." dedi sırıtarak. "Her zaman üzgünüm Cedric." "Bunları konuştuk. İstediğin zaman yanındayım." "Ama sana dokunamıyorum, kokunu içime çekemiyorum." ben böyle deyince onun da yüzü düşmüştü. "Sanırım bunun için yapabileceğim bir şey yok. Tek istediğim intikamımı alman Amora." Cedric'e bütün olayları anlatmıştım. Mezarlıkta olmamı, ölüşünü görmemi, Harry'den kan almamı...  "Ve alacağım. Fırsat kolluyorum. Şimdi gitmem gerekiyor, çok riskli." "İyi geceler güzelim." "İyi geceler sevgilim." o tablodan kaybolduktan sonra albümle beraber tekrar sandığıma koymuştum onları. Ölü biriyle sevgili kalmak ne kadar akıllıcaydı bilmiyordum, umarım aklımı kaçırmıyorumdur.

Geçiş bölümü tarzı bir şey oldu. Savaşa başlamadan önce insanların Amora için düşüncelerimi yansıtmak istedim. Hikayede belirtemediğim bazı detayları burada söylemek istiyorum lütfen okuyun
•Mattheo okuldan ayrıldı ama Voldemort'un oğlu olduğunu çoğu kişi hala bilmiyor.
•Bizim gerçek ailemizi öğrendiğimizi sadece Draco, Harry'ler, Dumbledore ve Snape biliyor. Yazları yine Malfoy Malikanesi'ndeydik.
•Mattheo okulda olmasa bile her hafta mektup gönderiyor ve mecburiyeten bizde cevap yazıyoruz. Birnevi uzak mesafe ilişkisi.

Unknown Enemy Where stories live. Discover now